Riya kabile hakkında tehlikeleri anlatır, kaptan korkar gitmek istemez, Barış'ın heyecanı endişeye dönüşür, Riya, Barışı alarak onları götürecek olan balıkçı kayığına biner denize açılırlar, kayıkçı hiç konuşmaz korkuyla bakar her yana. Riya istediği şifalı otların kabile topraklarında olduğunu ve yıllardır takasla aldığını başka insanların bu adaya gelmelerine izin vermediklerini anlatır, Barış’ın endişesi korkuyla karışmıştır.
Güneş yavaşça doğmaya başlarken adaya gelmişlerdir, kayıktan inerler, balıkçı denize açılarak bekliyeceğini söyler. Riya ve Barış sahilde iki üç adım atmadan elli atmış metre uzakta ağaçların altında insanlar olduğunu görür, Barış korku dolu bir haldedir, eliyle göstererek:
- Bunlar mı ?
Riya sessizce:
- Evet onlar.
Barış:
- Bizim bu saatte geleceğimizi nerden biliyorlardı.
Riya:
- Ben her dolunayda buraya bu saatlarde geliyorum, senden zorda kalmadıkça konuşmamanı istiyorum.
Yedi kişi yanlarına gelerek köye doğru zorlu dağ yamaçlarından giderler. Barış'ın insanların yüzlerindeki boya çok ilgisini çeker fakat soramaz. Zorlu iki saat geçer ve kabilenin bulunduğu köye gelirler. Kabile evleri bambu ağacından, üzerleri palmiya yapağı, çamur ve uzun otlarla yapıldığını görür, irili ufaklı yaklaşık otuz ev vardır, köyün bir tepenin başında olması bütün ormanın ve adanın güzelliğini ortaya serer. Köyün içinde yürürken herkes Barış ve Riya’ya merakla bakarken kabile lideri onları sevgiyle karşılar, kendi evine götürür, büyük tek odalıdır.. Riya ve lider konuşurken Barış insanların yarı çıplak olması dikkatini çeker, köyde herkes de vücudu'nun belli bölgelerinde boya olduğu, bir bütün olarak hareket ettiğinin farkına varır. Riya hediyeleri lidere sunarken liderin çok mutlu olduğunu görür. Lider diğer köyleri de göstermek ister. Riya lidere Barış’ın tanrı arayışını anlatmıştır, lider köyler arasında gezdirirken hiç susmadan devamlı kendi tanrısını anlatır. Riya tercüme ederken Barış sadece dinler, öğleden sonra liderin köyüne geldiklerinde bir çocuk Barış’a meyve verir, Barış çocuğu sever çantasında bulunan bir kalemi hediye eder, lider çocuktan kalemi sertçe alır ve bu duruma çok sinirlenir bağırıp çağırır, Riya sakinleştirmeye çalışır, Barış korkuyla olup biteni anlamaya çalışır. Bir süre sonra lider sakinleşir ve akşama domuz keseceğini söyler, Riya Barış’a domuzun çok değerli bir yiyecek olduğunu kendileri için kesileceğini anlatır bu yüzden gece burda kalmaları gerekli olduğunu söyler. Akşama dört saat vardır, liderin evinde otururlarken bir adamın kucağında küçük altı yaşlarında çocukla eve telaşla gelir. Lider hızlıca eline bir pıçak alır, Riya, Barış’a yaşananları anlatır, çocuğu yılan sokmuştur lider yılanın soktuğu yeri pıçakla keserek zehiri almaya çalışır. Adamınsa lidere sanki dua eder gibi bir hali vardır, bir süre sonra adam ve çocuk gider, lider de evden çıkar.
Barış merakla:
- Çocuk iyi olacak mı?
Riya üzgündür.
- Çok zor, sabah yılan sokmuş adam bu saate kadar lideri aramış.
Barış, üzülerek:
- Neden lideri aramış.
Riya:
Burası bir ada maalesef, yaşam eskiden olduğu gibi sürmekte, doktor ve hastane yok, lider bu adanın hakimi o ne derse, o olur, herkes hastalandığında, bir derdi olduğunda ve yaşamaları bile liderin dudakları arasında, bu adanın tanrısı.
Barış:
- Lider iyi edebilir mi.
Riya:
- Bilmiyorum, lider çocuğun babasına iki tane domuz kesmesini ve ona getirmesini söyledi.
Barış:
- Neden, bunun bir anlamı var mı?
Riya:
- Tanrıya sunacak ve etini insanlar köyde yiyecekmiş, tanrı bu lideri elçi yani peygamber, tanrı lidere söyler lider de insanlara, inanç bu.
