MİTOLOJİLERDE TUTULMALAR (GÜNEŞ TUTULMASI, AY TUTULMASI)
Türk-Moğol Mitolojisi
Türk mitolojisinde Yelbegen* adlı çok başlı, insan yiyen, yılan benzeri bir
ejderha vardır. Yel "rüzgar, büyü, şeytani" gibi anlamlara gelirken böke
teriminden türeyen "begen" "dev sürüngen, ejderha" demektir. Zaman içinde
farklı formlara girerek ogre benzeri birçok kafası olan devasa bir canavara
dönüşmüştür. İnsanları yiyen devler aynı zamanda atların da düşmanıdır ve
onları yerler. Koca ağızlı, uzun dişli ve koca kulaklı bu yaratıkların farklı
türleri vardır.
Moğol dünyasında "Yelmogus" olarak geçer (mogus = böke). Fakat Moğol varyantı
Altaylardan farklı olarak doğası gereği ejderhalardan ayrı ve onlara zıt
kutuplu bir yaratıktır. Genellikle karanlık ve düşmanca yerlerde yaşayan bu
yaratık, saf kötülüğe, korkunç görüntüye sahip, erişilemeyen yerleri koruyan
bir canavardır. 3,7 veya 9 başlı olarak bahsedilen bu yaratık ateş püskürtür.
İnsanüstü güce ve üstün büyü yeteneğine sahip, çok zeki, zengindir. Çocuk
yapabileceği doğurgan kadınlara karşı şehvet besler. Buna rağmen saygı duyulan
bir yaratıktır ve tamamen kötü bir yaratık olarak kabul edilmez.
Bir Altay efsanesine göre Yelbegen adlı 7 kafalı yaratık Güneş ve Ay'dan
intikam alarak onları yer. Bu dev yaratık bazen yıldızları ağzında çiğneyip
parçalara ayırıp tükürürdü. Bu yüzden yıldızlar ondan uzaklaşarak göğe
kaçardı. Tanrı Ülgen onu durdurmak için yaratığa oklarını fırlatırdı. Bu
inanıştan dolayı Ay tutulması gerçekleştiğinde Altay Türkleri "7 başlı dev
Yelbegen yine Ay'ı yedi" derlerdi. [1] [2] [3]
* Diğer adları: Yilbegan, Yilbeğen, Yelbeğen, Cilbeğen'dir. Tatar dilinde
Cilbegan'dır. Yegen ya da Yeken olarak kısaltılır.
Doğu Asya ve Çin Mitolojisi
Çeşitli Doğu Asya efsanesinde Güneş'in veya ayın bir hayvan tarafından yendiği
düşüncesi vardır. Suç genellikle köpek, 3 ayaklı dev bir kurbağa, jaguar ve
diğer çeşitli canlılar üzerine atılırdı. Çin kültürü de aynı düşünceye
sahipti. Çince'de tutulma için en temel kelime (日食) re shi'dir ve "Güneşi
yemek" anlamına gelir.
Antik Çin'de Güneş tutulmalarının genellikle göksel bir ejderhanın Güneş'le
yüz yüze gelip onu yutmasıyla gerçekleştiğine inanılıyordu. Bu yüzden eski
Çin'de tutulmadan bahseden kayıtlarda "Güneş yendi" yazdığı görülür. Bu
inanıştan dolayı insanlar ejderhayı korkutup Güneş'i kurtarmak için tutulma
boyunca davul çalıyor, bağırarak yüksek sesler çıkarıyorlardı.
Çeşitli Çin toplumlarında insanlar bir ejderha veya vahşi hayvanlar Ay'ı
yiyemesin diye çan çalıyorlardı. Bu inanç sadece sıradan halk arasında
uygulanmıyordu. Örneğin 19.yy'da gerçekleşen bir ay tutulması sırasında Çin
donanması toplarını ateşleyerek ejderhayı korkutmaya çalışmıştı. Güneş bir
süre sonra aynı göründüğünden bu taktiğin işe yaradığına inanıyorlardı.
