KUR'AN'DA YUNUS KISSASI
Yunus (İbranice: יוֹנָה, Arapça: يونس, Latince: Ionas); Kur'an'da olduğu gibi Musevilik ve Hristiyanlıkta da adı geçen ve Tanrının elçisi olarak görülen kutsal bir şahıstır. Yunus'u anlatan Kitab-ı Mukaddes’teki Yunus kitabının Yunus'un yaşadığı dönemde değil, sonradan kaleme alınması ve Midraş gibi eğitim amaçlı bir kitap olduğu için tarihi bir gerçeklik olarak kabul edilmez. Kitab-ı Mukaddes’teki Yunus hikayesi şöyledir:
Yunus Bab 1: 1-17: RAB bir gün Amittay oğlu Yunus’a, “Kalk, Ninova’ya, o büyük kente git ve halkı uyar” diye seslendi. Ne var ki, Yunus RAB’bin huzurundan Tarşiş (Tarsus)’e kaçmaya kalkıştı. Yafa’ya inip Tarşiş’e giden bir gemi buldu. Ücretini ödeyip gemiye bindi. Yolda RAB şiddetli bir rüzgar gönderdi denize. Öyle bir fırtına koptu ki, gemi neredeyse parçalanacaktı.
Gemiciler korkuya kapıldı, her biri kendi ilahına yalvarmaya başladı. Gemiyi hafifletmek için yükleri denize attılar. Yunus ise teknenin ambarına inmiş, yatıp derin bir uykuya dalmıştı. Gemi kaptanı Yunus`un yanına gidip, “Hey! Nasıl uyursun sen?” dedi, “Kalk, tanrına yalvar, belki halimizi görür de yok olmayız.” Birbirlerine, “Gelin, kura çekelim” dediler, “Bakalım, bu bela kimin yüzünden başımıza geldi.” Kura çektiler, kura Yunus’a düştü. Bunun üzerine Yunus'a, “Söyle bize!” dediler, “Bu bela kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen, nereden geliyorsun, nerelisin, hangi halka mensupsun?” Yunus, “İbrani' yim” diye karşılık verdi, “Denizi ve karayı yaratan Göklerin Tanrısı RAB`be taparım.'' Denizciler bu yanıt karşısında dehşete düştüler. “Neden yaptın bunu?” diye sordular. Yunus`un RAB'den uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı. Daha önce onlara anlatmıştı. Deniz gittikçe kuduruyordu. Yunus'a, “Denizin dinmesi için sana ne yapalım?” diye sordular. Yunus, “Beni kaldırıp denize atın” diye yanıtladı, “O zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu şiddetli fırtınaya benim yüzümden yakalandınız.”. Denizciler karaya dönmek için küreklere asıldılar, ama başaramadılar. Çünkü deniz gittikçe kuduruyordu. RAB'be seslenerek, “Ya RAB, yalvarıyoruz” dediler, “Bu adamın canı yüzünden yok olmayalım. Suçsuz bir adamın ölümünden bizi sorumlu tutma. Çünkü sen kendi istediğini yaptın, ya RAB.”. Sonra Yunus’u kaldırıp denize attılar, kuduran deniz sakinleşti. Bu olaydan ötürü denizciler RAB'den öyle korktular ki, O'na kurbanlar sundular, adaklar adadılar. Bu arada RAB Yunus’u yutacak büyük bir balık sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın karnında kaldı. Yunus balığın karnından Tanrısı RAB’be dua etti: RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus’u karaya kustu. Yunus kente girip dolaşmaya başladı. Bir gün geçince, “Kırk gün sonra Ninova yıkılacak!” diye ilan etti.
