HABERLER
Dini Haber
Şeytan ayetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şeytan ayetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

GARANİK OLAYI (ŞEYTAN AYETİ)

Yazan: Kirpi
K, din, islamiyet, Şeytan ayeti, Şeytan ayetleri, Necm suresine şeytan müdahalesi, Garanik olayı, Garanik, Garanik vakası, Şeytan'ın Muhammed'i kandırması, Hac 52 nüzul nedeni, Muhammed'in Lat Menat Uzza'yı övmesi,

GARÂNÎK OLAYI (ŞEYTAN AYETİ)

İslam literatüründe Garanik ismi Muhammedin Mekke'li müşrikleri İslama ısındırma devrinde yaptığı bazı eylemler sırasında ortaya çıkmıştır. Müslüman kesiminin neredeyse tümü tarafından reddedilen bu olay en eski İslami kaynaklarda bile kendine yer bulmuştur. Namazı, orucu, Muhammed'in hayatına dair neredeyse tüm bilgiyi sahih diye kabul ettikleri aynı kaynakta yer alan Garanık olayını her ne hikmetse Müslümanlar kabul etmiyor. Hatta bu olay hakkında ilk kapsamlı araştırma yaparak kitap yazan Salman Rüşdi bile İslam alimleri tarafından sert bir şekilde eleştirilmiş ve hatta hakkında ölüm fetvası bile çıkarılmıştı. Peki nedir bu Garanik olayı? Bu yazımızda bunu araştıracağız hep birlikte. Hazırsanız başlayalım.

Şeytanın Ayeti
Garanik sözlükte beyaz su kuşu, kuğu, turna, beyaz tenli genç ve güzel kız anlamına gelen gürnûḳ (girnîḳ) kelimesinin çoğuludur.  İbnu’l-Kelbî ile Yâkūt el-Hamevî’nin  belirttiklerine göre Kureyş kabilesi putlarını Allah'ın kızları olarak nitelendiriyor ve onların aracılığıyla Allah'a yani baş tanrı olan El-İlaha daha yakın olacaklarını düşünüyorlardı. Zira şimdiki Müslümanlar da Muhammed'i Ali'yi, Hüseyin'i kendilerine şefaatçiler ederek Allah'a daha yakın olacaklarını düşünüyorlar. Kabeyi tavaf eden müşrikler Lat, Uzza ve Menat isimlerini bağırarak onları yüksekte uçan kuşlara benzetiyorlardı ve Allah'a kendilerinden daha yakın olduklarını düşündükleri için onlardan yardım bekliyorlardı.

Garanik olayıyla ilgili ilk rivayet erken devir siyer yazarlarından İbni İshak'a aittir. İbni İshak sözde Mekke'li müşriklerin zulmünden kaçarak Habeşistan'a, kafir bir padişaha sığınan Müslümanların geri dönüşünü naklederken şöyle anlatmaktadır.

Resûl-i Ekrem kendisine nazil olan Necm sûresini okumaya başlamış, yanında bulunan müslüman-müşrik herkes onu dikkatle dinlemiş, fakat, “Gördünüz mü Lât ile Uzzâ’yı” (Necm 19) meâlindeki âyete geldiğinde şeytan, “Andolsun ki bizi Allah’a yaklaştırmaları için onlara tapıyoruz” (والله لنعبدهنّ ليقربونا إلى الله زلفى) şeklindeki bir cümleyi araya sokunca müminlerin bir kısmı tasdik etmiş, bir kısmı kabul etmemiş. 7

Muhammed’in Lat ve Uzza'nın şefaati beklenen melekler olduğunu söylemesi üzerine hem Müslümanlar hemde müşrikler secde etmiş. Onların secde etmesine dair rivayetler en muteber hadis kitaplarında bile var. Buhari'nin kendi kitabında bu olayla ilgili yazdıklarına göz atalım:

حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ سَجَدَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِالنَّجْمِ وَسَجَدَ مَعَهُ الْمُسْلِمُونَ وَالْمُشْرِكُونَ وَالْجِنُّ وَالْإِنْسُ
İkrime, ibni Abbas r.a’dan şöyle rivayet etti: “Nebi s.a.a Necm suresi’nde secde etti ve O’nunla birlikte Müslümanlar, müşrikler, bütün cinn ve ins de secde ettiler”

Bu hadisten sonra Buhari konu hakkında Abdullah b. Mesud'dan başka bir hadis rivayet etmektedir:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ أَخْبَرَنِي أَبُو أَحْمَدَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ عَنْ الْأَسْوَدِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ أَوَّلُ سُورَةٍ أُنْزِلَتْ فِيهَا سَجْدَةٌ وَالنَّجْمِ قَالَ فَسَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَسَجَدَ مَنْ خَلْفَهُ إِلَّا رَجُلًا رَأَيْتُهُ أَخَذَ كَفًّا مِنْ تُرَابٍ فَسَجَدَ عَلَيْهِ فَرَأَيْتُهُ بَعْدَ ذَلِكَ قُتِلَ كَافِرًا وَهُوَ أُمَيَّةُ بْنُ خَلَفٍ
…Esved b. Yezid, Abdullah b. Mes’ud r.a’dan şöyle rivayet etti: “içinde secde ayeti inen ilk sure Necm suresi’dir, demiştirRasulullah s.a.a bu sureyi okuduğunda secde etti, O’nunla beraber arkasında bulunan kimseler de secde ettiler. Yalnız bir adam secde etmedi. Ben onun bir avuç toprak alıp da onun üzerine secde ettiğini gördüm. Bu hadiseden sonra ben o adamı Bedir’de kafir olarak öldürülmüş gördüm. O, Umeyye ibnu Haleftir” 2

Taberani'nin “Mucem el-Kebir”  adlı eserinde konuyla ilgili su ifadeler geçmekte.
حدثنا الحسين بن إسحاق التستري ، وعبدان بن أحمد ، قالا : ثنا يوسف بن حماد المعني ، ثنا أمية بن خالد ، ثنا شعبة ، عن أبي بشر ، عن سعيد بن جبير ، لا أعلمه إلا عن ابن عباس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم : ” قرأ النجم فلما بلغ أفرأيتم اللات والعزى ومناة الثالثة الأخرى ألقى الشيطان على لسانه تلك الغرانيق العلى وشفاعتهن لترتجى فلما سجد سجد المسلمون والمشركون ، فأنزل الله عز وجل : وما أرسلنا من قبلك من رسول ولا نبي إلا إذا تمنى ألقى الشيطان إلى قوله : عذاب يوم عقيم يوم بدر
…Said b. Cübeyr, ibni Abbas’dan şöyle rivayet etti: Rasulullah s.a.a Mekkede Necm suresini okuyordu. “Gördünüz mü Lat’ı ve Uzza’yı? ve üçüncü olan Menat’ı?” (Necm 19-20) ayetine varınca Şeytan, Rasulullah s.a.a’e “bunlar şanı yüce putlardır ki, şefaat edecekleri umulur” sözlerini telkin etti. 3

Taberî’nin kaydettiği bir rivayette İbn Sa‘d’dan farklı olarak hadisenin başlangıcı şöyle anlatılır: Hz. Peygamber, tebliğ ettiği vahiylerden dolayı kavmiyle arasının açılmasına üzülmüş, sevgi duyduğu hemşehrilerini kendisine yaklaştıracak ve onların küskünlüklerini ortadan kaldıracak bazı âyetlerin gelmesini arzu etmiş, bunun üzerine Necm sûresi nâzil olmuştur 4

Olayın başlangıcıyla ilgili olarak Taberî’nin naklettiği bir başka rivayet işe şöyledir: Kureyşliler, eğer ilâhlarını hayırla anarsa Resûl-i Ekrem’in meclisine katılabileceklerini, bunu görecek Arap ileri gelenlerinin de kendisine destek vereceğini söylemiş, şeytan da bu yolda ona telkinde bulunmuştur 5

Gördüğünüz gibi Müslümanların kabul etmemesine rağmen bu rivayet tüm muteber kaynaklarda aktarılmış ve hepsi de şeytanın Kur'an'a ayet ilave ettiğini tasdik etmiş.