Barış tanrı anlayışına bir yenisini eklemiştir. Çocuğun durumunu merak etmektedir. Lider eve gelerek Riya ve Barış’ı dışarı çağrır, köyün ortasında büyük bir ateş yaktırmış, insanların hazırlandığını anlatır. Riya bu gece eğlence olacağını söyler kendileri için. Riya kumsala giderek kayıkçıya yarın akşam kendilerini almasını söyler. Barış köyde gezerek nasıl bir yaşam sürdürüldüğünü daha iyi anlamaya çalışır. Liderin evinin arkasında iki, üç metre uzunluğunda taştan heykel vardır fakat heykeli bir şeye benzetemez, heykelin yanlarında elle işlenmiş süs eşyaları, takı, renkli taşlar, hayvan ve insan kafa tasları ilgisini çekmiştir, dikkatlice bakarken hiç bir şeye elini sürmez kötü bir olay daha yaşanmaması için.
Riya yanına gelerek:
- Burası ibadet yerleri.
Barış bir anda korkar, eliyle göstererek:
- İnsan kafa tasları var.
Riya sakince:
- Evet, bazıları insan, bu da bir inanç, tanrı anlayışı, lider bizimle çok ilgilendi yanına gidelim.
O sırada lider yanlarına gelir, Riya o taşın etrafında bulunan kafatası ve eşyaları sorar, lider Barış’ın elini tutarak taşa dokunmasını sağlar, gururla anlatır.
Lider:
- Taşı bizi buraya yerleşmemiz için tanrılarımız işaret olarak bıraktı, yaptığımız değerli eşyaları bırakır ve dileklerimizin yerine gelmesini bekleriz, beslenmemizi sağlayan canlıları onurlandırmak için kafataslarını buraya bırakır ve tanrılar onları yer yüzüne başka bir canlı olarak yeniden yaratır. Tanrılar benim ailemi seçmiş, insanlarla konuşmak için, bana babam öğretti ona da babası bende oğluma öğretecem tanrıyla konuşmayı. Size bir mucize anlatmak istiyorum uzun zaman önce köyde herkes aç kaldı avcılar bir şey bulamıyordu, herkes bana gelerek dua etmemi ve yardım edilmesini istiyorlardı, dua etmeye başladım tanrılarımız bir anda yağmur yağdırmaya başladı o anda köyün ortasından domuzların koştuklarını gördük bir çoğunu avcılarımız öldürürken iki tane de canlı yakaladılar, tanrılarım benim dualarımı kabul etti halkımı açlıktan kurtardı, bizlerde onlara şükranlarımızı sunuyoruz.
Lider farklı hikayeler anlatırken, köyün ortasına doğru yürürler, büyük bir ateş üzerinde domuzların pişirildiği, ateşin az olan yerlerinde patatesler bırakıldığını, ateşin etrafında çocukların özgürce oynadığı, kadın ve erkeklerin birbirlerine güvenle baktığını, Barış orada olan insanların yüzlerinde sıkıntı, sitres olmadığının farkına varır, içinden bu yaşam daha güzel mi, diye düşünür.
Bir süre sonra domuzlar pişer, lider herkese eşit olarak dağıtır yanında patateslerle yerler, yemekten sonra erkekler kadınlar ateşin etrafında danslar, şarkılar söyleyerek gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenirler. Riya ve Barış liderin evinde uyumuşlardır, sabah çocuk sesleriyle uyanırlar, evden dışarı çıktıklarında liderin yanında yılan sokan çocuğun babasının olduğunu görürdüklerinde yanlarına doğru giderler, lider sürekli adama bağrarak bir şeyler söylüyordu, geldikten kısa bir zaman sonra adam ayrılır, Riya olup biteni liderden öğrendikten sonra üzülerek:
- Çocuk hayatını kaybetmiş.
Barış üzülür.
- Çocuğun babası acı içindeyken lider neden bağrıyordu?
Riya:
- Tanrılar çocuk için yardım edeceklermiş fakat çocuğun babası domuzlardan birini öldürürken çok acı çektirdiğinden tanrılar yardım etmemiş, lider de o yüzden bağrıyordu, lider her zaman lider.
Barış:
- Liderin elinde bir de tanrı varsa.
Akşam yaklaşmaktadır, Riya ve Barış köyde insanlarla vedalaşır, Barış liderle vedalaşırken lider Barış’ın elinin içine bakar, Riya liderin söylediklerini anlatır:
- Aradığını bulacaksın sakın durma sonsuzluğa gittiğinde korkma, aslında sen ordasın.
Lider beklemelerini söyler ve oradan ayrılır bir süre sonra gelir, Barış’a kolye hediye eder.
Lider:
- Bu kolyeyi sana tanrılarımız hediye etmemi söyledi.
Barış teşşekkür eder, kolye çok hoşuna gitmiştir, Riya ve Barış şaşırarak köyden ayrılırlar, kayığa binerek Riya’nın köyüne doğru giderler. Riya kabileler hakkında bilgi verir inançları nasıl ve değişkenlik gösterdiğini anlatırken, Afrikada bulunan kabilelerin inançlarının çok daha değişik olduğunu söyler, inançlar üzerine konuşarak Riya’nın evine gelirler, kaptanın meraklandığı her halinden bellidir, Barış kabile yaşamının daha özgür olduğunu düşünmeye başlar.
Beşinci günün sabahında bahçede kahve içerlerken, Barış gülerek:
- Riya sence gelecekler mi ?
Riya emindir kendinden:
- Kahveni soğutma.
İçeri yaşlı kadın ve oğulları gelir, yaşlı kadın Riya’nın elini öpmeye çalışır, oğulları sepetlerle meyve ve sebzeler bırakırken diğer oğlu bir poşet içerisinde madeni paraları masaya bırakır, bir süre sohbet ederler yaşlı kadın ve oğullarının sevinç göz yaşları sel olmuştu, yaşlı kadın Barış’ın yazdığı kağıdı da masaya bırakır, Barış içinde kadının iyileşmesine sevinirken olan bitene şaşırmış nasıl iyileştiğini düşünür, kadın ve oğulları giderlerken Riya kadına para poşetini geri verir.
Riya Barış’a bakarak:
- İyileşmiş senin kağıdın sayesinde.
Barış şaşkın bir haldedir:
- Bu nasıl olur.
Riya güler hafifce:
- Asıl soru şu olmalı, ben elma versem iyi olacak mıydı?
Barış'ın verecek bir cevabı yoktur, kafasının içinde bir çok soru oluşmuştur. Riya’ya bakarak:
- Senden tüm kalbimle özür dilerim, seni yanlış değerlendirmişim.
Riya:
- Seni anlıyorum, insan beynini kullanarak nasıl havaya yükseliyor.
Barış anlamaya başlar:
- Peki neden parayı geri verdin.
Riya:
- Onların parası işe yaramaz, iyi düşündüğünde bu insanlar senin parayla yapamıyacağın reklamı yapar.
Barış lafını keser heyacanla:
- Çok zekisin fakat anlamadığım bir nokta var neden bu işi yapıyorsun.
Riya:
- Burada yaşayanlar nasıl yaşama tutunduklarını gördün, yaşlı kadının zar zor bir araya getirdiği paraları bir başkası alırdı, insanlar arasında sınıflandırma var, ben olmasam bu çaresiz insanlara ne olur.
Barış:
- Evet ya sonra.
Riya:
- Uygarlık gelişiyor, beni gelişmiş topluluklarda hayal etsene.
Barış:
- Psikolog olurdun galiba.
Yüksek sesle gülerler. Kaptan Riya’nın elini tutarak:
- İkimiz bu bölümü okuduk.
Riya:
- Ya sen nasıl bir yaşam isterdin.
Barış düşünür:
- Bilmiyorum, bilginin sosnsuz olduğu bir ülkede yaşamak isterdim.
Barış artık sorularına yanıt bulmaya başlamıştır. Kaptan ve Barış, Riya’nın yanından mutlu olarak ayrılırlar. Barış Riya’dan çok cevaplar bulmuştur. Kaptan ve Barış limana geldiklerinde:
Kaptan:
- Sevinçlisin aradığın cevapları bulabildin mi ?
Barış huzurlu bir halde:
- Senin tanrın daha gerçekçi.
Kaptan, merakla:
- Kimler, neden yarattı tanrıları.
Barış, gülerek:
- Senin tanrını yönetenler tanrını beslemek için.
Barış huzurlu ve sevinçli olmasına rağmen içini tırmalayan bir şeyler vardır, kabile hayatında stres olmadığı, güvenin çok olduğunu, yaşamını bu şekilde sürdürmenin daha mutlu olacağını düşünürken aklına Riya’nın anlattığı Afrika kabileleri gelir kendisini çağrıldığını hisseder. Kaptana anlatır ve yardım etmesini ister. Kaptan Afrika'da kabileye yakın yerde rehber ayarlar, Barış sevinçle eşyalarını toparlar.
Kaptan:
- Ne kadar kalacaksın.
Barış.
- Bilmiyorum belki yıllarca belki de sonsuza kadar.
Kaptan üzgündür:
- Tanrıyı buldun neden gidiyorsun?
Barış:
- Şimdi kendimi bulmaya gidiyorum.
Barış kaptana dostlarına bilgi vermesini ve kendisini bir dost olarak görmesini ister. Barış Afrika'da bulunan kabilelere doğru gider.
Diğer sayfalar:
Yazan: Zübeyde Savaş