İBRAHİM PEYGAMBERİN KARISINI FİRAVUNA SUNMASI
Bilindiği gibi, dinlerin temelinde mitoloji ve kendilerinden önceki inanışlar yatar. Bunun en basit örneklerinden biri de bu olaydır. Çünkü İbrahim'in karısı Sara'yı Firavuna sunması olayı, hem en eski bilinen uygarlık olan Sümerlerde, hem Hristiyan kaynaklarında, hem de bazı İslam kaynaklarında geçer. Yani her zamanki gibi, öncekinden alıp uyarlama durumu söz konusu olmuştur.
Muazzez İlmiye Çığ'ı hepimiz biliyoruz, ya da kadın programları izlemeyenlerinizden çoğu biliyordur diyeyim. Kendisi Türkiye'deki en değerli ve başarılı Sümerologlarından biridir, hatta farklı dillerdeki birçok yazıyı okuyabilen bu ülkedeki sayılı insanlardandır. Kendisi bu olayı yazdığı kitabında uzunca, detaylıca anlatmış.
İbrahim ile ailesi Muazzez Hanımın her zaman ilgi konusu olduğundan bu konunun üzerine düşüyor ve iyice araştırmaya koyuluyor. Yaptığı araştırma ve arkeoloji çalışmaları ve eski kitabeleri incelediğinde onu gerçekten şaşırtan bir hikaye ile karşılaşıyor. Özet geçmek gerekirse olay şu:
Tevrat araştırmacıları aslında bu hikayeden haberdar ve oldukça rahatsızlar, yüzyıllardır araştırıyorlar, çünkü bilindiği gibi İbrahim tüm ilahi dinler için önemli bir peygamber, hatta İbrahimi dinler diye geçiyorlar. Fakat dinlere ismini veren ve peygamber dedikleri bu zatın karısını firavuna sunmasını öncelikle Tevrat araştırmacıları, sonrasında ise bu olayı duyan kimse hazmedemiyor.
Bir peygamberin yalan söylemesi komik ve yanlış değil midir? Üstelik bir kerede değil. 2 kere karısı Sara için Firavuna "benim kardeşim" diyor, üstelik bunun en büyük sebebi de can korkusu. Yani İbrahim, önce can sonra canan lafını uygulayarak canı için karısı Sara'yı kardeşi olarak tanıtıyor ve Firavuna 2 kez yalan söylüyor, bu da yetmezmiş gibi hatalı olan kendisi olmasına rağmen, bu olayın sonunda Firavun cezalandırılıyor; ki bu da akla "Bu ne biçim adalet yahu" sorusunu getiriyor.
Tevrattaki bu hikayenin Sümerlere dayandığını fark eden Muazzez Hanım çok şaşırıyor ve iyice araştırmaya koyulup konuyu gün yüzüne çıkarıyor. Kumran Kitabeleri incelenince fark ediliyor ki Sümerlerdeki kutsal evlenme efsanesinden motif ve alıntılar var. İsrailli yazarlar Babil'lerin elinden kurtulup yurtlarına dönerken (Babil'ler, saldırı düzenleyerek Sümerlerin uygarlığına son vermiştir), daha önce tutsak oldukları yerin kültüründen, Sümerlerin bu efsanesini de beraberinde getirerek, akıllarında kalan kısımlarıyla yeni efsaneler üretmişler. Aynı şekilde İslam yazarları da bu efsaneden kendilerine hadisler üretmişler.
İbrahim için uydurulan bu serüven, bu öykü benzer şekilde İslam hadislerinde, Kumran kitabelerinde ve Tekvin de geçiyor.
Tekvin'de geçen olay:
Ve memlekette kıtlık oldu, ve Abraham orada misafir olmak üzere Mısır'a gitti. Çünkü memlekette kıtlık ağırdı ve vakii oldu ki Mısır'a girmesi yaklaştığı zaman karısı Sara'ya dedi "İşte, biliyorum ki sen görüşünü güzel bir kadınsın ve olur ki Mısır'lılar seni görünce bu onun karısıdır derler ve beni öldürürler fakat seni sağ bırakırlar. Senin yüzünden bana iyi davranılsın ve senin sebebinle canım yaşasın diye onun kız kardeşiyim de. Ve vakii oldu ki Abraham Mısır'a girdiği zaman Mısır'lılar kadının çok güzel olduğunu gördüler ve Firavunun emirleri onu gördüler.
Buradan sonra olay şöyle devam ediyor, Sara'yı gören Mısır'lılar gidip Firavuna kadını methediyorlar. Böylece kadın Firavunun sarayına alınıyor. Bu sayede İbrahim'e karşı iyi davranılıyor, daha doğrusu İbrahim, karısı olduğunu söylediğinde canından olacağını sandığı için böyle düşünüyor. Sonrasında İbrahim'in koyun, sığır, köle, dişi eşekleri, cariyeleri ve develeri oluyor.
