Yazan: Zübeyde Savaş
15 YIL TANRI VE ATEİZM | 8
Barış evine gider, bu olan bitene hiç bir anlam veremez, bir yanlışlık var ama nerde, artık günün neredeyse tamamını ibadete ayırır, tanrıya yalvarır.
Barış ülkenin din merkezine her hafta bir mektup gönderir hiç cevap alamaz, bir ay sonunda haftada iki mektup gönderir, sonra üç mektup göndermeye başlar üç ay sonra bir mektup gelir, ülkenin din merkezindeki yetkililerin söylediklerinin aynısı yazar, bir daha mektup göndermemesini isterler. Barış’ın çelişkisi iyice artar, bir akşam üzeri din kurumlarına verdiği parayı hesaplar ve evinin çatısını üç kez yaptıracağını anlar, tam o sırada kapısı çalar, Barış kapıyı açar, gelenler muhtar ve yanında iki kişidir.
Muhtar:
- Biz gelmesek senin geleceğin soracağın yok.
Barış:
- Hoş geldiniz, olur mu muhtarım senin yerin başkadır içeri geçin lütfen.
İçeri girerler otururlar, yabancılar üzülerek evin içine bakarlar.
Muhtar:
- Sana kırgınım ya neyse, bu arkadaşlar kurtlara verici takmak istiyorlar, bu bölgeleri iyi bilen birisini arıyorlar, ben de senin olduğunu söyledim, bunun içinde sana para verecekler, ne dersin?
Barış:
- Olur, ne zaman başlarız?
Yabancı:
- Hemen, bu gece, kar aşırı yağmadan olmalı.
Barış:
- Olur da at var ahırda nasıl olacak?
Muhtar:
- Ben varım ya oğlum.
Barış hazırlanmaya başlar.
Barış:
- Gidelim, ben hazırım.
Barış muhtarla vedalaşır, iki yabancıyla birlikte arabaya binerek yola koyulurlar, sohbete başlarlar, Engin ve Arda'dır isimleri sabaha doğru kurtların yoğun olduğu bölgeye gelirler, Barış sabah namazını kılar ve on beş dakika kadar da ibadetini sürdürür, sonra arabaya biner, Engin o arada İncil okur.
Barış merakla:
- O kitap ne bakabilir miyim?
Engin:
- Tabi, bu İncil.
Barış:
- Okumamda sakınca var mı?
Engin, İncili Barışa verir.
Arda:
- Olur mu öyle şey okuyabilirsin istersen sende kalabilir, biz Hristiyanız, senin için bir sorun olur mu?
Barış:
- Hayır, neden olsun ki, ben de tanrıya inanıyorum siz de tanrıya inanıyorsunuz sadece bizim ibadetlerimiz farklı.
Barış bir anda tanrıya ulaşmak için kullandığı yolun yanlış olduğu fikrine kapılır, demek ki bu yüzden tanrı bana yardım etmedi sekiz yıl boyunca, acaba doğru yol bu mu diye düşünceye kapılır.
Barış:
Bana İncil’den bahseder misiniz?
Arda:
- Tabi, bundan zevk duyarım.
Arda Hristiyanlık dini hakkında çok iyi bilgisi olduğunu söyler ve Engin’le anlatmaya başlarlar, Barış sadece dinler, saat gece yarısını bulmuştur, yatmaya karar verirler, sabahtan kalkarak kurtları ararlar ve İncil’i anlatırlar. İki hafta olmuştur kurtlara altı verici takmışlardır, işleri biterek köye doğru dönerler, Barış dinlemeye devam eder, köye yaklaşırken.
Barış:
- Bana daha fazla din kitabı gönderir misiniz?
Arda:
- Evet, bundan memnun oluruz.
Köye gelirler, Arda Barış’a para verir, teşekkür ederler ve giderler. Barış günlerce İncil’i okur, aradan iki hafta geçmeden onlarca kitap gelir, Barış kışı kitapları okuyarak geçirir. Yayla dönemi yaklaşırken Arda’ya bir mektup gönderir hangi yaylaya gittiğini ve Hristiyan olmak istediğini yazar, yayla dönemi gelmiştir, Barış koyunları köyde toparlarken din görevlisi gelir yanına:
- Barış kış boyunca camide göremedim seni ne oldu merak ettim.