İslam ansiklopedisinde olayla ilgili su ifadeler kullanılmış:

“Garânîk meselesinin bir aslı bulunmakla birlikte konuyla ilgili rivayetlerin hepsi doğru ve güvenilir olmadığından hadise tutarlı bir şekilde te’vil edilmelidir. Ferrâ el-Begavî, Kastallânî, İbn Hacer el-Askalânî, Ebü’l-Fidâ, İbn Kesîr, Süyûtî gibi âlimler bu görüştedir. Bu âlimlere göre Saîd b. Cübeyr’den nakledilenlerin dışındaki rivayetler isnad açısından zayıf ve münkatı‘ olmakla birlikte hadisenin değişik birçok rivayetle nakledilmiş olması bunun bir aslının bulunduğunu gösterir. Nitekim başta Buhârî olmak üzere sahih hadis kaynaklarında, Hz. Peygamber’in Necm sûresini okumasının ardından müşriklerin Müslümanlarla birlikte secdeye kapandığı rivayet edilmiştir.  Bu da olayın tamamen asılsız olmadığını gösterir. Bundan dolayı garânîk hadisesinin reddedilmesi isabetli olmadığı gibi bu rivayetlerin âhâd olduğu gerekçesiyle bilgi ifade etmediğini söylemek de uygun değildir. Çünkü Hac sûresinin 52. âyeti bunların bir aslı bulunduğuna işaret etmektedir.”6

Cebrailin Muhammed'i Azarlaması
Bu olaydan sonra Cebrail Muhammedin yanına gelerek söylediklerinin Allah'ın değil, şeytanın sözleri olduğunu bildirmiş. Muhammed bundan çok korkmuş ve bunun üzerine Hac suresi 52. ayet nazil olmuş.

وَمَآ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِىٍّ إِلَّآ إِذَا تَمَنَّىٰٓ أَلْقَى ٱلشَّيْطَٰنُ فِىٓ أُمْنِيَّتِهِۦ فَيَنسَخُ ٱللَّهُ مَا يُلْقِى ٱلشَّيْطَٰنُ ثُمَّ يُحْكِمُ ٱللَّهُ ءَايَٰتِهِۦ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Görüldüğü gibi olayı nakleden pek çok farklı kaynak vardır. Bu kaynaklar olayı bazı detay farklılıkları ile naklederler. Bütün bu farklı rivayetler en sonda tek bir ortak ravi olan Muhammad ibn Ka'b'a dayanır. Kaynaklarda Muhammed'in Mekke'de akraba ve komşularını Müslüman yapmak için çaba harcadığı ve onlara Necm Suresinden ayetler okurken şeytanın araya girip 19 ve 20. ayetlerden sonra kendisine şunları söylettiği rivayet edilir:
19 Lât ve Uzza'ya
20 ve diğer üçüncüsü Menat'a ne dersiniz?
21 bunlar şefaatleri umulan yüce turnalardır.

Bunlara ek olarak bu olaydan sonra Muhammed sözlerini geri alır ve ayetler şu şekilde düzeltilir:
19 Lât ve Uzza'ya
20 ve diğer üçüncüsü Menat'a ne dersiniz?
21 erkek size de, dişi O'na mı?
22 öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır.
23 onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilah edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler)yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir.

Sonuç olarak bu olayın sanıldığı gibi iftira olmadığı açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Yazan: Kirpi

MUHAMMED KENDİ HATASINI GİDERMEK İÇİN KUR-AN'A AYETLER KOYAR

Muhammed, Kur'an, Muhammed'in Kur-an'a hatasını gidermek için ayet koyması, Kur-an'a eklenen ayetler, din, AY, islamiyet, Hz Muhammed, Hacc suresi, Muhammed'in Kureyşliler ile put antlaşmaları,
Mekke döneminde Kureyş’lilerle MUHAMMED arsında “putlar” konusunda yaptığı ve sonradan bozduğu anlaşma vardır. Bilindiği gibi ilk Mekke döneminin başlangıcında Muhammed, kendi kavminin inançlarını değiştirmek ve kendine çekmek istemiş, fakat pek başarılı olamamıştır. Kureyş’liler kendisine ikide bir, "Biz senin taptığına, sen de bizim taptığımıza tap, böylece birbirimize taviz vermiş olalım. Eğer senin taptığın bizimkinden daha iyi ise, biz ondan pay alırız; yok eğer bizim taptığımız seninkinden daha iyi ise sen bir pay alırsın" diye konuşmuşlardır. [İbnü Hişam-Siyer]

Onlara karşı kendisini henüz güçlü görmediği içindir ki Muhammed, onlara yanaşmak istemiş ve bu amaçla “Bu putlar yüksek mahalde uçan turna kuşlarıdır, bunların şefaati beklenir” şeklinde konuşmuştur. Kureyş halkı bu sözleri işitince sevinmiş ve ilahlarının Muhammed tarafından bu şekilde anılmasından hoşlanmış ve hatta: “Muhammed bizim putlarımızı andı” diye bayram yapmıştır.

Ancak bu haber, daha önce Habeşistan'a göç etmiş olan Müslümanlara (ki “Muhacirün” diye anılır) ulaştığında, bunlardan bir kısmı Kureyş halkının İslamiyeti kabul ettiği zannına kapılarak geri dönmeye kalkışmıştır. Ve işte o zaman Muhammed ne büyük bir hata işlediğini fark ederek işi düzeltmeye çalışmıştır. Aklına ilk gelen çare şeytanı araç yapmak ve Tanrı’dan bu olayla ilgili olarak vahiy İndiğini anlatmak olmuştur. Bundan dolayıdır ki putlarla ilgili sözleri söyledikten sonra Cebrail’in kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptın? Halka benim sana Tanrı tarafından getirmediğim sözleri söyledin" dediğini ve korkuya kapıldığını ve fakat Tanrı’nın derhal yardımına koştuğunu ve şeytanın telkinlerini bozduğunu bildirmiş ve şu ayetin gönderildiğini eklemiştir:

“Ey Muhammed, senden önce gönderdiğimiz hiç bir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Allah şeytanın karıştırdığını giderir; sonra Allah kendi ayetlerini tahkim eder.” (K. 22 Hacc 52)

Yukarıda Hacc Suresi'nde: "...Ey Muhammed... Allah şeytanın karıştırdığını giderir..." diye yazılıdır. Bu ayeti, Muhammed kendi hatasını gidermek için koymuştur. Kureyşlileri kazanmak için bir aralık onların putlarını benimser görünmüş ve fakat bu hareketinin olumsuz sonuçlar yaratacağını anladıktan sonra yukarıda ki ayet-i yerleştirmiştir. Ancak bunu yaparken aynı sureye bir başka vesile ile koyduğu "Allah şeytanın karıştırdığını, kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar" (K. 22 Hacc Suresi, ayet 53) şeklindeki hükmün kendisine uygulanması halinde kendi kendisini "kalbinde hastalık bulunan ve kalbi kaskatı olan" kişi durumuna düşürdüğünü fark etmemiştir.

Ayrıca kendini biraz daha temize çıkarmak için sadece şeytan değil, kureyşlilerin de onu kandırdığını ve bunu Allah'ın söylediğini ileterek şu ayeti de Kur'ana ekler:

"(Ey Muhammed!) Seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırıp başka bir şeyi bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler. Eğer seni pekiştirmiş olmasaydık, andolsun ki, onlara eğilim gösteriyordun, az kalsın. O zaman sana, yaşamı da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattırırdık. sonra da bize karşi bir yardımcı bulamazdın". (17 Isra 73-75)