Tutulma sırasında davul çalınması ve yüksek ses çıkarılması Vietnam gibi diğer
Doğu Asya kültürlerinde de görülüyor olsa da onlar bunun için farklı bir neden
sunarlar. Onlara göre tutulmalar efendisi uyumakta olan bir kurbağanın güneş
ve ayı yutması ile gerçekleşir. Bu yüzden gürültü çıkararak kurbağanın
efendisini uyandırmaya çalışırlar. Böylece uyanan sahip, kurbağasını
öksürterek Güneş ve Ay'ı serbest bırakır.
Fakat belirtmekte fayda var ki eski Çin halklarının çoğu Güneş tutulmaları
hakkında olduğunun aksine Ay tutulmalarından rahatsız değildi, hatta bazı
kaynaklarda yazanlara göre bu sıradan bir olaydı. Ancak istisnalar
olabiliyordu. Örneğin Zhou Hanedanlığı döneminde kırmızı Ay'ın yaklaşmakta
olan bir kıtlık veya felaketin habercisi olduğuna inanılırdı.
Japon Mitolojisi
Japonlar tüm yaşamın, bereketin ve mahsulün kaynağı olarak kabul ettikleri
Güneş tanrıçası Amaterasu'ya taparlardı. Onlara göre tanrıça gittiği zaman
tutulma yaşanıyordu. Göz kamaştırıcı güzelliğinin, tatlılığının ve ne kadar
faydalı olduğunun anlaşılması için ona aynaların gösterilmesi gerekiyordu. Bu
farkındalık onu tekrar ortaya çıkarak dünyaya fayda sağlamaya teşvik edecekti.
Yerli Avustralya Mitolojisinde
Avustralya'da yüzlerce Aborjin grubu olduğundan tutulmaların gerçekleşme
nedenlerine dair farklı anlayışlar ortaya çıkmıştır. Bunlar o kadar fazladır
ki hepsini tek bir çalışmada ele almak mümkün değildir. Aralarından bazılarına
özet olarak değinelim:
* Birkaç Avustralya yerli grubuna göre Güneş kadın, Ay ise erkektir. Kadın
olan ve Yhi olarak adlandırılan Güneş'in Bahloo adındaki Ay'ı takip ettiğine
inanırlar. Bunlar tıpkı insanlar gibi zaman zaman birbirleri ile kavga
ederler. Örneğin Bahloo yani erkek Ay, kadın olan Güneşin ona sırnaşıp
yaklaşmasından hoşlanmadığında, rahatsız olduğunda kavgaya tutuşurlar. Bundan
rahatsız olan Yhi, Bahloo'yu öldürerek intikam almaya çalışır. Ancak Bahloo
göksel olaylarla ilgilenen birtakım ruhlar tarafından kurtarılır. Bazı
efsanelerde ikisi de birbirine aşık çifttirler.
* Yolngu (Yolŋu) halkına göre tutulma, güneş ile ay arasındaki cinsel
birlikteliğin sonucudur. Güney Avustralya'daki Virangu (Wirangu) halkı da
benzer bir inanışa sahiptir. Hatta onlara göre karı koca olan güneş ve ay
cinsel birliktelik yaşarken bir ruh gelerek onların mahremiyetini insanlardan
gizlemek için güneş ve ayı perdeler.