Barış, tebessüm ederek:
- Beni bekle lütfen.
Barış koşarak eve gider gelir:
- Hocam bu benim yıllarca yaptığım yardım listesi, her cuma ve bayram namazlarında camiye verdiğim tarih ve miktarlarıyla not aldığım liste, bu da ülkenin din merkezinin en yetkili yerin bana gönderdiği mektubun bir kopyası al oku.
Din görevlisi liste ve mektuba bakar fakat hiçbir şey söylemeden oradan ayrılır. Barış koyunları alarak yaylaya doğru yola koyulur. Yaylada bir ay olmadan, Arda ve Engin birçok kişi oraya gelerek Barış’ı vaftiz ederler sevgiyle kucaklarlar, Arda dinle ilgili yüzlerce kitaplar verir. Barış çok sevinir herkese hediye olarak peynir verir, koyun yedirmek ister fakat kendi koyunları olmadığı için bunu yapamaz, üzülür, Barış tanrıya Hristiyan olarak koyunların ikiz olması ve kendi sürüsü olması için dualar eder. Barış yolda gördüğü zor durumda olan herkese yardım etmeyi sürdürür, artık yaylalarda bile tanımıyan ve sevmeyen kimse kalmaz. Aradan yedi yıl geçer koyunlar yayla döneminde ikiz etmez, ikiz olanlar da ölür, Barış Arda’ya bir mektup gönderir evinin çatısı için Hristiyan kardeşlerinden yardım istemiştir.
Barış yaylaya geleli bir hafta olmamıştır, bir gecenin sabahına doğru kurt sesleriyle uyanır, güneşin doğmasına bir saat vardır, kurtların sesleri o kadar yakından gelir ki korku sarar her yanını, köpekler Barış’ın yanından ayrılmaz Barış kurt sesleri kulağında yankı yaptığını duyar, kurtlar koyunlara saldırmaz, köpekler Barış’a bakarlar, titrer tanrıya dua ederken kurtların uluması sarar her yanı, ayağa kalkar köpeklere gidin der bu gün savaş günü. Köpekler savaşa giden askerler gibi heybetli cengaver havasında ölüme koşarcasına kurtlara doğru mermi hızında atılırlar. Güneş doğmaya başlar, köpekler kurtlara yaklaştıklarında dururlar kurtlar oldukları yerden ayrılmazlar, köpekler kurtlara on beş yirmi metre kadar yakınken durup Barış’a son kez komut versin diye bakarlar, kurtlarsa savaş alanını ölüm pahasına terk etmeyen askerler gibiydi. Barış bir anda tepe başında altı ayı'nın olduğunu görür, kurtlara baktığında ise kurtlar bir anda kaybolmuşlardı, hadi der köpeklere, köpekler ayıların peşine düşer ve onları uzaklaştırırlar, Barış kurtların yardım ettiğini düşünür.
Sabah olduğunda, içinde korku oluşmuştur nedenini anlamaz gece yaşananlardır diye düşünürken tepelerden gelen sisi görür, dakikalar içinde sis her yanı kaplar, koyun sürüsünü göremez daha önce bunun gibi bir sis görmemiştir. Dua etmeye başlar içinde olan korku artar bir saat olmamışken sis kaybolmaya başlar sürüyü göremez sanki sis koyunları almıştır. Her yana koşar bulamaz ne koyunlar ne köpekler, yaylada tek başına çaresiz koşarken köpeklerin seslerini duyar kayalıklarda, oraya doğru gider koyunların bazıları uçurumdan düştüğünü görür, düşen koyunların yanına giderken Ramadan gelir, Ramadanı köylülere haber vermesi için gönderir, düşen koyunlardan sağ kurtulan yoktur iki yüz seksen altı koyun ölmüştür. Dua etmeye başlar, ya hepsi ölseydi ne olurdu tanrıya teşekkür ederek dua eder, bir süre sonra köylüler gelir, köylüler Barış’ı suçlarlar koyunların ölümünden, bağırırlar küfür ederler bir dövmedikleri kalmıştır. Ramadan veteniner ve yetkili insanlarla gelir, gelen yetkililer koyunları ve kayalıkları incelerler. Barış olanları anlatır.
Diğer sayfalar: