İLK DİNDEN DÖNENLER, ĶUR'AN'I YAZMA GÖREVLİLERİDİR Kur'an katibi olan, yani Muhammed'in en yakınında olan biri dinden çıkar mı? Çıkıyorsa, o dönemde yaşamış, olan biten her şeyi görmüş, vahiy katipliği yapmış biri bile Muhammed'in peygamber olduğuna inanmıyor ve dinden çıkıyor ise, o coğrafyada ve o çağda yaşamamış, hiçbir şeye şahit olmamış, eline bir kitap tutuşturulmuş olan bizlerin dini terk etmesine şaşırmamaları gerekir.
Abdullah Bin Sa'd Bin Ebi Serh (Sarh) (عبد الله بن سعد أبي سرح)
Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh, halife Osman'ın akrabası, süt kardeşidir. Muhammed bir kısım ayetleri vahiy katiplerine söyler, onlar da yazıya geçirirlerdi.
İlk vahiy katiplerinden Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh, Muhammedin hallerinden olsa gerek, vahiyden şüphelendi ve Mekke müşriklerinin yanına dönerek mürtet oldu. Bazı Müslümanlar bunun nedeninin katipliği sırasında vahyi kendi arzusuna göre tahrif etmesi, böylece müşriklerin İslâmiyet aleyhindeki çalışmalarını desteklemesi olduğunu söyler. Bu durumda, böylesi koşullarda yazılan Kur'an'ın değiştirilmemiş olduğuna inanmanın ne kadar doğru olacağı da büyük bir soru işaretidir.
Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh, halife Osman'ın akrabası, süt kardeşidir. Muhammed bir kısım ayetleri vahiy katiplerine söyler, onlar da yazıya geçirirlerdi.
İlk vahiy katiplerinden Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh, Muhammedin hallerinden olsa gerek, vahiyden şüphelendi ve Mekke müşriklerinin yanına dönerek mürtet oldu. Bazı Müslümanlar bunun nedeninin katipliği sırasında vahyi kendi arzusuna göre tahrif etmesi, böylece müşriklerin İslâmiyet aleyhindeki çalışmalarını desteklemesi olduğunu söyler. Bu durumda, böylesi koşullarda yazılan Kur'an'ın değiştirilmemiş olduğuna inanmanın ne kadar doğru olacağı da büyük bir soru işaretidir.
Ebi Serh, aralarına döndüğü Kureyşlilere şöyle der:
"Ben Muhammed'in yazdırdıklarına istediğim gibi tasarrufta bulundum. 0
bana, "Azizun hakim" diye yazdırırdı, ben "Alimun hakim" derdim. O da:
"Evet, hepsi doğru!" derdi"
[11]
İbn Ebi Serh'in Kur'an'ı tahrif ettiğine dair hadislerden biri şöyledir:
“Şurahbîl b. Sa’d dedi ki: En’am sûresinin 93. ayetinin ‘Allah'a
karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken,
‘Bana da vahyolundu’ diyenden ve ‘Ben de Allah'ın indirdiği
ayetlerin benzerini indireceğim’ diyenden daha zalim kim vardır!’
kısmı Abdullah b. Sa’d b. Ebî Serh hakkında nazil olmuştur. Hz.
Peygamber Mekke’ye girdiğinde; İbn Ebî Serh, sütkardeşi Hz. Osman’ın
yanına kaçtı. Mekke ehli sakinleşinceye kadar Hz. Osman onu yanında
sakladı. Sonra onu Hz.
Peygamber’in yanına kadar getirdi ve ona eman vermesini
istedi”
[9]
Mekke'nin fethinde, Muhammed, Abdullah Bin Sad'ın kanının heder olduğunu
ve görüldüğü yerde öldürülmesini emredince Abdullah gidip süt kardeşi
Osman'a sığınır, pişman olduğunu söyleyerek affedilmesini ister. Halife
Osman araya girer ve Abdullah Bin Sad'ın öldürülmesini engelleyince
Abdullah yeniden Müslüman olur. Ey korku, sen nelere kadirsin!