* Bir diğer Aborjin inanışı tıpkı Araplarda da görüldüğü gibi tutulmaların
yaklaşmakta olan bir felaketin, kötü alametin, hastalık ve ölümlerin habercisi
olduğudur. Hatta kara büyünün bile işareti sayılmıştır. İnsanlar tutulmada
yaşanacak kötülükleri önlemek için reçeteler yazmış, ilahiler söylemiş, güneşe
kutsal taşlar ve bumeranglar fırlatmışlardır. [4]
* Başka bir Aborjin grubu olan Vardaman halkı tutulma gerçekleştiğinde bir
şeyin güneşin üzerini kapadığını biliyorlardı. Ama onlara göre bunu yapan Tia
[5] adında devasa bir karatavuktu. [6] Diğer Aborjin gruplarına göre bu olayın
nedenleri arasında pelerinlerini güneşin üzerine koyan ya da güneşin önünü
kapamak için dağları ve tepeleri hareket ettiren büyücüler [7] , güneşi
eli veya vücuduyla kapatan bir adam (vaddingga) yer alır. [8] [9]
* Bazı rivayetlere göre Ay yiyecek çalan ve ihtiyacından fazlasını tüketen bir
varlıktır. Bu onu daha da şişman yapar. Çaldıkları yüzünden cezalandırılarak
kesilir; böylece ölene kadar giderek incelir. Aynı döngü bu şekilde devam
eder. Bu inanış insanlara açgözlülüğün kötü sonla sonuçlanabileceğini anlatan
bir ibret olarak kabul edilir. [9]
* Yirkle kabilelerine göre tutulmalar Ay'ın hastalanmasının sonucudur.
* Bir diğer görüşe göre tutulmaların nedeni çeşitli kötü ruhların güneş
üzerine yerleşmeleri, onu karanlığa boğmalarıdır. [9]
Maya ve İnka Mitolojisinde
Maya ve İnka mitolojisine göre Ay tutulmasının ve ayın kırmızıya bürünmesinin
nedeni bir jaguarın ayı yutmasıdır. [10] İnkalar Ay'ı yiyen jaguarın dünyaya
inip tüm hayvanları yemesinden korkarlardı. Onun bunu yapmasını engellemek
için jaguarı korkutmak amacıyla mızraklarını, silahlarını çıkarıp Ay'a doğru
bağırırlardı.
Mezopotamya ve Mısır Mitolojisinde
Mezopotamyalılara göre Ay tutulmasının nedeni 7 iblisin saldırısıydı. Bu
saldırı sadece gökyüzü ile sınırlı kalmıyor aynı zamanda eş zamanlı olarak
yeryüzündeki kralın saldırıya uğraması şeklinde algılanıyordu. [10] Kralı
saldırıdan kurtarmak için sahte bir kral ilan eder ve bu zavallı adama
saldırırlardı. Tutulma bittikten sonra kukla kral zehirlenir veya öldürülürdü.
Babilliler de tutulmanın kötü alamet ve işaretler olduğuna inanmış,
krallarının ölümünün bir göstergesi olabileceğini düşünmüşlerdi. [11] Bu
yüzden tutulma gerçekleşirken kralı korumak gerekirdi. Asıl kralın yerine kral
gibi giyinmiş sahte bir kral yerleştirirdi. İblislerin sahte kralı gerçek kral
zannedecekleri ve eğer herhangi bir felaket olacaksa bunu yaşayacak olanın
sahte kral olduğuna inanıyorlardı.
Öte yandan erken Mısır tarihlerine ait bazı kayıtlar onların göklerin
tanrıçası olarak kabul ettikleri Nut* adlı bir tanrıçaya tapındıklarını
göstermektedir. Her gece güneşi yediğine ve ertesi sabah onu tekrar
doğurduğuna inanılıyordu. [12] Tutulmalar onunla ilişkilendiriliyordu.
* Diğer adları Nu ya da Nuit'dir.
Arap Mitolojisinde
İslam öncesi Araplara göre tutulmalar biri öldüğünde veya doğduğunda
gerçekleşiyordu. [13] Gökler onların dünyadaki olaylarla ilgili duygu ve
hislerini gösterme yoluydu.
Eskimo Mitolojisinde
Inuit (Eskimo) halkları Grönland, Kanada ve Alaska'nın arktik bölgelerinde
yaşayan bir dizi yerli halktır. Kültür olarak benzer oldukları kabul edilir.