Yunus'un balığın karnındayken Allah'ına yani Yehova'ya duası Tevratta şöyle anlatılıyor:
Yunus, 2/ 1-10: Yunus balığın karnından Tanrısı RAB'be şöyle dua etti: ''Ya RAB, sıkıntı içinde sana yakardım, Yanıtladın beni. Yardım istedim ölüler diyarının bağrından, Kulak verdin sesime. Beni engine, denizin ta dibine fırlattın. Sular sardı çevremi. Azgın dalgalar geçti üzerimden. 'Huzurundan kovuldum' dedim, Yine de göreceğim kutsal tapınağını.Sular boğacak kadar kuşattı beni, Çevremi enginler sardı, Yosunlar dolaştı başıma. Dağların köklerine kadar battım, Dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan; Ama, ya RAB, Tanrım, Canımı sen kurtardın çukurdan. Soluğum tükenince seni andım, ya RAB, Duam sana, kutsal tapınağına erişti. Değersiz putlara tapanlar, Vefasızlık etmiş olurlar. Ama şükranla kurban sunacağım sana, Adağımı yerine getireceğim. Kurtuluş senden gelir, ya RAB!”. RAB balığa buyruk verdi ve balık Yunus'u karaya kustu.
Hikayenin sonunda Ninova halkı hatasını anlayarak Tanrıya iman ettiler. Oruç ilan ederek büyükten küçüğe hepsi çula sarındı. Tanrı (Yehova) Ninovalıların hatasını anladığını görünce onları yok etme fikrinden vazgeçti ve onları affetti. (Yunus Kitabı 3)
İslam tarihçileri ve hadisler Yunus'un soyu ile ilgili net bilgiler vermiyor. Fakat isminin Yunus bin Metta olduğunda ittifak etmişler. Metta'nın Yunusun annesi olduğunu iddia eden kaynaklar olmasına rağmen genellikle bunun onun baba ismi olduğu kabul ediliyor. Yunus İslam tarihinde İsraioğullarına gelen peygamber olarak kabul edilir ve soyunun Yakub'un oğullarından olan Bünyâmîn'e dayandığı düşünülür. (Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 673-674.)
Kur'an'daki Yunus suresi de ismini peygamber olduğuna inanılan bu kişiden alır. Kur'an'da anlatılanlar genel olarak Tevrata yakın olsa da bir sıra farklar da mevcut. Tevratta Yunusla ilgili anlatılan kıssalar zaten gerçek olarak kabul edilmediği için Tevratı eleştirerek zamanınızı almayacağım. Onun yerine Kur'an'da anlatılan Yunus hikayesinin hem bilimle hemde Kur'an'ın kendisiyle nasıl çeliştiğini sizlere anlatacağım. Örnek ayetlere bakalım:
Sâffât Suresi 139. Ayet: Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi.
Enbiyâ Suresi 87. Ayet: Zünnun (Balık Sahibi; Yunus) hakkında söylediğimizi de an. O, öfkelenerek giderken, kendisini sıkıntıya sokmayacağımızı sanmıştı; fakat sonunda karanlıklar içinde: "Senden başka tanrı yoktur, Sen münezzehsin, doğrusu ben haksızlık edenlerdenim" diye seslenmişti.
Ayetten de belli olduğu gibi Yunus Allah'a sitem ediyor, onun emirlerinden çıkıyor ve ondan kaçarak kurtulacağını düşünerek Allah'ın sonsuz güç ve kudret sıfatına iman etmiyor. Yani Allah'ın seçtiği peygamber bile onun gücüne inanmadığı halde bizden sonsuz kudret sahibi olan Allah'a iman etmemizi istiyorlar. Neyse konumuza dönecek olursak Tevratta anlatılan Yunus'un gemiye binerek kaçması, orada kura çekilerek denize atılması gibi hikayelere de referans ayetler mevcuttur.
Sâffât Suresi140 Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti.