[2][3][4][10][11]
Konuya dair İbn Abbas'tan bir rivayet şöyledir:
Nahl suresi 106. ayetin hükmü kaldırıldı ve aynı surenin 110. ayeti
bu hükmün dışında bırakıldı. Hakkında bu ayet inen kimse Mısır’da
valilik görevinde bulunan ve Hz. Peygamber’e vahiy kâtipliği yapmış
Abdullah b. Sa’d b. Ebî Serh’tir. Şeytan onu şaşırttı. Kâfirlere
katıldı. Bu yüzden Hz. Peygamber, Mekke fethi günü onun
öldürülmesini emretti. Hz. Osman, onu himayesi altına aldı. Hz.
Peygamber de bu himayeyi kabul etti.”
[1]
Dinden dönen Kur'an yazma görevlisi Abdullah b. Sa'd için indiği söylenen Nahl 106'da şöyle yazar:
Nahl 106: "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse
müstesna, inandıktan sonra Allah’ı
inkâr edip, gönlünü kâfirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır;
büyük azap da onlar içindir."
Daha sonra affedilince İbn Ebi Serh'i kast ederek Nahl 110'da şöyle
yazdırılır: "Rabbin, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden,
Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden yanadır. Rabbin şüphesiz
bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder."
Yani eğer Nahl 106'nın hükmü uygulansaydı, dinden dönen vahiy katibi
Abdullah b. Sa'd tehdit edilince geri gelip af dilemese başına
gelecekler açık ve nettir. Af dileyip tekrar İslam'a girerek kafasının
gövdesinden ayrılmamasını garantilemiştir.
Bir hadise göre Mekke'nin fetih gününde Muhammed'in 4 erkek ve 2 kadın
haricinde herkese can ve mal güvencesi verir. (eman vermek). Hayatı ve
malı tehlikede olan bu 4 erkekten biri de Abdullah b. Sa'd'dır. Muhammed
halkını kendine biat etmeye çağırırken Sa'd halife Osman'ın yanına
saklanır. Osman onu Muhammed'in yanına götürür ve "Ey Allah’ın elçisi,
elini uzat da Abdullah biat etsin" der. Muhammed 3 kez ona bakar,
üçüncüsünde biat etmesi için elini uzatır. [5]
Benzer rivayetlerde öldürüleceği açıklananların sayılarına, Abdullah affını istediğinde Muhammed'in tavırlarına dair farklı anlatımlar bulunsa da Abdullah'ın hep öldürülecekler arasında olduğu görülür.
Örneğin bir hadiste öldürülmesi emredilenler Abduluzzâ b. Hatal,
Mıkyes b. Subabe, Abdullah b. Sa’d b. Ebî Serh ve Ümmü Sâre iken [6] bir
başka hadiste bu kişiler İbn Ebî Serh, cariye Fertenâ, şair İbn
ez-Zeba’râ ve İbnü’l Hatal'dır. [7]
Hatta Tabakatü'l Kübra'da Muhammed'in İbn Ebi Serh'in öldürülmesini
isterken "bu köpeği" veya "fasığı" öldürün dediği yazar. [8]
Abdullah Bin Hatal (Abdüluzza ibnu Hatal)
Abdullah bin Hatal'da mürtet olan bir diğer vahiy katibidir. Kettânî
"Rasûl-i Ekrem’e herhangi bir konuda kâtiplik yapmış olanlar ve bunların
sayıları" adlı yazısında el-Irâkî’den verdiği bilgide vahiy katiplerinin
sayısının kırk ikiye kadar çıktığını söyler ve isimler arasında Abdullah
b. Hatal da vardır. [31] İslam dinine geçip Medine'ye göç eden
Hattal'a Muhammed tarafından zekat ve sadakaları toplama, yani
tahsildarlık görevi verilir. [12][13][14]
Abdullah b. Hatal’ın vahiy kâtipliği yaptığına dair bazı rivayetler
şöyledir:
İbn Seyyidünnâs’tan aktarılan rivayete göre Hz. Ali şöyle
demiştir: “İbn Hatal, Hz. Peygamber’in huzurunda yazardı. “gafûrün
rahîm” indiği zaman O “Rahîmün gafûr” yazdı. Aynı şekilde “ Semîun
alîm” indiği zamanda “Alîmün semî” yazar idi.