Onların inanışlarına göre tutulmalar erkek ve kız kardeş olan iki tanrı [14]
arasındaki kavga sonucu gerçekleşir. Güneş tanrıçası Malina'nın erkek kardeşi
olan Ay tanrısı Anningan'a kızarak uzaklaştığına inanırlar. Ancak her
defasında abisi onu yakalamayı başarıyordu. Bu da bir tutulmaya neden
oluyordu. İnanışa göre bu tanrılar birbirleri ile iyi anlaşamadığından her yıl
tutulmalar olmaya devam ediyor.
Kızılderili Mitolojisinde
Birçok Kızılderili toplumu olduğundan tutulmalara karşı çeşitli inanışları
vardır. Örneğin Pomo halkına göre tutulmalar bir kavganın sonucuydu ama bu
kavga dev bir ayı ile güneş ve ay arasındadır. [15] Ayı kavgadan dolayı
kızgındır ama Güneş değildir. Duruma öfkelenen ayı Güneş'i ısırır. Daha sonra
Ay'ı da ısırır. Bu yüzden Pomo dilinde "tutulma" için kullanılan kelime
"ısırılmış" anlamına gelir. Bazı düşünürlere göre ay tutulmasının neden güneş
tutulmasından iki hafta sonra gerçekleştiğini ancak bu şekilde
açıklayabilmişlerdi.
Çoktav halklarının inanışına göre kötü bir sincap Güneş'i kemirerek Güneş
tutulmasına neden olur. [16] İnsanların çığlık atarak ve feryat ederek
sincabı korkutup uzaklaştırması gerektiğine inanırlar.
Ojibva ve Kri efsanelerine göre için için yanan bir cüce Güneş'ten intikam
almak ister. Güneşi tuzağa düşürüp yakaladığında dünyada bir tutulma görülür.
[17] Birkaç hayvan yakalanan Güneş'i kurtarırlar ancak bunların arasında
ipleri keserek güneşi serbest bırakacak dişlere sahip olan hayvan faredir.
Onun ipleri kesmesi ile tutulma bittikten sonra güneş tekrar serbest kalır.
Başka bir Kızılderili kabilesi olan Çippeva halkı sönen güneşi yeniden
tutuşturmak için gökyüzüne yanan oklar atardı. [18]
Perulular aynı uygulamayı güneşi engelleyen hayvanı korkutup uzaklaştırmak
için yapıyorlardı.
Hupa ve Luiseno kabileleri tutulma sırasında Ay'ın hastalandığına, eşleri veya
kabile halkı tarafından iyileştirilmesi gerektiğine inanıyorlardı. Bu nedenle
iyileşmeyi kolaylaştırmak için şiirler ve ilahiler söylerlerdi.
Afrika Mitolojisi
Togo'da yaşayan Karaçi halkı güneşin ay ile evlendiğine inanır. Bu ikisinin
birlikteliğinden birçok yıldız doğar. Ancak ikili bir süre sonra anlaşamaz ve
birbirlerinden ayrılırlar. Gökyüzünde görülen çoğu olay onların
etkileşimlerinin sonucudur. Ay Güneş'in alanına girdiğinde Güneş ile birlikte
kalan yıldızlar eski anneleriyle ve onunla birlikte giden yıldızlarla
savaşırlar. Bunun sonucunda yağışlar ve fırtınalar meydana gelir. Kavganın
uzamasını istemeyen anne onlara çok renkli dokuma bir kumaş olan gökkuşağını
gönderir.
Bazen ise Güneş eski karısının alanına girerek onu yakalar ve yemeye çalışır.
İnsanlar bunu bir güneş tutulması olarak görür. Bu yüzden güneşi korkutmak ve
Ay'ı yutmasını engellemek için davul çalarlar.
Afrika'da yaygın olan başka bir efsaneye göre tanrıçanın doğurduğu ikiz tanrı
vardır. Dişi olan Mavu, erkek olan Lisa'dır. Bu ikiz kardeşler sevişmek için
bir araya geldiklerinde tutulma gerçekleşir.
