15 YIL TANRI VE ATEİZM | 6
Barış Ramadan'ın sözleri açık olduğu için etkilenir güven duyar.
Barış:
- Burda kalmayı düşünüyorum, otu çok iyi gördüm, başka çoban gelmezse kalacam tanrının izniyle.
Ramadan:
- Tamam, yünler için ne istersin.
Barış düşünür aklına bir fiyat gelmez, aklına kış için peynir yapmak gelir nasıl götürecektir:
- Senden bir at istiyorum genç olacak yanında on kiloluk sekiz bidon istiyorum kışa peynir yapıp evime götürmek için.
Ramadan güler:
- At tamam benim de işime gelir çok atım var, gülmem bidon.
Barış:
- Neden?
Ramadan:
- Ben süt topluyorum bende bidon yüzlerce ona güldüm.
Barış ve Ramadan birbirlerine bakarak gülerler.
Ramadan:
- Sen peynir yap iki bidon da bana olsun, sekiz bidon değil istediğin kadar bidon alırsın bende sorun olmaz anlaştık mı?
Barış:
- Tamam o zaman anlaştık tanrının izniyle, sen bana bu akşam bidon getir ki sabaha süt alayım koyunlardan.
Ramadan:
- Barış sen çok dürüst birine benziyorsun anlaştık, bana müsaade sana akşama bidonlarını getirim.
Ramadan ve Barış ayağa kalkar el sıkışırlar, Ramadan gider. Barış yüce tanrım beni utandırma diye dua eder namaz kılar, koyunların yanına giderek onları tek tek sever, bana çok süt verin der. Akşam yakın koyunları toparlarken Ramadan yaklaşır, seslenir:
- Barış köpekleri tut.
Barış bir anda korkar ve köpekleri çağırır yanına.
Ramadan:
- İşte istediğin.
Barış sürüyle uğraşırken bir şey göremez, sürüyü toparladıktan sonra Ramadan’ın yanında genç bir kır at vardır, üstünde de bir sürü bidon.
Barış:
- Hoş geldin, gel otur.
Ramadan atdan inmez:
- Benim yolum uzun geceye kalmayayım, bunlar bidonların ve bu da elimdeki en genç atım.
Barış:
- Ben daha sana yün vermedim, bu atı alamam olmaz.
Ramadan:
- En fazla benim genç atımı çalmış olursun bu beni ne fakir seni de zengin etmez, yolum uzun bana müsaade sabah gelirim.
Ramadan atın ipini bırakır ve hızla gider.
Barış bir şey diyemez, atın yanına gider ipini tutar ve sevmeye başlar; sen ne kadar güzelsin. Bidonları alır saatlerce atı izler. Tanrı için dualarını artırır ve namazını kılar.
Barış sabah çayı demler kahvaltısını yapar, koyunların yanına giderek süt sağmaya başlar. Koyunlar sanki sıra halinde dururlar, süt sağma işi bittiğinde bidonlara baka kalır. Ramadan uzaktan kamyonla yaklaşır:
- Günaydın bu sabah çok süt almışsın.
Barış:
- Selam ben de anlamadım koyunlar çok süt verdi, yüce tanrıma teşşekkür ederim.
Ramadan ve Barış hızlıca arabaya sütleri bırakırlar.
Ramadan:
- Akşam erken gelirim sohbet ederiz.
Barış:
- Dur bir çay içelim.
Ramadan el sallayarak gider.
Barış sütün kötü olacağını düşünmemiştir, Ramadan’ın doğru yaptığını anlar. akşama iki üç saat varken koyunlardan sütleri sağar bidonlara biriktirir. Ramadan kamyonla uzaktan görünür Barış çay demler hemen.
Ramadan:
- Merhaba çay yaylanın olmazsa olmazı.
Kamyondan inerek Barış’ın elini sıkar ve otururlar çayını yudumlar.
Barış:
- Sabah kızmıştım hemen gittin diye senden sonra düşündüm hak verdim sana.
Ramadan, süt bidonlarına bakar:
- Koyunlarından çok güzel süt alıyorsun, süt sıcakta bekletilmez, hemen bozulur. Nasıl sevdin mi atı?
Barış:
- Çok güzel fakat koyunların yünlerini kesene kadar sende dursun.