[32]
Yani tıpkı Ebi Serh gibi o da Muhammed'in söylediği sözleri kendi
isteğine göre yazıyordur. Fakat belirtmeliyim ki Müslümanlar bu
hadisleri sahih görmedikleri için kabul etmezler.
Yine rivayete göre Abdullah Bin Hatal'ın emri altında Huzaa'lardan bir
köle vardır. Bu köle ona hizmet edip yemeğini yapar. [15][16] bir gün bu
köle uyuya kalıp Abdullah'ın yemeğini hazırlamayı unutunca Abdullah
kızıp köleye saldırır, onu öyle döver ki öldürene kadar bırakmaz.
[16][17][18][19][20] Kölesini öldürdükten sonra Muhammed'e bu konuda ne
cevap vereceğinden korkar, İslam'ı terk eder, halktan topladığı zekat ve
sadakaları da yanına alarak Mekke'li müşriklerin yanına geri döner.
[16][19]
Fakat tüm bunlar, Kur'an katibi olup daha sonra dinden dönen birini kötü
göstermek atılmış iftiralar da olabilir. Malum, günümüzde bile sırf dine
inanmıyoruz diye onca itham ve iftiraya maruz kalıyoruz, dini inancın
daha yoğun yaşandığı o dönemlerde insanların bu konudaki tutumunu hayal
bile edemiyorum.
Konumuza dönersek, hadislere göre Abdullah, müşriklerin yanına dönünce
müşrikler ona "Neden bizim yanımıza geldin?" diye sorarlar, o da "Sizin
dininizden daha iyisini bulamadım" der. [17][16]
Bir gün İbn Hatal silahlanmış bir vaziyette atına binerek Mekke'nin
yukarısından gelirken Said b. As'ın kızları ile karşılaşır. Onlar İbn
Hatal'a, Muhammed'in Mekke'ye girdiğini haber verirler.
Hatal onlara: "Vallahi göreceksiniz ki; vücutlar kılıç darbelerinden su
tutmayan tulumların ağızlarına benzemedikçe onlar Mekke'ye
giremeyeceklerdir!" der ve Handeme tepesine doğru çıkar.
Rivayetlere göre Müslüman savaşçıların çarpışmalarını gören Hatal
korkuya kapılır, atından inip silahlarını çıkarır ve Kabe'ye giderek
Kabe örtülerini arasına gizlenir. Ka'b kabilesinden biri Hatal'ın
çıkardığı zırh ve silahlarını, ayrıca terk ettiği atını alıp Muhammed'in
yanına gider. [21]
Daha sonra Hatal'ı saklandığı yerde bulup öldürürler. Kimi rivayetlere
göre Ebu Berzetü'l-Eslemî ile Saîd b. Hureysü'l-Mahzûmî'nin onu birlikte
öldürdüğü anlatılırken bazı rivayetlerde onu yalnızca Ebu Berze'nin
öldürdüğü ve "İbn Hatal'ı Kabe'nin örtüsüne asılmış olduğu halde
çıkarıp, Rükünle Makam arasında boynunu vurdum! " dediği yazar.
[16][22][23]
Osman'ın torpili sayesinde Abdullah Bin Sad idamdan kurtulmuştu. Fakat
torpili olmayan Abdullah b. Hatal Mekke'nin fethinde öldürülür.
Fakat Muhammed'in öldürülmesini emrettiği kişiler arasında Hatal'ın
Muhammed hakkında söylediği hiciv şiirlerini söyleyen şarkıcı 2 kadın
kölesi Fertana (veya Kureyna) ve Emebe (Emeb) de vardı. [24][25][26][30]
Muhammed hakkında hiciv şiirleri söylediği için öldürülmeleri emredilen
bu 2 kadın arasından Emeb, Mekke'nin fethinde yakalanıp öldürülürken
Fertana kaçmayı başarır. [27][28] Her ne kadar Fertana kaçmayı başarsa
da hazır Muhammed kendisi hakkında eman vermişken yayılmakta olan İslam
dininin kılıcının keskin tarafından nasiplenmemek için Müslüman olur.
[29]