HABERLER
Dini Haber
Ya varsa diye inanmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ya varsa diye inanmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DİN YOK

din, DP, Din yok, Din insan uydurmasıdır, Semavi dinler, Semavi dinler arasındaki farklar, Dinlerin ortak yanları, Hz.Ali, islamiyet, Ya varsa diye inanmak, Hz. Ali ya varsa, Allah'ın dini olmaz, Aldatılma… Aldatılan insanlarda yaşanan ruhsal travmalarda intihar bile gözlemlenebiliyor. Kabul etmek o kadar güç bir hal alıyor ki iyileşme süreçleri uzun zaman alabiliyor. İnandığınız, sevdiğiniz değerlerin bir anda yıkılması sizde sonuçları ağır durumlara yol açıyor. Önceleri savunmalar başlıyor. Kanıtlara rağmen inanmak istemiyorsunuz. Yalan diyorsunuz, olamaz diyorsunuz. Bir süre sonra yerini öfkeye bırakıyor. Daha sonra da kabullenme periyodu.

Özellikle yeni bir aşk ya da heyecan sizi tekrar hayata bağlıyor. Yeniden dünyaya gelmiş gibi oluyorsunuz.

Peki ya tüm hayatınız bir aldatma ise? Ya sevdiğiniz, inandığınız, değer verdiğiniz her şey bir yalan üzerine kurulmuş ise? Hani şu Gazalinin Hazreti Ali’den rivayetle aktardığı gibi meşhur “Ya varsa” sözünün tam tersi geçerli ise? Hatta bunun kanıtları ortaya konuyorsa? Düşünsenize doğduğunuzdan bu yana bir yalana inandınız ve bu yalan içerisinde geliştiniz.

Normal şartlarda dinini araştırarak yaşamayan, okumadığı bir dine inanan, Arapça sözler mırıldanıldığında ne söylendiğini anlamayarak ağlayan bir topluma neyi kanıtlayabilirsiniz?

Aldatılma hissi ağır geldiği için olabilir mi? Neden insanlar dini pratiklerden ayrılıyor hiç düşündünüz mü? Etrafınıza bakın. Kim inandığı dinin gereklerini ve pratiklerini tam olarak uyguluyor? Aslında din kusursuz ve insanlar mı kusurlu? Madem öyle yeryüzünde neden dinini tam olarak yaşayan bir tane bile insan yok? Dışarı çıktığınız zaman bir gününüzü buna ayırın ve etrafınıza bakın. Dinini kim yaşıyor? Cevap basit: HİÇ KİMSE!

Dinlerin yaşanılamamasının sebebi ortaya çıktıkları toplumu ve çağı yansıtmaları. İnsanlara ağır geliyor Aldatıldıklarını düşünmek. Düşünsenize biri size dinlerin aslında yalan olduğunu ve insan yapımı olduğunu kanıtları ile anlatsa ne düşünürsünüz? Önce gülme ve alay etme, daha sonra şiddetle karşı çıkma ve karşıt kanıtlar sunma. Peki, bu karşıt kanıtları nereden buluyorsunuz? İnsanlık tarihindeki tüm dini kitaplara bir bakın. Hepsi savunma içerisinde. Hepsi kanıtlama derdinde. Madem kusursuz bir yaratıcı kelamı var ortada neden kanıtlama ihtiyacı duyuluyor? Çünkü herkes farkında bir şeylerin ters olduğunun. Birisi sizle tartıştığında hemen bu savunma tipi dini kitapları alıp onlardan örnek alıyorsunuz: “Aslında şu anlatılıyor… Orada anlatılmak istenen şu… Yaratıcı orada şunu söylüyor sen görmüyorsun…” bu örnekleri çoğaltmak o kadar mümkün ki.

Neden dini sorgulayan insanlara ses yükseltiliyor veya fiziki müdahalede bulunuluyor? Neden tehditler başlıyor? Madem bizde sorun var neden bahsedilen yaratıcı ceza vermiyor? Kutsal metinlerde yazıyor: “İstediğimizi doğru yola iletiriz.” Madem bahsedilen yaratıcı var neden beni doğru yola iletmiyor? Hepimizi doğru yola iletse de hepimiz mümin olsak? Madem sınavdayız daha önce bu sitede verilen örnekte olduğu gibi (Site başyazarı ve yöneticisi A. KARA’ nın DİN VE SINAV isimli makalesi) 5 yaşında tecavüz ile öldürülen çocuğun sınavı ne? Eğer çocuk tecavüz edenin sınavı ise çocuk basit bir sınav sorusundan mı ibaret?