Ramadan:
- Sen bana sabah süt verdin parasını vermeden ben gittim, bu arada haftalık verecem sütün parasını.
Barış:
- Tamam bu aynısı değil.
Ramadan:
- Aynısı, önemli olan hayatda tek şey kendini bulmaktır, bunu sende gördüm, sen tanrına inanıyor ve güveniyorsun.
Barış:
- Senin inancın yok mu?
Ramadan:
- Az, belki yok, bununda önemi yok benim için, bana göre kendini bilen insan insandır.
Barış hata mı yaptım diye düşünür, bir yandan da dikkatlice dinler.
- İnsanın en büyük düşmanı insandır, insan doymaz dünyayı yönetse, ayı, yıldızları, evreni bu böyle gider, bana göre insan akrabalarına yakın tanıdıklarına canlılara saygı duyan, geçmişte ve gelecekte yaşayanları düşünen paylaşan kişi insandır, bana say kaç insan tanıyorsun bu şekilde.
Barış düşünür bulamaz:
- Aklıma gelmiyor.
Ramadan:
- Kendini niye söylemedin.
Barış şarırmış bir durumdadır:
- Ben öyle değilim ki.
Ramadan:
- O zaman düşün kime kötülük yaptın, kimin hakkında kötü söz söyledin var mı, buraya gelmeden yaşlı insanlara iyilik yapmadın mı?
Barış şaşırır:
- Sen nerden öğrendin, ben tanrı için yardım ettim, çok zor bir durumdalardı.
Ramadan tebessümle:
- Şu anda bütün yayla köyleri seni konuşuyor, biri çok yardım sever insan, biri tanrı gönderdi, biri fakirlerin yardımına koşan, bazıları çok zengin birisi çoban kılığına girmiş biriydi diyorlar. Genelde herkesin söylediği ve inandığı tanrı tarafından gönderilen fakirin dostu umudu tanrı dostu deniyor, peki sen hangisisin?
Barış çok şaşkın bir haldedir:
- Ben sadece acıdım kim olsa aynısını yapardı, tanrı zor durumda olanlara yardım edin der bu dinimizde vardır.
Ramadan:
- Peki tanrıya inanmasan da yaşlı insanlara yardım yaparmıydın?
Barış hiç tereddüt etmeden:
- Evet tabi yapardım.
Ramadan:
- Tamam, sizleri izleyen insanlar neden yardım etmediler sence?
Barış:
- Bilemiyorum.
Ramadan tebessüm eder:
- Bunların hiç mi inancı yoktu?
Barış:
- Kendilerini kaybetmiş şeytana uymuş insanlardı.
Ramadan:
- Barış bu sözlerimi hiç unutma, fakir cennetini, zengin parasını kaybederse dünya olmaz, neden fakir sadece umudu cennettir, orada nasıl zevkler içinde yaşıyacağını, sonsuz mutluluğu düşünür, dünyada yaşıyamayacağı her şeyin orda olduğuna inandırılmış ve kabul etmiştir. Zengin dünyada zevk içinde hayatını öyle yaşar ki başka nasıl zevk alırım dünyadan diye düşünür. İnsanlar en ufak kendilerine göre veya kendilerinden daha düşük insanların çile çektiğini gördüğünde mutlu olurlar, bu onların tek mutluluk kaynağıdır, başka türlü kesinlikle mutlu olamazlar. Bir de şöyle düşün o yaşlı insanların yanına çok saygın zengin biri gelseydi oradan hemen kaçarlardı çünkü o anda kendilerini ezilmiş hissedeceklerdi, bu belki elli veya yüz yıl içinde değişecektir insanlar gittikçe daha fazla bilime inanıyor o zamanda belki uzaylılarla bile tanışırız, benim yaşım otuz iki senin ki de yirmi, yirmi üç, bundan elli atmış yıl sonra senin yapmış olduğun yaşlı insanlara yardım aslında insanlık diyelim herkesin yapması gereken tanrının mucizesi diye anlatılcak, bir de şöyle düşünelim aynı durumda olan fakir ve borçlu milyonlarca insan vardır bunların hiç bir hikayesi yaşadıkları söylenmiyecektir, bu insanlar tanrı mucizesi olmadan mı yaşıyacaklar? Onların yanında yaşayan insanlarda tanrı din dostu yok mu?
Diğer sayfalar: