TÜRK TİPİ İSLAMİYET
İster dini sorgulayın ister sorgulamayın. Bazı okurlarımız, Ateist, Deist, Agnostik, Pandeist vb. sistemleri savunan kişiler olduğu gibi, bazıları da dini sorgulayan ve dinden sıyrılma aşamasında olan kişilerden oluşuyor. Kimileri aydınlanmanın enginliğini yaşıyor, kimileri de aslında “düşlediği” İslam’a dayanak arayarak bir sebep bulma peşindeler. Bu sebep öyle bir sebep olmalı ki tekrar İslamiyet ile aydınlansınlar. Maalesef bulamıyorlar ve bu paradoks devam edip gidiyor. Çünkü yaşadıkları din ile, kitaplarda yazan ve pratikleri çağlar öncesinden belirlenmiş olan ibadet, ritüel ve standartlar birbiri ile bağdaşmıyor. Tüm bunlardan farklı olarak hiç hesaba katmadığımız bir okur kitlesi de var ki bu kişiler dinlerine sıkı sıkıya bağlı olup “Bu ateyizler, deistikler ne iş yapar, ne düşünür?” sorularına cevap bulabilmek için yazıları takip eder, imkân bulduklarında şahsımıza ve çevremize ettikleri küfürler ile psikolojik mastürbasyon yapma yolunu seçerler. Açıkçası seviyeli, saygıya dayalı tartışmalar ve eleştiriler doğruya giden yolda en önemli yapı taşlarıdır. Ancak, “zaten benim söylediğim ve düşündüğüm doğru olduğuna göre….” diye başlayan sorulardan, cevaplardan ve açıklamalardan ne yazık ki hiçbir sonuç çıkmayacağı gibi bunun devamında gelen olumsuz pekiştirme ve sözler tüm ortamı amacından çıkartabiliyor. Hatta her söylediklerine sağlam bir cevap verildiğinde şu benzetmeler ve ithamlar ile karşı karşıya kalırsınız:
“Aslında siz var ya beyniniz yıkanmış... Gâvur gibi yaşaya yaşaya gâvur olmuşsunuz… Yahudi-Mason tohumu… Siyonist uşağı… Amerikan özentisi… Allahsız kitapsızlar… Ahlaksız it soyları… Türk müsünüz lan siz… Soyunuza yunan karışmış… Deccal uşağı… vb. vb.”
Peki, ne oluyor da ülkemizde birçok insan ya sorgulama periyoduna giriyor, ya da dinlerden sıyrılıyor? Sadece normal sokaktaki vatandaşta değil, özellikle muhafazakâr kanattaki gençler arasında da deizme yönelik inanılmaz bir kayma var. Haber Türk kanalında yorumcu ve yazar Nihal Bengisu KARACA’ nın, ilgili kanalın web sitesinde 06.08.2017 tarihli yazısını sonuna kadar iyice okuyun. Bu husustan kısaca bahsetmiş.
Aslında cevap çok açık. Sorun, kimi çevrelerce “Tatlısu Müslümanlığı” olarak adlandırdığı bir kavram. Bu kavramın ana adı “TÜRK TİPİ İSLAMİYET”. Peki, nedir bu Türk tipi İslamiyet? Dinini savunan okurlar hemen bu noktada büyük harfler ile itirazlarını sıralayarak üst perdeden atağa geçecekler.
Öncelikle az da olsa toplumumuzun ve coğrafyamızın İslamiyet anlatışından ve tarihinden bahsetmek gerekiyor. Türk toplumunun asıl dini Tengricilik idi. Gök Tanrı’ya tapılan bu tek tanrılı dinde de doğaüstü varlıklar güç sahibiydi. Bu dinde çeşitli dini ritüel ve ibadet modelleri vardı ki hala toplumumuzda İslamiyet adı altında bu izleri görebilmekteyiz. Örneğin ağaca çaput bağlama, yatır kültürü ve ölünün arkasından yapılan haftası, kırkı, elliklisi ve yılı gibi pagan ritüelleri ile mevlitler. Toplumumuzun bu ilk dinini şekillendiren ana faktör vicdan ve eşitlik ilkesi idi.