Maalesef aldatıldık, aldatılıyoruz ve aldatılmaya devam edeceğiz. Peki, gözümüzün önünde alenen duran farklar neler? Bazılarına bir göz atalım:

SEMAVİ DİNLER ARASINDAKİ BAZI PRATİK FARKLARI

  • Her dinin kendi ibadet sistemi vardır. Semavi dinlerde bahsedilen yaratıcının istediği ibadet formatları ilk indirilen ile sabit olmalıydı. Her ibadet formatı farklı olduğuna göre demek ki bu mesajlar farklı yaratıcılardan ya da farklı insanlardan geliyor olmalı. Yani dini dizayn edenler buna uygun ibadet sistemlerini de icat ediyorlar.
  • Yaratıcıya ibadet edilen yerlerin tek olması gerekir. Neden yaratıcı her seferinde farklı bir ibadet evi istiyor? Ya semavi dinlerde bahsedilen yaratıcı her dönem farklı bir mimari zevke sahip ya da bu evleri biz yaratıyoruz.
  • Neden dinler içerisinde giyim-kuşam farkları var? Eğer yaratıcı yarattıkları arasında ayrım gözetmiyorsa neden kadınlar hep geri planda?
  • Her din, diğer dinleri yok edilmesi gereken, geçmişte kalmış yozlaşmış ve sapkın olarak nitelendiriyor. İslamiyet ise ikileme düşmüş durumda. Kimi ayetler diğer dinlere saygıyı emrederken, başka ayetler savaşmayı ve öldürmeyi öngörüyor.
  • Her dinin yasakları farklı. Yaratıcı bir seferde yasağı belirler ve yürürlüğe koyar. Bir kişi bu pratiği değiştirmeye kalktığında, diğerleri ona karşı çıkacağından her din aslında hiç yozlaşmamıştır ve sapkın değildir. Bir kişinin dini farklı yorumladığını var saysak neden diğerleri karşı çıkmadı? Çünkü ortada toplumsal öğreti söz konusu. Tanrısal hükümler ortada yok. Her din farklı hareket ettiğine göre demek ki bu dinleri yaratan unsur yaratıcı değil, insanoğlu.
  • Her dinin sosyal yaşama bakışı farklı. Yaratıcı sosyal standartları sabitler ve tüm insanlığa sunar. Sabit sosyal standartlar bulunmadığına göre mevcut standartları yaratıcı değil, bizzat insanlar koydu.
  • Birkaç istisna dışında tüm ülkeler dinsel olmayan sosyal ve ceza hukukları ile yönetiliyor. Din ile yönetilen ülkelerin de durumu gözümüzün önünde duruyor. Demek ki insanların hukuk sistemi semavi din kitaplarından daha üstün ve tercih edilebilir.
  • Her din kendi peygamberini ve kitabını “SON” kabul ediyor; ancak Muhammed’e kadar bitmiyor. Her din bir önceki kitapta kendinin müjdelendiğini söylüyor ama maalesef kanıt bulamıyorlar.
  • Her din farklı objelere kutsallık veriyor. Oysa yaratıcının kutsallık verdiği objeler standart olmalıdır.
  • Her dinde yaratıcı farklı bir profilde aktarılıyor. Hatta bir din onu “BABA” kabul edip oğlu olduğunu varsayıyor ve oğluna da peygamber diyor.
  • Her dinde yiyecek ve içecekler farklı şekilde sevap ya da günah. Alkol kimi dinde serbest, kimi dinde yasak iken domuz eti kimi dinde yasak, kimi dinde serbest. Demek ki yaratıcı her topluma farklı bilgiler veriyor. Yaratıcı insanlığı ve evrenselliği öğütlediğine ve tüm insanlığa mesaj gönderdiğine göre ya dinlerde bahsedilen yaratıcı yok ya da elçilerde sorun var.
  • Bir din kendinden önceki Sabi’lik dinini kabul ediyor ve caiz görüyor. Bu dinin peygamberi kim? Kitabı ne? Neden diğer dinlerin ve insanların bundan haberi yok?
Yukarıda bahsedilen farklardan sadece bir tanesinin varlığı bile ortada bir yanlışın olduğunun göstergesidir. Eğer insanlar yaratıcı kelamını değiştirebiliyorlarsa ondan üstünler. Eğer yaratıcı üstün ise emri evrensel ve standart olmalı, dolayısı ile değiştirememelidirler. Dinsel pratikleri insanlar değiştirebiliyorlarsa ya yaratıcıdan üstünler ya da bu dinleri kendileri yarattılar.

SEMAVİ DİNLERİN KENDİ İÇ PRATİKLERİNDEKİ BAZI FARKLAR
  • Eğer elçi tek bir kitap ve tek bir inanç sistemi getirmiş ise bunlar standart olmalı. Her dinin kendi içinde de farklı yapılar ve inanç sistemleri olduğuna göre demek ki ortada yaratıcı kelamı yok.
  • Farklı mezhepler var ise demek ki son din, son kitap, son peygamber hususları yalan.
  • Her dinin içindeki ibadet yöntemlerinde de farklılıklar olabiliyor. Demek ki elçi ya doğru öğretemedi ya da ona öğretilen bir şey yok.
  • Mezhepler arasındaki farklı günah ve sevaplar.
  • Mezhepler arası farklı ahiret inancı.
  • Mezhepler arası farklı sosyal yaşam.
  • Mezhepler arası farklı erkek-kadın statüleri.
  • Mezhepler arası sıcak ve soğuk çatışmalar. (Hristiyanlık ’ta ve İslamiyet’te)
  • Mezheplerin birbirlerinden MATRUŞKA bebeği misali doğması.
  • Bazı mezheplere göre diğer mezheplerin kanı ve canı caiz, kadınları ve kızları cariye. Yaratıcı adil ve sonsuz kudret sahibi ise böyle bir durum olamaz.
  • Her mezhebin kendi ibadethanesi var. (Farklı kiliseler, cem evleri, Şii camileri vb.)
  • Her mezhebin şeriatı farklı. (Din aynı olsa bile)
  • İnsanlar Din’ de farklı yorumların bu ayrıma neden olduğunu, ancak kaidelerin değişmediğini söylüyor. Ancak en basiti İslamiyet’te göz ardı edilen bir kavram vardır ki ibadette içtihat olmaz, olamaz. Yapan da uyan da kafirdir. Demek ki ortada yumuşak bir kafirlik durumu var.
SEMAVİ DİNLERİN BAZI ORTAK YANLARI
  • Kitabın yetersiz kalıp ilave insani söylevlere ihtiyaç duyulması (Yahudilik Talmud, Hristiyanlık İznik Konsül Toplantısı, İslamiyet Kütübi Sitte/Hadis ve Siyer)
  • Kadın peygamber hiç yok. Aslında bu husus farktan çok tüm dinlerde ortak kavram. Bazı semavi dinlerde kadınlar elçiye kendini hibe eden varlıklar. Elçiye hediye edilen mallardan farkları yok. Demek ki yaratıcı kadınları erkekler için yaratmış. Cariye olarak yarı fahişe bir yaşam tarzı layık görülüyor. Bir din, hayvanlar ile ilişkiye giren kadınların din adamları ile evlenebileceğini öğütlüyor. Oysa başka bir din bu husus lanetleniyor. Yaratıcının emri tek olmalıdır. Yaratıcı bu hususu dile bile getirmeyeceğine göre ortada ilahi bir mesaj yok. Uydurmalar var.
  • Her din ve kitap ötekilerini sapkın ve batıl ilan ediyor.
  • Her din fakirlere ve kölelere umut ışığı oluyor.
  • Her dinde zorunlu ve çileli bir hicret var (Mısırdan Çıkış, Hristiyanların diğer bölgelere gitmek zorunda kalması, Müslümanların Medine’ye hicreti).
  • Her dinin dönüşü muhteşem oluyor.
  • Her din evrensel medeniliği ve canlı severliği öğütlerken, diğerlerini ortadan kaldırmayı da öğütlüyor. Ancak bu gibi hususlar asla sesli olarak dile getirilmiyor veya göz ardı ediliyor.
  • Her din aslında çoğunlukla bir öncekini tekrar ediyor. Hatta bilinen ilk semavi din olan Yahudilik bile Sümer/Babil dinlerinden tekrar edilmiştir.
  • Semavi dinler, İbrahim’i ortak kutsal ata olarak belirler. O zaman İbrahim’ den öncesi kafir.
  • Her din insanların Adem ve Havva’dan çoğaldığını söylüyor. O halde ilk zamanlarda ensest ilişki serbest ve caiz. Yani tüm kutsal kitaplar atalarımızın maymun olmadığını ama ensest olduğunu söylüyor. Hangisini kabul etmek daha ağır?