Hint Mitolojisi
Bhagavad Gita (Rabbin Ezgisi) ve Vişnu Puranalarında yer alan hikayelere göre
Svarbhanu adlı iblisin kopmuş başı Güneş'i yer. O kopmuş başın kutsal
kitaplardaki adı ölümsüz olduğu düşünülen Rahu'dur. Hindu kutsal
kitaplarındaki hikayeye göre Rahu, ölümsüzlük içeceğine engel oldukları için
Güneş ve Ay'dan intikam alacağına yemin eder. Sonunda ölümsüzlük içeceğini
elde etse de intikam hırsıyla Güneş ve Ay'ı yakalayarak zaman zaman onları
yutar. İnanışa göre bunun uzun sürmemesinin nedeni Rahu'nun bir bedeni
olmamasıdır. Yani yuttuklarını aslında gerçek anlamda yutamaz, Ay ve Güneş
ağzının arkasından çıkarak serbest kalırlar. Bu yüzden Güneş ve Ay'ın eski
yerlerine dönmesi çok zaman almaz.
Hindular Güneş tutulması sırasında bazı şeyleri yapmazlar. Peki bu sırada uzak
durdukları şeyler nelerdir, bakalım:
- Tapınaklarda ibadet etmek ve putlara dokunmak yasaktır. Tutulma sırasında tapınak kapıları genellikle kilitli tutulur. Tutulma bittikten sonra putlar Ganj nehrinden gelen suyla yıkanırlar.
- Bazı dindar Hindular gökten inen zararlı şeyler yüzünden o gün yemek pişirilmemesi gerektiğine inandıkları için günü oruç tutarak geçirirler.
- Tutulma sırasında uyumak, işemek, boşaltım yapmak ve cinsel ilişki gibi temel insani ihtiyaçlar yasaktır.
- Şeytanların özellikle bu zamanlarda hamile kadınları aradığına inanılır. Bu nedenle dışarı çıkmamalı ve mutfakta iş yapmamalıdırlar. Bazıları bağdaş kurup oturmalarını bile yasaklar. Tutulmanın hamile kadınlar ve bebekleri üzerinde etkili olduğu yönünde bilimsel bir dayanak olmasa da başka kültürlerde de benzer inanışın var olduğu görünür.
Güneş tutulması sırasında yaptıkları ise şunlardır:
- İlahiler, şarkılar ve mantralar söyleyerek kendilerini tutulmanın kötü etkilerinden korumaya çalışırlar.
- Eğer tutulmadan önce yemek artıkları bitirilemezse üzerlerini kapaklarla kapatır ve yanlarına bazı yapraklar koyarlar. Genellikle fesleğen ve tulsi yaprakları kullanılır.
- Ganj nehrinin arındırıcı olduğuna inandıkları için Hindu rahipleri insanların bu nehirde yıkanmasının onları tutulmanın kötü etkilerinden arındıracağını söylerler. Bazı ev eşyalarına da Ganj nehrinden aldıkları sudan serperler.
Yunan Mitolojisi
Greklere göre Güneş tutulmasının nedeni tanrının kızgın olduğunun işaretiydi.
Bunu kıyamet ve yıkımın başlamak üzere olduğunun göstergesi olarak
görmüşlerdi. Bu yüzden tanrıyı kızdıracak eylemlerden kaçınmalıydılar.
Yunan tarihçi Heredot'un kayıtlarına göre bir zamanlar iki azılı düşman olan
Lidyalılar ve Medler Anadolu'nun kontrolünü ele geçirmek için savaşmaktayken
Güneş tutulması olur. Gündüz aniden günün karardığını görüp tanrının kızdığını
düşünerek savaşın sona ermesini isterler. Her iki taraf da hemen silahlarını
bırakınca tutulma savaşı olarak bilinen Halys savaşı sona ermiş oldu. [19]
Viking Mitolojisi
Viking irfanında ve İskandinav Cermen mitolojisinde tutulmaların
gerçekleşmesinin nedeni Skoll (Sköll) ve Hati adlı iki büyük kurdun Ay ve
Güneş'i yemeye kalkmalarıdır. [20][21] Biri Ay veya Güneş'i kovalamaya
çalışırken diğeri göksel avını avlayıp yemeye çalışır. Bunu başarırlarsa
tutulma gerçekleşir.