Ülkemiz toplumu dünyada nadir toplumlardan. Çünkü hayatı boyunca inandığı dinin kitabını bir kez bile okumamış. Bilmiyor. Hocası bunun uygun olmayacağını söylemişte ondan. Eğer okursa şaşabilir ve yoldan çıkabilir. İlmi yetmez. Mutlaka hocadan öğrenmeli. Yoksa şeytan zihnine karışır ve kişiyi saptırır. Ne kadar komik değil mi? İnsanlarımız hatim indirme adı altında arapça kelimeler mırıldanıyor. Gece yolda ıssız yerde yürürken veya yatağında korktuğunda nas ve felak surelerini okuyor. Yatarken 3 İhlas ve 1 fatihayı eksik etmiyoruz. Peki ya anlamları? Ne söylediğimizin ve ne mırıldandığımızın bile farkında değiliz. Bu hususu dile getirdiğinizde ilk olarak yakın çevreniz size müdahale eder. Müdahale sistemi kusursuzdur: “aman tövbe deeee”. Eğer görüşlerinizde ısrarcı iseniz karşılaşacağınız durum şudur: “Cinlenmiş efsunlanmış buuuuuu, hemen X hocaya götürelim de okusun. Eyvahlar olsun Alllaahhhhh”. Cinci hocaya gidilir. Mümkünse içteki cin çıkartılsın diye dualar okunur. Muskalar, zemzemler… Tabii ki bunlarda bilinmedik bir dilde. Daha da ısrar ederseniz sorgulamada o zaman hastalığınıza teşhis konulur: “Gâvurlar beynini yıkamış zaaaaar. “
Kimse kimsenin beynini yıkamadı. Asıl beyni yıkanmış olan maalesef toplumumuz. Hiç kitabını anlayarak okumadığı bir dine inanılıyor. Çocuklar kuran kurslarına gönderiliyor ancak ne öğrendiklerini kendileri dahi bilmiyorlar. Sadece kendilerini cennete götüreceğine inandıkları bir takım fantastik yabancı kelimeler dizisini öğreniyorlar. Anlamlarını ve içeriklerini bilmeden… Sadece hoca dedi diye inanılıyor dine. Hoca ne öğrettiyse o. Gerisi yok. Hocaya da artık kim ne öğrettiyse sorgulayan yok.
Özellikle bu cinci efsuncu hocalara giden kitleyi bir bilseniz akıl tutulmasını asıl siz yaşarsınız. Her kültür ve bilgi seviyesinden insanlar, sanatçılar, futbolcular, akademisyenler, öğretmenler vs. vs. Siz zannediyor musunuz ki sadece mahalledeki Ayşe teyze ile Gülşen abla gidiyor onlara?
En basit örneği, ülkesine ve insanlarına ihanet eden, Pennsylvania’ da yaşayan ağlak soytarı imamın peşinde giden ve vakti zamanında ona tüm kapıları açıp her türlü imkânı sunan primatlar… Adamların cinsel dünyasını ve evliliğini bile bu ağlak imamlar tayin ediyor daha söyleyecek bir şey yok.
Uzun yazıları okumayan bir toplumuz ki bu hususu önceki yazılarımdan fazlası ile tecrübe ettim. Bu nedenle kısa tutarak Türk Tipi İslamiyet’i maddeler ile anlatacağım:
Peki, ne oluyor da ülkemizde birçok insan ya sorgulama periyoduna giriyor, ya da dinlerden sıyrılıyor? Sadece normal sokaktaki vatandaşta değil, özellikle muhafazakâr kanattaki gençler arasında da deizme yönelik inanılmaz bir kayma var. Haber Türk kanalında yorumcu ve yazar Nihal Bengisu KARACA’ nın, ilgili kanalın web sitesinde 06.08.2017 tarihli yazısını sonuna kadar iyice okuyun. Bu husustan kısaca bahsetmiş.
Aslında cevap çok açık. Sorun, kimi çevrelerce “Tatlısu Müslümanlığı” olarak adlandırdığı bir kavram. Bu kavramın ana adı “TÜRK TİPİ İSLAMİYET”. Peki, nedir bu Türk tipi İslamiyet? Dinini savunan okurlar hemen bu noktada büyük harfler ile itirazlarını sıralayarak üst perdeden atağa geçecekler.
Öncelikle az da olsa toplumumuzun ve coğrafyamızın İslamiyet anlatışından ve tarihinden bahsetmek gerekiyor. Türk toplumunun asıl dini Tengricilik idi. Gök Tanrı’ya tapılan bu tek tanrılı dinde de doğaüstü varlıklar güç sahibiydi. Bu dinde çeşitli dini ritüel ve ibadet modelleri vardı ki hala toplumumuzda İslamiyet adı altında bu izleri görebilmekteyiz. Örneğin ağaca çaput bağlama, yatır kültürü ve ölünün arkasından yapılan haftası, kırkı, elliklisi ve yılı gibi pagan ritüelleri ile mevlitler. Toplumumuzun bu ilk dinini şekillendiren ana faktör vicdan ve eşitlik ilkesi idi.