  • Dinlere göre insanlık tarihi yaklaşık M.Ö. 7000’ li yıllara kadar gidiyor. O halde önceki dönemlerde yaşadığı kanıtlanan insanlar aslında insan değil. Günümüz modern insanının (Homo Sapiens) günümüzden 200.000 yıl önce yaşadığı artık sabit bir bilgi. Hatta 40.000 yıl ve daha öncelerine ait mağara resimleri var. Dasha da radikal bir kaıt şu ki yaklaşık 2,5 milyon yıl önce alet edevat yapıp kullanan insan toplulukları var. Eğer onlar insansa ki artık hem dini hem de bilimsel çevreler kabul ediyor, o halde yaratıcının kitaplarında çelişki var. Yüce yaratıcı çelişkili bilgi veremeyeceğine göre bu bilgileri veren elçiler yalancı.
  • Her din sadece kendi coğrafi çevresini anlatıyor. Yanardağlardan çıkan ateş ve lavlar nedeni ile cehennem yaratılıyor. İnsanların ateşten canı yanıyor. Ateş nerede yoğun ve kudretli? Yer altında. O halde sizi yeraltı ve oranın tasviri ile korkutabilirler.
  • Her din kendi çevresindeki hayvan ve canlıları örnek verebiliyor. Örneğin semavi dinlerin yaratıcıları ve elçileri kangurudan bihaber.
  • Kardan bahseden hiçbir kutsal metin yok. Demek ki semavi dinlerin yaratıcısı ve elçileri karı bilmiyor. Sadece Hristiyanlıkta Matta incilinde tasvir için kar beyazlığından bahsedilmiş ki bunun hiçbir kutsallığı yok. Matta elçi değil. Bununla ilgili her din savunucusu bir mantık geliştirmeye çalışmıştır; ancak yorumdan öteye geçemezler.
  • Galaksiler ve evrenler hiçbir kutsal metinde yok. O halde olmamaları gerekir. Varlar ise ya kutsal kitaplar yalan söylüyor ya da onları yazanlar.
  • Güneş sistemi, dönüşler, uzay hakkında hiçbir bilgi yok. Olan bilgilerde zaten o dönemde hemen her toplumda ortak astronomi bilgileri. Hiçbir kitap döneminin bilimsel verisinin ötesine geçememiştir. O halde ya yaratıcı bilimden uzak, ya da elçilerin bildiği kadarı yazıldı kutsal kitaplara.
  • Tüm peygamberler Orta doğu coğrafyasına gelmiştir. O halde diğer toplumlar seçilmemiş ya da lanetli.
  • Yaratıcı öfkeleniyor, kızıyor, seviniyor, üzülüyor… Bunlar insani duygular. Yaratıcı insani duygulara sahip olmayacağına göre ortada uydurulmuş bir şeyler var.
  • Yaratıcı hep şeytan ile yarışta ve bir şeyleri kanıtlama derdinde. Yüce yaratıcının hiçbir şeyi kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. Eğer ortada kanıtlanmaya çalışılan bir şeyler var ise ya semavi dinlerde bahsedilen yaratıcı yok ya da “kanıtlamaya çalışmak” gibi insani bir duyguya sahip birileri tarafından yazıldı.
  • Gemilerin gitmesi için rüzgarı kullanan bir yaratıcı kavramı “motor” un icat edileceğini bilemez mi? “O dönem motor veya benzeri bir alet anlatılmak istenseydi insanlar kutsal metinler, saçma zannederdi” savunması ne derece doğru olabilir? Size bilineni söyleyen kitaplar mı daha hayranlık verici ya da size yeni bir şeyleri öğretenler mi?
  • Eğer her yaratılan hiç şüphesiz yaratanın bir lütfu ise neden bazı yaratılanlar bazı yaratılanları öldürme hakkına sahip olabiliyor?
  • Her dinin elçisine ait yaşam hikayesi oldukça fantastik ve gizemlidir. Bazı peygamberlerin yaşadığı bile şüphelidir. Olduğu söylenen mucizelere ait hiçbir veri yoktur. Örneğin, İsa’nın göre yükselmesine birkaç kişi dışında kimse tanık olmamıştır. Ay’ın yarıldığına yeryüzünde hiçbir medeniyet şahit olmamıştır. Orta doğu hariç hiçbir medeniyet tarihinde Nuh tufanına ait veri yoktur. Bazı kutsal kitaplardaki tanrısal metinlerde “o dönem…” diye başlayan cümleler vardır. Demek ki ilahi metinler, geldikleri peygamberden çok sonra kaleme alınmışlar.
Aldatılma gerçekten çok ağır. Bu ağırlığı kabullenmek zor. Yukarıda verilen maddelere reddiye geliştirebilirsiniz. Hatta bu reddiyeleri adeta kitap yazacak şekilde de genişletebilirsiniz. Maalesef kanıtlar ortada. 2+2 de 2x2 de her zaman 4 eder.

Yazan: Demon Product