HABERLER
Dini Haber
Tophet mezarlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tophet mezarlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

PÖN MİTOLOJİSİ

Yazan: Nimrael
Nimrael, Pön mitolojisi, mitoloji, Kartaca mitolojisi, Baal Hammon, Tanit, Melqart, Eshmun, Astarte, Tophet mezarlığı, Kartaca, Şifacı Tanrı Eshmun, Tanrıça Tanit, Baş Tanrı, Baal Hammon tapınağı,

KARTACA MİTOLOJİSİ



Günümüzde çok az bilinen mitolojilerden birisi Pön inancıdır. Pön inancı, kendisinden daha eski olan Fenike inancından büyük oranda etkilenerek ortaya çıkmıştı. M.Ö. 813 dolaylarında bazı Fenikeliler, Sur (Tyre) kentinden ayrılıp bugün Tunus'un bulunduğu topraklara gelmişlerdi. Dönemin toprağının kralı, Fenikelilere sadece bir öküz kadar toprak vereceğini söyler. Fenikelilerin lideri Dido (Elissa) bunu onaylar. Öküzün derisinden iplik yapar ve büyük bir araziyi iple çizer. Burası Kartaca olarak anıldı ve Dido buranın kraliçesi oldu.

Pönlerin inancında Baal Hammon baş Tanrıydı. Diğer önemli tanrılar Tanit, Melkart ve Esmon'du. Dido ise yarı efsanevi kişilikti. M.Ö. 146 yılında Kartaca şehri Romalılar tarafından yıkılmış, toprakları verimsiz olsun diye tuzlanmış ve şehirde yaşayan 50.000 kadar insan, kadın ve çocuk dahil hepsi köle olarak satılmıştı. Kartaca tarihini, inancını ve belki de eski çağı aydınlatacak pek çok şey buradaki kütüphanede bulunuyordu. Bazı Pön ilahlarını inceleyelim;

Ba'al Hammon
Bir zamanlar çok güçlü olan Fenike şehri Sidon'un koruyucusu ve baş Tanrısı olan Baal, Kartaca'da zamanla evrilmiş ve Ba'al Hammon adını almıştır. "Hammon", Fenike dilinde maltız anlamına gelir; bir ihtimal Ba'al aynı zamanda maltız ve ateşlerin tanrısıydı. Kartaca ve Fenikeliler arasında eğik koç boynuzlara ve uzun sakala sahip biri olarak tasvir edilen Ba'al Hammon, fırtına ve hava durumlarını kontrol eden gökyüzü tanrısıydı. Bunun sonucunda denize kıyısı olan ülkelerde ve çöl bölgelerine yakın yaşayan halklar için büyük bir önem arz ediyordu. Yani gemiciler ve çiftçiler, Ba'al'in en önemli takipçileri oluyordu. Tapınakları gökyüzüne açık olarak kuruldu. Jebel Bu Kornein, Kartaca'da bulunan Ba'al Hammon tapınağıydı ve limana doğru bakardı. Burada standart kurban ayini yapılırdı; tütsüler yakılır ve kurbanlar sunulurdu. Anlatılan hikayelere göre Kartaca'da çocuklar kurban edilirdi ve bu kurbanlar, gönülden kurban edilmeyi istemeliydi. Belki de Romalı yazarların abartmasıydı.

Tanit
Ba'al Hammon'un eşi, emsali ve ona denk kişi, Tanit bereketin ve savaşın Tanrıçasıydı. Fenike ve eski Ugarit tanrıları ile bağlantısı vardı. Daha eski bir tanrıça olan Anat, savaşlarda diz boyu kana bulanmış bir şekilde yürüyen bir kelle avcısı olarak tasvir edilirdi; Tanit'in ise bu tanrıçayla güçlü bağları vardı. Kartaca'da ise Tanit, halkın anası ve şifa dağıtan biri olarak görülmesine rağmen tasvirleri Anat ile büyük oranda benzerlik gösterirdi. Bir zamanlar Kartaca yerleşimi olan Kerkouane'de Tanit'e adanmış bir tapınak bulunurdu. Tapınak avlusunun çevresi bir dizi kolonla sarılmış ve Tanit sembolü taşıyan mozaik taş döşemeleri bulunurdu. Tapınak ile ilişkisi olan veya tapınağa hizmet eden odalar ve taştan yapılma banyolu evlerin yanı sıra, oyma koltuklar ve yıkanan kişiler için kol destekleri vardı. Ne yazık ki Birinci Pön Savaşının getirdiği yıkım sonucu şehir terk edildi.