Ülkemiz toplumu dünyada nadir toplumlardan. Çünkü hayatı boyunca inandığı dinin kitabını bir kez bile okumamış. Bilmiyor. Hocası bunun uygun olmayacağını söylemişte ondan. Eğer okursa şaşabilir ve yoldan çıkabilir. İlmi yetmez. Mutlaka hocadan öğrenmeli. Yoksa şeytan zihnine karışır ve kişiyi saptırır. Ne kadar komik değil mi? İnsanlarımız hatim indirme adı altında arapça kelimeler mırıldanıyor. Gece yolda ıssız yerde yürürken veya yatağında korktuğunda nas ve felak surelerini okuyor. Yatarken 3 İhlas ve 1 fatihayı eksik etmiyoruz. Peki ya anlamları? Ne söylediğimizin ve ne mırıldandığımızın bile farkında değiliz. Bu hususu dile getirdiğinizde ilk olarak yakın çevreniz size müdahale eder. Müdahale sistemi kusursuzdur: “aman tövbe deeee”. Eğer görüşlerinizde ısrarcı iseniz karşılaşacağınız durum şudur: “Cinlenmiş efsunlanmış buuuuuu, hemen X hocaya götürelim de okusun. Eyvahlar olsun Alllaahhhhh”. Cinci hocaya gidilir. Mümkünse içteki cin çıkartılsın diye dualar okunur. Muskalar, zemzemler… Tabii ki bunlarda bilinmedik bir dilde. Daha da ısrar ederseniz sorgulamada o zaman hastalığınıza teşhis konulur: “Gâvurlar beynini yıkamış zaaaaar. “
Kimse kimsenin beynini yıkamadı. Asıl beyni yıkanmış olan maalesef toplumumuz. Hiç kitabını anlayarak okumadığı bir dine inanılıyor. Çocuklar kuran kurslarına gönderiliyor ancak ne öğrendiklerini kendileri dahi bilmiyorlar. Sadece kendilerini cennete götüreceğine inandıkları bir takım fantastik yabancı kelimeler dizisini öğreniyorlar. Anlamlarını ve içeriklerini bilmeden… Sadece hoca dedi diye inanılıyor dine. Hoca ne öğrettiyse o. Gerisi yok. Hocaya da artık kim ne öğrettiyse sorgulayan yok.
Özellikle bu cinci efsuncu hocalara giden kitleyi bir bilseniz akıl tutulmasını asıl siz yaşarsınız. Her kültür ve bilgi seviyesinden insanlar, sanatçılar, futbolcular, akademisyenler, öğretmenler vs. vs. Siz zannediyor musunuz ki sadece mahalledeki Ayşe teyze ile Gülşen abla gidiyor onlara?
En basit örneği, ülkesine ve insanlarına ihanet eden, Pennsylvania’ da yaşayan ağlak soytarı imamın peşinde giden ve vakti zamanında ona tüm kapıları açıp her türlü imkânı sunan primatlar… Adamların cinsel dünyasını ve evliliğini bile bu ağlak imamlar tayin ediyor daha söyleyecek bir şey yok.
Uzun yazıları okumayan bir toplumuz ki bu hususu önceki yazılarımdan fazlası ile tecrübe ettim. Bu nedenle kısa tutarak Türk Tipi İslamiyet’i maddeler ile anlatacağım:
- Türk Tengricilerde olduğu gibi haftası, kırkı, elli ikisi ve yılı anılır.
- Türk Tengricilerde olduğu gibi yatır kültürü vardır.
- Türk Tengricilerde olduğu gibi çaput kültürü vardır.
- Türk Tengricilerde olduğu gibi korunma için ahşaba vurulur ve kulak çekilir.
- Mevlit okunur ki İslamiyet te yeri yoktur. İbadete içtihat katıldığından da günahtır.
- Ramazanda oruç aksatılırsa 61 gün tutulacak safsatası yoktur. Bu konuda kuranda ayet yoktur. Mevcut hadiste ilginç bir şekilde ramazanda oruçlu iken karısı ile cinsel ilişkiye giren kişiye atfen verilmiştir ve 61 güne daha birçok alternatifte vardır bu hadiste. Yani suç oruçlu iken karısını “zıhar” eden kişinin, zıhar etmesine rağmen eşiyle cinsel ilişki yaşamasıdır.
- Türbanın altına tayt giyilir (Evet geyik ama doğru bir geyik)
- Mezarlar süslenir ve ziyaret edilir.
- Muskalar vardır.