Tekvin'de yazan şekliyle devam:
Ve Rab, Abraham'ın karısı Sara'dan dolayı Firavunu ve onun saraylarını büyük vuruşlarla vurdu, ve Firavun Abraham'ı çağırıp dedi "Bana bu yaptığın nedir? Bu senin karın olduğunu niçin bana bildirmedin? Niçin bu benim kız kardeşimdir dedin? Ben de onu karı olarak aldım. Ve şimdi işte karın al ve git. Ve onların hakkında Firavun adamlarına emretti ve onu ve karısını ve kendisine ait olan her şeyi gönderdiler.
İslam hadislerinde bu olay şöyle geçiyor, Ebu Hureyre, Muhammet'ten alarak aktarıyor.
Aktarılan ise şu:
İbrahim Sara ile sefer etmiş ve orada bir melik hükümdarmış. Bu zalime yeni biri çok güzel bir kadınla şehrimize katıldı diye haber gidiyor. Bunu duyan melik, şehrine giren İbrahim'e haber gönderiyor ve diyor ki "Ya İbrahim, yanındaki kadın neydi?" Bunun sonucunda İbrahim "Hemşirem" diyor. Sonra İbrahim dönüp Sara'nın yanına gidiyor ve "sözümü tekzip etme, ben bunlara senin için kız kardeşimdir dedim, Allah'a yemin ederim ki yeryüzünde benden senden başka iman eden hiç kimse yoktur" diyor. Hazreti Halil Sara'yı Melik'e gönderiyor ve Melik Sara'yı kıyam ediyor. Sara'da abdest alıp namaza duruyor ve "Ya Rab, ben sana ve peygamberlerine iman ettim ise, ben kadınlığımı zevcimden başkasına ebedi muhafaza eyledimse, benim üzerime şu kafiri musallat etme" diye dua ediyor. O an Melik'in boğazı tıkanıyor ve nefes almayıp tepinip yere vurmaya başlıyor, bunun sonrasında Melik hemen saraydaki kurenasına "siz bana muhakkak bir şeytan göndermişsiniz. Bu kadını İbrahim'e geri verin. Hacer'i de Sara'ya veriniz dedi. Sonrasında Sara İbrahim'in yanına döndü ve ona "Anladın mı zevcim? Allah kafiri cezalandırdı ve bir cariyeyi de bize hizmetçi verdi" diyor.
Bu konu Buhari'de şöyle geçer:
Rivayete göre Hz. İbrâhim eşi Sâre ile birlikte yolculuk sonunda bir şehre varmış, güzel bir kadının şehre geldiği haberi krala bildirilince İbrâhim’den yanındaki kadının kim olduğu sorulmuş, o da kardeşi olduğunu söylemiş ve Sâre’ye de kendisini yalancı çıkarmamasını tembih etmiştir. Kral bunun üzerine Sâre’yi saraya aldırmış ve ona sahip olmak istemiş, Sâre ise hemen abdest alıp namaza durmuş ve namazın bitiminde, “Yâ rab! Sana ve peygamberine imanım, bu güne kadar namusumu eşimden başkasına karşı muhafaza etmem hürmetine bana şu kâfiri musallat etme!” diye dua eder. Bu yakarış üzerine kralın derhal nefesi sıkışır, horuldamaya başlar, hatta nefessizlikten boğulacak hale gelir. Bunun üzerine Sâre, “Allahım! Eğer bu adam ölürse onu bu kadın öldürdü denilir” diye endişelenir. Bir süre sonra kral normal hale döner ve tekrar Sâre’ye yönelir. Her teşebbüsünde aynı hal başına gelince kral, “Siz bana muhakkak bir şeytan göndermişsiniz. Bu kadını İbrâhim’e geri gönderin ve Hâcer’i de Sâre’ye verin” der.
Sara bu sefer de Kral ve Horkanos ile;
İsa'dan önce veya sonra 50 yıllarına ait Ölü Deniz yakınında Kumran mağaralarında bulunan yazma eserden Sara'nın hikayesi:
"Onun yüzüne bakınca o ne kadar güzel, saçları ne ince, gözleri ne kadar güzel, burnu ne hoş, bütün ışıltılar onun yüzünde, göğsü nasıl güzel (azgın herif), beyazlığı ne sevimli, kollarının görünüşü ne biçimli, elleri ne kadar uygun (neye?), avuçları ne hoş, parmakları uzun ve ince, bacakları ne güzel, kalçaları kusursuz, kızların ve gelinlerin hiç biri onun kadar güzel değil, hepsinin üstünde çok akıllı bir kadın" diyor ve kral ile iki arkadaşı Horkanos'un bu sözlerini duyuyor. Üçü de tek adam gibi konuşuyorlardı, kral onu çok görmek istedi, onu getirmeleri için adam gönderdi. onun güzelliğine hayran kaldı ve onu karılığa aldı ve beni öldürmek istedi. Sara krala "O benim erkek kardeşimdir" dedi. "Ben Abraham'ı kurtarmadım, onu öldürtmedim" Abraham "bu benim için iyi" dedi. Ve ben Abraham, Sara'nın benden zorla alındığı gece üzüntüyle ağlarken kardeşinin oğlu Lut'da benimle ağladı. Önce büyük bir üzüntüyle gözlerimden yaşlar akarak dua ettim."Bütün dünyanın efendisi sen, en yüce Tanrı, bütün kralların ve beylerin efendisi, onları yargılayan sen, kutsal! dinle şimdi. Mısır Firavunu Zoan benim karımı elimden aldığı için senin önünde ağlıyorum, onu benim için yargıla, güçlü elini onun ve evindekilerin üzerine indir ve bu gece karımla beraber olmasın. İnsanlar senin yeryüzü krallarının efendisi olduğunu bilsinler ve ben ağlıyorum, acı içindeyim". Duaları işiten Tanrı, O gece Firavunun evine bulaşıcı bir hastalık taşıyan rüzgar gönderiyor. Rüzgar öyle güçlü ki Kralı ve tüm evini yakalıyor. Sonrasında kral 2 yıl boyunca kadının yanına yaklaşamıyor. O sürede bu hastalık git gide güçleniyor ve daha acıklı, sert bir hal alıyor. Mısır'ın bütün doktor, sihirbaz ve bilginlerini çağırıyor fakat hiçbirisi iyileştiremiyor. Rüzgar onları da vuruyor ve kaçırıyor.
Yazıt devam ediyor;
Sonra Horkanos bana geldi ve kral için dua etmem, elimi onun üzerine koyarak yaşatmam için bana yalvardı. Lut ona dedi ki "Abraham benim amcamdır, karısı Sara kralla olduğundan kral için dua edemez, git krala karısını kocasına geri göndermesini söyle. O zaman dua edecek ve kral da yaşayacak." Bunu duyan Horkanos krala giderek "Kralım, beyimin başına gelen bütün bu felaket Abraham'ın karısı Sara'nın yüzünden, Sara'yı kocası Abraham'a geri ver. Bütün bu bela başından gidecek ve sen yaşayacaksın. Kral bana "Sara'nın uğruna bana neler yaptın, sen bana onun için kız kardeşim dedin, o yüzden ben onu karım olarak aldım, karını al, Mısır ülkesinden çıkıp git ve şimdi benim için dua etki evimden ve benden bu felaket uzaklaşsın."
Bunun üzerine Abraham dua etmeye başlıyor, elini başına koyuyor ve dua edince bela onun üzerinden ayrılıyor, fena rüzgar da geri çekiliyor ve o yaşamaya devam ediyor.
Yazıttan devam ediyorum;
Ve kral bana bunun bozulmayacağına yemin ettirdi, kral bana ince keten elbiseleri ve Hacer'i verdi (bonus hediye) ve beni götürecek insanları da belirledi. Ve ben bol sığırlar, gümüş ve altınla zengin oldum ve Mısır'dan ayrıldım. Kardeşimin oğlu Lut da benimleydi. Lut'un da büyük malları vardı ve oradan birde karı aldı.
Devamında Abraham, bu metinde Sara için neden kardeşi dediğini şu şekilde açıklıyor:
Biz ülkemizden geçtik, Mısır'a girdik, Ben Abraham Mısır'a girdiğimiz gece bir rüya gördüm, rüyamda birer sedir ve hurma ağacı vardı. Adamlar geldi, sedir ağacını kesip kökünü çıkardılar, fakat hurma ağacını bıraktılar. Hurma ağacı ağlayarak dedi ki "Sedir'i kesmeyin". Hurma ağacının hatırına sedir ağacı kurtarıldı. O gece uykudan uyanınca Sara'ya "karım ben bir rüya gördüm ve rüyadan çok korktum" dedim. Ve o bana "rüyanı söyle, bileyim" dedi.
Sonrasında eşine gördüğü rüyayı anlatmaya başlıyor, Sara ona rüyanın anlamı olarak "seni öldürmek için arayacaklar, beni bırakacaklar" diyor.
Metinde bozuk olan kısımlardan sonra yazı şöyle devam ediyor:
Sara, o benim kardeşim diyeyim, ben senin için yaşayacağım, ruhum seni kurtaracak. Ve Sara önce benim söylediklerim için ağladı...
Kaynak: Muazzez İlmiye Çığ
"İbrahim peygamber Sümer belgelerine ve arkeolojik buluntulara göre" yayını
Buharî, Enbiya 8; Müslim, Fezail 154
Buhârî, “Büyûʿ”, 100; “Hibe”, 26, 28
Buhârî, “Büyûʿ”, 100; “Hibe”, 26, 28