HABERLER
Dini Haber

ÇİN TARİHİ - 3

Yazan: Sedat Karadayı
ÇİN TARİHİ-3
HANEDANLIKLAR DÖNEMİ-III

LİAO HANEDANLIĞI: Liao, 916 yılında Çin’in kuzeyinde Çinlileşmiş Moğol kökenli Karahitayların kurduğu bir hanlıktı. Liao nehri kıyılarında ikamet eden Hitaylardan Yelü Abaoji (Taizu) 907’de Hitay Kağan’ı olmuştu. 916 yılında kendini “Tanrı İmparatoru” ilan edip Büyük Kitan’ı kurmuştu. 947 yılında onun yerine gelen ikinci imparator Taizong (Yelü Deguang) ülkenin adını Liao olarak değiştirdi. Daha sonra 983 yılında bu kez “Kidan” ve 1066 yılında tekrar “Liao” oldu.

JİNN HANEDANLIĞI; Mançuların ataları Çurçenler tarafından kurulmuş hanedandı. Ülkenin ismi Çurçen dilinde “Altın Ulus” anlamına gelmekteydi.

BATI XİA HANEDANLIĞI: Batı Xia Hanedanlığı ya da diğer adıyla Tangut İmparatorluğu 1032 yılında kuzeybatı Çin’in Kansu bölgesinde kuruldu ve yaşadı. Hanedanlık Tangut kabileleri tarafından kurulmuştu. Köken olarak Tibet, Birman halklarından oluşuyordu. Varlıklarını sürdürdüğü dönemlerde Song ve Jinn Hanedanlıkları ile komşulukları oldu. 1227 yılında Moğol hakanı Kubilay tarafından yıkıldı.

SONG HANEDANLIĞI: ‘Beş Hanedan On Krallık’ dönemi Zhao Kuangyin’in Song Hanedanını kurmasıyla sona erdi. Song hanedanlığı Çin’deki bölünmüşlüğü kısmen de olsa ortadan kaldırdı. 960 yılından itibaren hüküm süren imparatorluk, kendi döneminde Asya’nın önemli devletlerinden biriydi. Bulundukları coğrafya, doğu Çin denizi yakınlarında Laos ve Vietnam gibi ülkelerin yeriydi. Batı komşuları Tibet, kuzey komşuları ise Uygurlardı. Song Hanedanlığı hüküm sürdüğü dönemde Jinn Hanedanlığını ele geçirerek sınırlarını büyüttü. Ekonomik anlamda geçmiş hanedanlardan daha zengindi. Kâğıt para ilk kez bu hanedanlık döneminde kullanılmıştı. Tarım ekonomisi gelişmiş, kentleşmede çığır açmışlardı. Ülke bugünkü anlamda tam bir liberal ekonomi seviyesindeydi. Mülkiyetçilik her noktada hakimdi. 1279 yılında Yuan Hanedanlığı tarafından yıkıldı.

YUAN HANEDANLIĞI

Moğol hanı Cengiz Han dünyayı ele geçirmeye çalışırken elbette güneyinde en yakınındaki Çin imparatorluğunu göz ardı edemezdi. Kendisi ve oğullarının hayatta olduğu sürece zaman zaman yaptığı baskınlarla büyük zararlar vermiş olsalar da tam olarak tüm Çin’i ele geçirmeleri 1270’li yıllarda torunu Kubilay döneminde gerçekleşti. Moğolların Çin toprakları içindeki yaşamları sırasında kültürlerinden etkilenerek asimile olup Çinlileşmeye yüz tuttular.