- Kuran kesinlikle anlamı bilinerek okunmaz yoksa okuyan sapkın olur.
- Cumaya 3 kere gidilmez ise dinden çıkılır. Kesinlikle zırva ve uydurmadır.
- Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.
- Fantastik ürün satan hocalar vardır.
- Araplarda dövme olmasına rağmen :) bize dövme yaptırmanın günah olduğu söylenir. Böyle bir ayet ve sahih hadis olmamasına rağmen.
- Her türlü haltı yer ancak “tövbe istiğfar ettim” diyerek yırtacağını sanır.
- Din ile siyaseti aynı kefeye koyar, din ile aldatır ve yönetir.
- Atatürk’ün aslında Müslüman olduğunu savunur. Hatta ölmeden önce azraile “aleyküm selam” dediğine dair tarihi kaynak bulmak için bir yerini yırtar.
- En doğru islamiyetin ülkemizde olduğunu savunur. Araplar sapkın ve cahildir. Ancak ironik bir biçimde okudukları dinin kitabını sadece onlar anlayarak okur ve pratiklerini hayata geçirir.
- IŞID ya da DAEŞ her ne halt ise o örgütün Yahudi-İngiliz sermayeli Amerikan mahsulü olduğunu savunur. Aslında onların Kuran ve Sünnet emirlerini uygulamadıklarını iddia ederek inandıkları dinden çıktıklarını bilmezler. Tam aksine okusalar o örgütün aynen Kuran ve Sünnet uyguladığı açıktır.
- Vicdanlarına yediremedikleri durumlarda Allaha havale ederler.
- Azıcık dini bilgi edindiklerinde yalan yanlış arapça kelimeleri araya katarak sosyal statü elde etmeye çalışırlar.
- Evde karılarını ve kızlarını kapatırlar ancak dışarıdaki bayanlara tacizde geri kalmazlar.
- Ağızlarına alkol sürmezler ancak yurt dışında allah olmadığından şişenin dibine vururlar.
- Türkiye de ahlak timsali kesilip farklı bölge veya ülkelerde genelev araştırmasına girişirler.
- Çocukları istismar aracı olarak kullanmak için yatılı kuran kursu ve yurt kurup işletirler.
- Sokaklarda ve sosyal medyada Türklük ve Din adına ahkâm kesip mini eteği veya dekoltesi var diye tahrik olup tecavüz ederler.
- 6-12 yaş grubu tüm çocuklar kuran kursuna gönderilir ancak amaç kuran öğrenmelerinden çok Türk tipi İslamiyet’i öğrenmeleridir.
- Vicdanı rahatsız eden bir ayet söylendiğinde: “o öyle değil, yanlış kavramışsın, kimden öğrendiysen yanlış öğrenmişsin, o hoca yalan söylemiş, aslında orada anlatılmak istene şu” gibi kıvırmalar geliştirilir. Bilinmez ki bu savunmalar o kişiyi inandığı dinden çıkartır. Sebebi yine inandığı dinin kitabında yazdığı üzere “o apaçık bir Kurandır.”
- Azrail diye bir ölüm meleğine inanır ama ne Kuranda ne de hadislerde Azrail ismi geçmez ve bunu bilmez. Kurana göre Azrail diye bir melek yoktur. Hatta ölüm meleği demek bile kurana göre yanlıştır çünkü Kuran da –eğer okursanız- “ölüm meleklerinden de” bahsedilir. Yani çoğuldurlar.
- Âdem’in eşinin adını Havva zanneder ama ne Kuranda böyle bir kişiden bahsedilmez. Havva ismi yoktur. Havva adı ile ilgili 2-3 hadis vardır ki sahih olup olmadıkları şüphelidir. İsrailliyattan geçtiği konusunda tüm islam uleması ortak fikirdedir.
- Camii ler süslenip püslenirler. İçlerine renkli cam ve vitraylar konur. Ancak bu mimarinin kökeninin Ayasofya, yani Ortodoks kilise mimarisi olduğunu bilmezler. Tüm Türk-İslam coğrafyası camileri resmen ve alenen kopyalanmış Ortodoks kiliseleridir.
- İslamiyette “Minare” diye bir yapı yoktur. Emeviler döneminde uydurulmuş, ancak Türkler geliştirmiştir.
- Kızını “fahişe olmasın diye” okumaktan men eder, ama karısı veya kızı hastalandığında tırım tırım kadın doktor arar.
- Eğer zengin ise oğlunu ve kızını yurt dışında okullarda okutur, ancak millete “İmam hatipler kapatılıyorrrr Hüloğğğğ dinsizler geliyorrrrr” diye akıl verir.
