Korku inançla endeksli olduğu için derine girmeye çalışacağım. Birde sosyokültürel olunca tam tehlike arz eden bir durum olur (cehalet fazla olunca.)
KORKU
Dikkat ederseniz din eğitiminde genelde yöntem, korku iledir. Daha küçük yaşta korku ile yetişen bir birey yaşı ilerledikçe bu korkunun etkisindedir. Psikolojiktir.
Bunda ebeveynler etkili rol oynar, ya çocuğunu tanrıdan korkan bir köle haline getirir yada tam tersi Yaratıcıyı seven ve aklı ile hareket eden bir birey yetiştirir.
Globalleşen gelişmelere aldırış etmeden içindeki bu korku, kişiyi köle olarak efendi/tanrıya sunar. Bir köle her zaman içinde nefret taşır ve buda korkunun etkisinde cereyan eder.
Yani korku bir köle daha yaratır. Asıl olan efendinin köle isteği midir?. Elbette hayır.
Bunun yöntemi kendini geliştirmeye açık ve düşünebilen bir birey olarak yaratıcıya akıl ile varmaktır.
Korkuyu yenmenin yöntemi ise empati kurmaktır. Sosyolojik terim.
Korkunun yerini sevgi ile doldurmayı amaç edinmektir. Sorgulamak, korkuyu yenmenin ve korkmadan inanmanın etkili yöntemidir.
O zaman gerçek/efendi/tanrı ya ulaşılır. Ve insan kendini tanır kendine ulaşınca.
DİN
İnanç evrenseldir ve doğuştan gelen bir histir. {Gereksinim} üzerine gelişir. Dinler, bu doğuştan hak olan inanç hissini kendi tanrısına hazırlamaya çalışır, bunun için bedel ister.
İnsanın içindeki efendi/tanrıyı özünden ayırır ve kendi tekeline bağlar.
Karşılığında ruhun ihtiyaç duyduğu gıdayı sunar. Ve ruhsal rahatlamayı sağlar. Burada metafizik devreye girer.
Öncesinde insan-tanrı (firavun), sonra kral-tanrı, sonrası elçi-tanrı, bugünde temsili ruhani-elçi-tanrı dönemleri ile toplumlar takip altında dizayn edilmeye çalışılıyor.
Zamanla coğrafi ve kültürel yaşam koşulları ve eğitimi ile şekillenir. Fakat bilmemiz gereken her bireyin dıştan aldığı eğitimin yanı sıra kendi kendine eğitim daha doğuştan bireyin kendi elindedir ve daha çok kültürel alanda yeşerir.
Birey neyi düşünüyorsa inanç o şeyin olmasını hayal eder ve onun hayali ile yaşar, bunun için doğal yaşam dengesi olan empati kurmaktır. Gerçekleşmeyecek hayalleri kurmak zayıf insanların dua ile yapmaya ve yaptırmaya çalışması korkudan doğan umut endekslidir.
Çocuğun haram kelimesinden yararlı veya zararlı olduğunu algılaması daha mantıklıdır. Ki yaratıcı mantığını kullanarak ona ulaşanı sever.
İnanç evrenseldir ve doğuştan gelen bir histir. {Gereksinim} üzerine gelişir. Dinler, bu doğuştan hak olan inanç hissini kendi tanrısına hazırlamaya çalışır, bunun için bedel ister.
İnsanın içindeki efendi/tanrıyı özünden ayırır ve kendi tekeline bağlar.
Karşılığında ruhun ihtiyaç duyduğu gıdayı sunar. Ve ruhsal rahatlamayı sağlar. Burada metafizik devreye girer.
Öncesinde insan-tanrı (firavun), sonra kral-tanrı, sonrası elçi-tanrı, bugünde temsili ruhani-elçi-tanrı dönemleri ile toplumlar takip altında dizayn edilmeye çalışılıyor.
Zamanla coğrafi ve kültürel yaşam koşulları ve eğitimi ile şekillenir. Fakat bilmemiz gereken her bireyin dıştan aldığı eğitimin yanı sıra kendi kendine eğitim daha doğuştan bireyin kendi elindedir ve daha çok kültürel alanda yeşerir.
Birey neyi düşünüyorsa inanç o şeyin olmasını hayal eder ve onun hayali ile yaşar, bunun için doğal yaşam dengesi olan empati kurmaktır. Gerçekleşmeyecek hayalleri kurmak zayıf insanların dua ile yapmaya ve yaptırmaya çalışması korkudan doğan umut endekslidir.
Çocuğun haram kelimesinden yararlı veya zararlı olduğunu algılaması daha mantıklıdır. Ki yaratıcı mantığını kullanarak ona ulaşanı sever.
Yazan: Metin T.