Melkart
Eski Fenike kenti olan Tyre'ın koruyucu baş tanrısı ve en önemli ilahlardan birisiydi. Fenike halkı, Tyre kolonisinin kurulduğu ilk yüzyıllarda zenginliklerinin onda biri kadarını Melkart tapınağına veriyorlardı. Melkart, Kartaca'da büyük oranda Fenikeli Melqart ile benzerlik gösterir ve aynı geleneklere Kartaca'nın Pön halkı da sahipti. Melkart'a olan inancın kökeni ilk olarak Fenikeli kolonistlerin kurduğu Tyre'da ateşlenmiş, sonra Akdeniz'in doğu ve batı uçlarına yayılmış, İberya (İspanya) Yarımadası kadar uzak bir uçta bile Melkart'a ait mabetler kurulmuştur. Fenikeliler, tek bir çatı yerine tek şehirli devletler halinde yaşıyordu. Gelirlerinin büyük kaynağı ise ticaretti. Ticarette bur anlaşmazlık olunca insanlar, Melkart'a şahit tanrı olarak başvururdu. Fenikeliler siyasi bütünlüğe sahip olmayınca zamanla güçlerini kaybettiler ve Melkart inancı, Fenikeliler tarafından kurulan bir başka ticaret kenti olan Kartaca'da yaygın oldu. M.Ö. 3. asırda yaşamış ünlü Kartacalı aile Barca hanesi, Melkart'ı koyu takipçileriydi. Livius'a göre İspanya'da, Kartaca kolonisi olan Gades'te Melkart'a ait bir mabette Hannibal Barca, Roma'nın sonsuza kadar düşmanı olacağına burada yemin etti. Yalnızca Kartaca halkı değil, Yunanlar da Melkart'ı kendi yarı tanrıları olan Herakles ile özdeşleştirdi.

Eshmun
Bir Fenike ticaret kenti olan Sayda'nın muhafız tanrısı Eshmun, Doğu Akdeniz bölgelerinde şifacı Tanrı olarak tapılırdı ve ilkbahar ile doğanın yenilenmesini temsil ederdi. Sayda kentinin yakınlarında bulunan tapınaklara göre Eshmun tapınakları, ayin öncesinde ibadet edeceklerin temizlenmesi için taş su kanalları ve büyük havuzlara sahipti. Bu tapınaklar mimari olarak Helen ve Arkaik dönem tapınaklarından farklıydı; şifa bahşedilmesi ya da Eshmun'un lütfunu kazanmak için adaklar mahzenlere ve havuzlara bırakılırdı. Eshmun, karanlık bir kökene sahiptir. İlk başta ölümlü ve güzel bir adamdı, tanrıça Astarte'yi resmen bir bakışı ile büyüledi. Astarte ise sürekli onu izledi ve ona sahip olmayı arzuladı. Eshmun ise tanrıçanın gösterdiği bu yakınlaşma çabalarından kurtulmak için bir çözüm aradı. Nihayetinde buldu da; kendini bir balta ile hadım etti. Ancak yaradan ötürü ölünce Astarte kederle doldu ve onu ölümün elinden geri aldı. Yani Eshmun'un baltalı planı baltalanmış oldu.

Astarte
Astarte çok karma bir yapıya sahipti. Hem savaş hem de aşk tanrıçası olarak değer gören Astarte, askerlerin ve tabi ki aşıkların tanrıçasıydı. Akşam Yıldızı olarak bilinen Venüs gezegenini temsil eden bir sembol olan halka içindeki yıldız şeklinde betimlenirdi. Kutsal hayvanları arasında aslan, sfenks ve at bulunuyordu. Tanit'ten ayrı bir role sahip olmasına rağmen Kartaca'da, Tanit ile Astarte'nin sorumluluklarında örtüşen kısımlar olduğu tahmin ediliyor. Su mermerinden yapılma bir heykelcik olan "Lady of Galera" (Galera Leydisi), Astarte'nin en çok bilinen tasviridir. Bu küçük heykel, göğüslerinden çıkan su ile doldurulabilen tas taşır ve bir tahta oturmuş vaziyette yanlarınds sfenksler bulunur. Aslen Fenike kadar ya da daha eski olan Ugarit ülkesinin tanrıçası olan Astarte, Yunanların Artemis ve Afrodit tanrıçaları ile ve Romalıların Venüs'ü ile denkti; bazı kaynaklar bu tanrıçaların Astarte'den esinlenerek ortaya çıktığını yazar. Haksız da değiller, sonuçta Astarte hepsinden daha eski bir tarihe sahiptir.

Eski bir mezarlık; Tophet
Her ne kadar dini ya da kültürel nir özelliğe sahip olduğu tahmin edilse de Tophet, acı bir gerçeğe sahiptir. Bu büyük çocuk mezarlığı, yirmi binden fazla defin işlemi gerçekleşmiş bir bölgedir. Tophet adı, Eski Ahit'te geçen Kenan halkının çocuklarını kurban ettikleri Hinnom Vadisi'nden gelir. Tophet adını ise günümüz tarihçileri ve arkeologları tarafından verilmiştir. Kartaca'nın çocuk ayinleri yaptığı kesin değildir zira kendilerinin kaydettiği tarihleri, kendi kütüphaneleri ile birlikte yok oldu. Kartaca'nın çocuk ayinleri, Romalı ve Yunan yazarlar tarafından kaydedilir; belki de bu çocuklar hastalıklı ya da doğum sırasında ölen çocuklar olabilir. Ne genç olduklarına, ne kurban edildiklerine ne de doğal yollardan öldüklerine dair bilgi sahibi olmak çok zordur. Eskiden yapılan insan kurbanlarına ait kayıtlı belgeler, çocukların Ba'al Hammon'a sunulması için ateşe atıldıklarını kaydeder. Alevlere atılan kurbanın geçerli olabilmesi için sunulanların değerli olması gerekirdi, bundan dolayı varlıklı ve zengin olan ailelerin çocukları da bu kurbanlar arasında bulunurdu.

KARTACA'LILAR ÇOCUKLARINI TANRIYA KURBAN EDİYOR MUYDU?

Baal Hammon, Pön mitolojisi, Kartaca mitolojisi, Bebeklerini eden Kartacalılar, Çocuklarını kurban eden Kartacalılar, din ve mitoloji, hristiyanlık, Yeremya, Tesniye, din, Tophet mezarlığı, İncil,
İncil'e (Yeremya 19:5 ve Tesniye 12:31) konu olan Kartacalılar, inançları gereği çocuklarını Tanrıları için kurban ediyorlar mıydı? (Söylemeden edemeyeceğim fakat, görüldüğü üzere tıpkı diğer Kutsal sayılan din kitapları gibi İncil'de insan yazması olduğunu belli etmektedir. Çünkü aşağıda okudukça da göreceğiniz gibi din kitapları sadece çevrelerinde olan-görülen konuları ele almaktadır. Kutsal kitaplarında çevrelerinde görülmeyen objelere yer verilmez)

İncil'e göre, Molech ve Baal gibi Kenanlı Tanrılar için ibadet merkezleri, mürtet olarak isimlendirilen krallar tarafından Yahuda ve İsrail'de kuruldu. Çocuk kurbanını, Kudüs'ün hemen dışındaki Hinnom Vadisinde uygulanıyordu. Kenan uygarlığı büyük oranda İsrail topraklarından sürülmesine rağmen, başka yerlere göç etti, yüzyıllarca geliştiği Kuzey Afrika'nın Akdeniz kıyılarında koloniler kurdular. Bunlardan en önemlileri günümüz Tunus'undaki Kartaca kolonisi idi. Şehir devleti o kadar güçlü oldu ki, bir zamanlar Roma İmparatorluğuna bile rakipti. Kartaca'lılar çocuk kurban etme konusundaki acımasız tercihlerini beraberlerinde getirmişlerdi.