- Kuranda alenen Hristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin demesine rağmen onları dost edinmekle kalmaz, kız alıp verir. Onlarla iş yapmayın kuralını yok sayıp, ticaret sünnettir diye onlarla FAİZLİ iş yaparlar.
- Açık saçık karılara erkeklere bakmak günahtır diye sokaklarda dolanıp ahkam keserler, ancak “cıbıldakların yarıştığı” Survivor izlemekten geri kalmazlar. (Ratingler ortada).
- Bir ton tarikat ve hoca vardır, ama hepsi birbirini din dışı olmakla suçlar. Millet kimin peşine takılacağını şaşırmıştır.
- Zikir yapacağız diye Death Metal müzik dinleyip kafa sallayan tipler veya Dubstep müzik eşliğinde zıplayan tipler gibi sağa sola atlarlar. Trans hale geçip hocalarına kendilerini badeletirler. Kendilerini badeletmeleri yetmezmiş gibi karılarını, kızlarını ve oğullarını da badeletirler.
- Din ve Bilim’in aslında örtüştüğünü iddia ederler, Kuranda her şeyin yazdığını söylerler, aksi ispatlanınca “Hala inkar mı ediyorsun bu kadar kanıta rağmen” deyip kaçışa geçerler.
- Kuranda yazan bazı bilimsel hususların ilk kez Allah kelamı olduğunu savunurlar. Ancak o bilgilerin, hatta fazlasının, daha önce Antik Yunan’da ve Sümerlerde zaten bilindiğini göz ardı ya da inkâr ederler.
Bunları çoğaltmak o kadar mümkün ki. Sadece sokağa çıkın ve etrafınıza bakın ama GERÇEKTEN BAKIN.
Peki, neden Türk Tipi İslamiyet? Çünkü site başyazarı ve yöneticisi A. KARA dostumun da belirttiği gibi toplumumuzda vicdanlı ve iyiliksever bir çoğunluk var. Bu çoğunluk İslamiyet te ve Kuran’da yer alan vicdan ve akıl dışı ibadet, ritüel ve söylevleri “aslında öyle yazmıyor” diye inkar ediyorlar. Matrix filmindeki kırmızı-mavi hap ikileminin bir benzerini yaşıyorlar. Gerçeğin farkındalar ama ya inkar ediyorlar ya da “aslın orada anlatılmak istenen şu…” diye bir savunma geliştiriyorlar. Kişisel olarak İlhan ARSEL kitaplarından seçtiğim birkaç ayeti arkadaş çevremde İncil’den ve Tevrat’tan alınma diye söyleyip okuduğumda aldığım tepkiler öylesine ilginçti ki… Sadece bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu ayetleri söylediğimde aldığım tepkilerden bazıları:
- Nasıl saptırmışlar Allah kelamını, hiç Allah öyle der mi?
- Bu sebeple Kuran geldi. Bak, Tevrat ve İncil nasıl sapkın.
- Bak işte Tevrat ve İncil’de kadın hakları yok ve köleler var.
- Savaşlarda kadınlar nasıl köle olarak alınıp cinsel tema yapıyorlar. Vay kefereler. (cariye kelimesini “kadın köle” kelimesi ile değiştirip aktarmıştım)
- İşte İslamiyet bu yüzden daha iyi, bu sebeple barış dini.
- Hiç öyle şey mi olur nasıl da uydurmuş papazlar.
- Ulan bizim kitabımız şefkati ve iyiliği emrediyor, adamların kitabına bak ne diyor. Yuh be nasıl da uydurmuşlar. Bir de buna mı inanıyorlar!
Yazı içerisinde özellikle ayet ve hadis kaynağından bahsetmedim. Sonra bizi, insanları “cımbızla seçip ayıkladığımız hadis ve ayetler” ile kandırmakla suçluyorlar. Kuranın tamamını “ANLAYARAK VE OBJEKTİF” bir şekilde okuyun. Bakın bakalım kimler sallıyor, kimler işkembe-i kübradan atıyor. Karar okuyucuların. Maalesef ülkemizde din diye bir yalan yaşanıyor. Hatta inançlı yaşamak isteyenler bile inandıkları dinin kitabını okumaktan imtina ederek bir cennet beklentisi içine giriyor.
Bob Dylan’dan bir alıntı yaparak yazımı bitirmek istiyorum:
Asla bir salakla tartışmayın. Çünkü dışarıdan bakanlar, hanginizin salak olduğunu anlayamayabilir...Sağlıcakla kalın.
Yazan: Demon Product