Diğer birçok kültürde olduğu gibi göklerdeki bu kavganın son bulması için
insanların aralarındaki anlaşmazlıkları ve kavgaları çözmeleri gerektiğine
inanırlar. Birbirleriyle barışık olmalıdırlar. Bazı savaşlar bu inançtan
dolayı sona ermiştir.
Hristiyan Mitolojisi
Hristiyanlar tutulmaların insanların yaşam ve ölümleri nedeniyle
gerçekleştiğine inanırlar. İsa'nın doğumu nedeniyle Beytüllahim (Bethlehem)
yıldızının ortaya çıktığına, ölümü ile güneşin karardığına inanıyorlar. [10]
Tarih boyunca tutulmaları tanrıdan bir mesaj olarak gördükleri birçok durum
vardır. Örneğin Haçlı seferleri sırasında tutulma nedeniyle kan kırmızısı olan
Ay'ı gördüklerinde bunu Tanrı'nın düşmanlarını helak ettiğinin bir işareti
olarak kabul etmişlerdi. [22] Ay'ın aksine Güneş tutulmasını ise kendi
yıkımlarının göstergesi olarak kabul ediyorlardı.
Yahudi Mitolojisi
Musevilik genel olarak doğa olaylarını Tanrı'nın büyüklüğünün ifadesi olarak
görse de [23] bazı Talmud pasajlarına göre güneş ve ay tutulmalarının kötü bir
zamanın işaretleri olduğuna dair paralel bir inanç var gibi görünmektedir.
[24]
Talmud, güneş tutulmasını tanımlamak için "Güneşe çarpmak" terimini kullanır.
Şu ifade bunu daha detaylıca açıklamaktadır:
"Güneş tutulması tüm dünya için kötü bir işarettir. Tıpkı bir insan kralın
tebaası için bir şölen yapıp önlerine bir fener koymasına benzer. Onlara
kızdığı zaman hizmetçisine 'Feneri çıkar ve onları karanlıkta bırak!' der".
[Sukkah 29a]
Ayrıca Talmud, güneş tutulmalarının 4 nedenden dolayı gerçekleştiğini açıklar
:
"Hahamlarımız öğretti, güneş tutulması dört şey yüzünden olur:
1: Bir "Av Bet Din" yani Haham Başkanı öldüğünde ve gerektiği gibi
methedilmediğinde;
2: Nişanlı bir kız şehirde yüksek sesle bağırırsa ve onu [tecavüze uğramaktan]
kurtaracak kimse yoksa;
3: Eşcinsellik nedeniyle;
4: İki kardeş aynı anda öldürülürlerse." [Sukkah 29a : 13]
Günümüzde güneş tutulmasının gerçek nedeni bilindiği için Yahudi bilginler
bahsedilen Talmud metinlerini mecazi anlam barındırıyorlar diyerek
geçiştirdiler. Bazı hahamlara göre ise gelecekte gerçekleşecek ilahi fikir ve
mesajlar taşımaktadırlar.
Gördüğünüz gibi farklı toplumların tutulmalara dair inanışları onların yerel
inanışlarını yansıtmasının yanı sıra çoğu zaman halkların yaşam biçimlerinin
ve coğrafi şartlarının izlerini taşımaktadır. Hayal gücü büyük olan insan
yaşadığı her çağda elindeki imkanlar dahilinde türlü olaylara açıklama
getirmeye çalışmış, geçerliliğini yitirenler mitoloji olmuştur.