M.Ö. 4. yüzyılda yazan Yunan tarihçi Cleitarchus, Kartaca uygulamasından şöyle bahsediyor: "Ortalarında bronz bir Kronos heykeli duruyor, elleri bronz bir mermer üzerine uzanıyor ve alevler çocuğu içine çekiyor. Alevler vücuda düştüğünde uzuvlar kasılır ve açık ağız sözleşmeli gövde sessizce mangalın içine kayana kadar gülüyor gibi görünür. Böylece, 'sırıtış', gülmekten öldüklerinden dolayı, 'sardunya kahkahası' olarak bilinir . "(Trans Paul G. Mosca)" Kronos ", Carthage'ın Tanrılarının başı olan Baal Hammon için bölgesel bir addır.

Diodorus Siculus adlı bir diğer Yunan tarihçi, düşüşün ardından yüz yıldan daha kısa bir sürede yazıyordu Carthage, vatandaşının hesabını doğruluyor. " Kentlerinde, ellerini, avuçlarını uzatan ve yere eğimli Bronz bir görüntü vardı, böylece çocukların her biri yere yuvarlanıp ateşle dolu bir çukura dönüştü. ”

Ünlü Yunan tarihçi Plutarch, "Kartaca'lılar tamamen bilerek ve kendileri isteyerek kendi çocuklarını teklif ediyor, çocuğu olmayanlar ise fakir olanların teklif ettiği çocuklardan küçük olanlardan alıp boğazlarını kesiyorlardı. Bu sırada ise annenin tek bir yakarış veya çığlık atmadan durması gerekirdi. Annenin gözünden bu sırada tek bir yaş bile düşse, parasını kaybettiği gibi hemde çocuğunu feda etmiş olurdu. Bu sırada heykelin önündeki dolambaçlı alanda çığlıklar dolup taşardı fakat yakınındaki davul sesleri halkın bu çığlıkları duymasını engellerdi çünkü bu sesler halkın kulağına gitmemeliydi.”

1921'de Fransız arkeologlar antik kentin bir kısmını kazdılar. Bir site alanı eski bir mezarlık gibi görünüyordu. Sitede yüzlerce mezar göstergesi vardı. Her birinin altında, insan bebeklerinin ve hayvanlarının (insanların bebeklerinin ve hayvanlarının yakılmış kalıntılarını içeren) bir kil kabı vardı (bazen tek bir işaret altında birbiri üstüne yedi kap bulunmuştur). Zeytin odun kömürü yönünden zengindi ve uzun süredir bu alanda ateşlerin yakıldığına işaret ediyordu.

Arkeologlar burayı, Yeremya 7: 31'deki Kudüs'teki çocuk kurbanı yeri için İbranice olarak verilen isimle "Tophet" olarak adlandırdılar. Zamanla daha çok sayıda Tophet mezarlığı keşfedildi.

Hayvanların insan bebekleri ile birlikte gömülmüş olması, bunun çocuklara yönelik normal bir mezarlık olmadığını öne seriyordu. Bir hayvanın kalıntılarını içeren bir kavanozda, hayvanın bir "bedel" olduğunu gösteren bir yazıt vardı. Bu, "Tophet" in İncil, Yunan ve Roma tarihçileri tarafından da iddia edildiği gibi yakılarak kurban edildiğini kanıtlıyordu.

Araştırmacıların buldukları bebeklerin% 67'sinin 1 ile 2 aylık arasında olduğunu ve bebeklerin daha uzun yaşayan bebeklere oranla çok düşük olduğunu gösteriyordu. Bu bulgular belirli bir yaş grubunun bilinçli olarak seçildiğini ve bunların doğal nedenlerle ölmediğini kuvvetle önermektedir.

Kartaca'lılar gerçekten de çocuklarını feda ederlerdi fakat bunlar cinsiyet odaklı değildi, yani özel bir cinsiyet seçimi yoktu, kız-erkek ve hayvanlardan seçilenleri kurban ediyorlardı. İnsan kurban edilmesi antik çağlarda birçok kültür arasında yaygınlaşmış da olsa bebek kurban edilmesi Kartaca uygarlığının dışında nispeten bilinmiyordu. Bebeklerin kasıtlı olarak öldürülmesi, Kartaca dini için belirgin bir özellikti.

Yazan: Anu