141 Gemide olanlarla karşılıklı kura çekmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebeple denize atılmıştı.
142 Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Tevratın gerçek değil, yalnızca eğitim ve ibret amaçlı anlattığı hikayeyi Muhammed gerçek bir olay diye Kur'an'a ilave ediyor. Peki bir insanı yutabilecek kadar büyük balık türünün ismi nedir? Kur'an'da Yunus'u yutan balığın ismi verilmiyor fakat modernist Müslümanlar bu balığın İspermeçet (sperm whale) balinası olduğunu iddia ediyorlar. Bunun nedeni hem bu balinaların boyutları hem de yediği yiyeceklerin artıklarını kusuyor olmasıdır. Nitekim ayetlerde balığın Yunus'u karaya kustuğu aktarılıyor. Fakat unuttukları bir şey var:
Balinalar Balık Değil "Memelidir"
Balinalar (Latince: Çetacea) içinde balinaları, yunusları ve muturları barındıran, memeliler sınıfında bir takımdır. Balinaların bilimsel sınıflandırılmaları şöyledir:
Âlem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Alt şube: Vertebrata (Omurgalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Alt sınıf: Eutheria (Eteneliler)
Takım: Cetacea (Balinalar)
Balinalar takımının üyeleri memelidir yani hayvanlar âleminin memeliler sınıfında yer alırlar. Bu takımın üyelerinin yaşayan en yakın akrabası su aygırıdır.[1][2] Memelilere özgü özellikleri paylaşırlar: Sıcakkanlıdırlar, akciğerleri ile havayı solurlar, canlı doğum yaparlar ve yavrularını kendi sütleri ile beslerler, az da olsa kılları bulunur. Balina ve yunusları balıklardan ayırmanın bir başka yolu da kuyruklarının şeklidir. Balıkların kuyrukları diktir ve yüzerken sağdan sola hareket eder. Balina ve yunusların kuyrukları ise yataydır ve yüzerken yukarıdan aşağıya doğru hareket eder ve bel kemikleri aynı bir insanın bel kemiğinin yüzerken hareket ettiği gibi hareket eder.
Yani anlayacağınız gibi ayette Yunus'u yutan balığın balina olduğunu iddia eden ve bu yolla Kur'an'ı eleştirilerden kurtarmak isteyenlerin daha balinaların balık değil memeli olduğundan haberleri yok. Aslında haberleri var fakat Müslümanların söylenen her şeye inandıklarını bildikleri için böyle bir yalanı hiç düşünmeden söyleyebiliyorlar. İnsan yutabilen her hangi bir balık türünün olmadığını ve geçmişten bize miras kalan bu tarz balık fosillerinin (gerçi Müslümanlar fosilleri de kabul etmiyor) olmadığını göz önünde bulundurarak hikayenin bu kısmının bilimsel hiç bir dayanağı olmadığını söyleyebiliriz. Şimdi gelelim İslami kaynaklarda balığın karnında Yunus'u dolaştırdığı yerlere.
Balık Yunus’u sırasıyla Nil nehrine, Fars denizine, el-Betâik Denizi'ne ve Dicle'ye götürüp, Nusaybin topraklarında düz ve geniş bir yere atar.[3] Bir başka rivayete göre, balık O’nu önce Eyle’ye sonra Dicle’ye götürmüş, sonra da Ninova’ya atmıştır.[4][5]
Rivayetlerde çizilen rotanın Süveyş Kanalı'nın olmadığı bir dönemde olduğunu göz önünde bulundurursak bu olayın gerçekleşmiş olmasına imkansız diyebileriz. Bu da rivayetlerin asılsız olduğunu kanıtlar niteliktedir. Fakat Kur'an'ı eleştirilerden kurtarmak için bin takla atan İslamcılarda az değil. Örneğin bazı tefsirciler Yunus'u yutan balığın gerçek bir balık değil, Yunus'un içindeki bunalımın Yunus'u mecazi olarak yuttuğunun anlatıldığını lanse etmeye çalışmışlar. Yani çoğu zaman olduğu gibi Allah anlatmak istediğini anlatamamış bu yüzden bazı tefsirciler Allah'ın ifade sıkıntısını gideriyor. Allah akıl fikir versin diyelim ve konumuzu burada bitirelim.