Kubilay Han babası Tuluy Han’dan sonra tahta geçti. Kubilay Han, başkenti Hanbalık (Balık Türkçede Kent anlamına gelir. Hanbalık, Han’ın kenti demektir) olan büyük bir imparatorluğun sahibiydi. Hanbalık’ın Çincedeki anlamı ise Dadu idi. Dünyanın en büyük ve geniş topraklarına sahip imparatorluk Moğol olmasına rağmen kendilerini Çin İmparatorlu olarak tanımlıyorlardı. (Fatih de Türk olmasına rağmen kendine Rum Kayzeri diyordu)

Moğollar Çin’deki hakimiyetleri sırasında devletin yönetiminde yerli halka (Çinli) fırsat vermiyorlardı. Yuan ordusunun piyade askerleri çoğunlukla bölgedeki Moğol kabilelerinden geliyorlardı. Süvariler ve üst rütbeli subaylar ise Uygurlar başta olmak üzere diğer Türk kabilelerinden sağlanıyordu. Türkler, devletin yönetiminde de söz sahibiydiler. Moğol kökenli Yuan hanedanı Uygur Türklerinin bilgi, zekâ ve deneyimlerinden her fırsatta yararlanıyorlardı. Moğollardan yüz bulamayan Çinliler ise başka bölgelere göç ederek katliamlardan kaçınmaya çalışıyorlardı.

Moğolların yükseliş dönemlerinde yerli Çin halkına dayanılmaz baskı uygulayıp sömürü düzeni oluşturuyorlardı. Bu baskıcı yönetim bir süre sonra Çinlilerin birçok sayıda dini ve milli gizli örgütler kurarak organize olmalarını sağladı. Halk üzerindeki olumsuz baskılar bu örgütlerin birleşerek 1333 yılında ayaklanıp isyan çıkarmasına sebep oldu. O yıl, Altın nehir de denilen Sarı Irmak’ta yapılan ıslah çalışmaları sırasında halkın simge olarak başlarına bağladığı kırmızı örtülerden dolayı “Kırmızı Başörtülü Ordu” denilen birliklerin “Kızıl Türban İsyanı” adı verilen bir isyanı gerçekleştirdi.

1333’de Haozhou bölgesinde Zhu Yuanzhang liderliğinde başlayan isyan büyüyerek 1340’da “Çin’i yeniden kurmak” sloganıyla tüm Çin’e yayıldı. Zhu Yuanzhang, son Yuan İmparatoru Togon Temür dönemi olan 1368 yılında birlikleri ve halkla başkent Dadu’yu ele geçirip Yuan Hanedanlığını yıkarak yerine Ming Hanedanlığını kurdu.

MİNG HANEDANLIĞI

Halkı birleştirip isyana kaldırarak imparatorluğu ele geçiren Zhu’ya Ming Taizu denildiği için hanedanlığın adı Ming Hanedanlığı olmuştu. 31 yıllık yönetimi sırasında devlete büyük katkıları olan vezirleri ve devlet adamlarını ortadan kaldırarak merkezi yönetimi güçlendirdi. Taizu döneminde Çin altın dönemini yaşamaktaydı. Deniz ticaretinin gelişmesiyle devlet istikrar kazanmış ve ekonomi güçlenmişti.

Ming Taizu’nun ölümünden sonra yerine torunu Jianwen geçti. Ancak o da amcası tarafından tahttan indirildi ve yerine Zhu Di geçip kendini Chengzu İmparatoru ilan etti. 1421 yılında başkent, Pekin’e taşındı. 1400’lü yılların sonlarına doğru zengin Çin, Japonlar tarafından tehdit edilmeye başlandı. Japonya’yı birleştiren Toyotomi Hideyoshi Kore üzerinden Çin’i ele geçirme planları yapmaktaydı. Japonya, askeri harekata girişmiş olmasına rağmen Çin’in Kore’ye destek olmasıyla amacına ulaşamadı. Fakat bu sırada Çin ekonomik olarak çok zayıflamıştı. Üstüne üstlük 150 milyona yaklaşan nüfusuyla Çin, sorunlarla başa çıkamamaya başladı. 1600’lü yıllarda köylü isyanları başladı. 1627 yılında Şansi eyaletindeki afet sonrasında imparatorun zorla vergi toplamak istemesi yüzbinlerce köylülerin isyana kalkışmasını tetikledi. İsyancıların 1644 yılında Pekin’e girmeleri sonucunda son imparator Cong Zhen kendini asarak intihar etti. Bu Ming hanedanının sonu oldu. İsyandan sonra yerine 1644 yılında Qing Hanedanlığı kuruldu.
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »