URARTU TANRILARI (PANTEONU)
Antik dönemin en esrarengiz toplumlarından biri Urartulardır. Başından beri komşuları olan Asurluların rakibi olduklarından onlara dair birçok anlatıya Asur yazıtları aracılığı ile ulaşmak mümkündür.
Urartu Krallığı, Anadolu, Kafkasya ve kuzeybatı İran'a uzanan çok çeşitli
kabilelerden oluşan, etnik ve dilsel olarak farklı bir halktan oluşuyordu.
Urartuları ilk olarak MÖ. 1200'lerin ortalarında, Asur hükümdarı
I.Şalmaneser'in geride bıraktığı yazıtlarda görüyoruz. Bu yazıtlarda
"Uruartri" olarak bahsedilen Urartular, güçlü Neo-Asur İmparatorluğunun
süregelen saldırılarına maruz kalan Ermeni arazilerinin küçük krallıklarından
biri olarak anılır.
Urartu panteonundan ilk olarak, krallığın 14.kralı İşpuni zamanında söz
edilmiştir. İşpuni yaklaşık olarak MÖ. 828'den 810'a kadar hüküm sürmüş ve
komşuları olan Manna Krallığının başkenti Muşaşir'i ele geçirerek krallık
topraklarını fethetmişti. Daha sonra bu şehir Urartu krallığının dini
başkenti yapılmış ve yavaş yavaş en kutsal şehirleri haline dönüştürülmüştü.
Peki MÖ. 860 ile 590 aralığında var olmuş olan bu devletin tanrıları
nelerdir? Nasıl bir tanrı anlayışı ve panteon hakimdi?
1) HALDİ
İlk olarak Haldi isimli savaş tanrısına bakalım. Araştırmacılar Kaldi ya da
Haldi isimli bu Urartu tanrısının yerel değil, devralınmış bir tanrı olduğunu
söylerler. Bunun kral İşpuni döneminde kabul edilen ve tanrılar panteonunda
baş pozisyona oturtulan bir tanrı olduğu konusunda hemfikirlerdir.
Aynı zamanda çeşitli kaynaklar bunun Muşaşir kasabasında tapılan, az bilinen
ve Urartular şehri fethedildiğinde devralınan bir Akad tanrısı olduğu
belirtilir. Haldi'nin yani baş Urartu tanrısı ve hanedanın koruyucusu olarak
seçilmesinin, farklı kavimleri Urartu egemenliği altında birleştirmek ve
böylece yeni bir kolektif kimlik yaratmak amacıyla yapıldığı ileri
sürülmektedir.
Haldi'nin doğasının antik Yunan'ın güneş tanrısı Helios ile benzerlikleri
vardır. Haldi genel olarak insanlığa her şeyi veren tanrıydı ancak savaşlar ve
zaferlerle de bağlantılıydı. Savaşa girecek olan Urartu kralları ona dua
ederek başarılı olmayı dilerlerdi.
Haldi genel olarak bir aslanın tepesinde duran kanatlı, güçlü bir adam olarak
tasvir edilmişti. Tapınaklarının en büyüğü Muşaşir'de bulunuyordu ve bu
tapınak genel olarak yay, mızrak, kılıç, balta, kalkan gibi savaş aletleri ile
süslendiğinden "silah evleri" olarak adlandırılıyorlardı.
Kaldi isminin Hurri dilinde "yüksek" anlamına gelen "Haldi" kelimesiyle
ilişkili olabileceği üzerinde durulur. Hurrice, Hurriler tarafından konuşulan,
soyu tükenmiş bir Hurri-Urartu dilidir. Bu durum Urartu panteonunun büyük
kısmının yerli olmadığının, Hurri, Hitit, Akad, Luvi ve diğer komşu
kültürlerin panteonlarından alındığı fikrini destekleyen başka bir örnektir.
Urartu kralları, Urartu ile ilgili tüm arkeolojik buluntularda en çok öne
çıkan tanrı olan Haldi'yi onurlandırmak için dikilitaşlar dikmiş ve
zaferlerini üzerlerine yazmışlardır.
Bazı yazıtlarda Kaldi'nin karısı, belirsiz bir tanrıça olan Bagmaştu iken
karısı olarak çoğunlukla tanrıça Arubani'ye atıf yapılmıştır.
2) ARUBANİ
Baş tanrı Haldi'nin karısı olan Arubani, Urartuların bereket ve sanat
tanrıçasıydı. Aynı zamanda sanatkarların koruyucu tanrısı olduğu da kuvvetli
bir ihtimaldir.
Oturan, ellerini kullarına bir şeyler verir şekilde kaldırmış, bir eliyle
doğurganlığın simgelerinden olan ağaç dalını tutmuş şekilde tasvir edilmiştir.
Bazıları onun Ermeni tanrıçası Anahit'in erken, proto varyantı olduğunu öne
sürmüşlerdir. Arubani gibi Anahit de bereket, şifa, bilgelik ve su
tanrıçasıydı.
Arubani'nin adı, Varubani veya Uarubani gibi farklı şekillerde de
görülebildiği gibi bazı Asur metinleri onu tanrıça Bagmaştu ile
ilişkilendirmiştir.
Baş tanrı Haldi'nin ve dinin merkezi olan Muşaşir aynı zamanda eşi Arubani'nin
de ibadet merkeziydi.
3) TEİŠEBA
Teispas olarak da bilinen Teiseba önemli bir Urartu tanrısıydı. Gök gürültüsü,
yağmur gibi hava durumlarıyla ilişkiliydi hatta bazen savaşla bile
bağdaştırıldığı oluyordu.
Bazı kaynaklar bunun panteondaki 3. tanrı olduğunu söyler ve aynı olmasalar
bile Asurluların yağmur tanrısı Adad'a özellikle de Hurrilerin fırtına ve
yağmur tanrısı Teşub'a oldukça benzerdir.
Urartular bu tanrılarını onurlandırmak için Teişebaini şehrini inşa
etmişlerdi. Kökenleri MÖ.7.'yy'a kadar dayanan bu kasaba Ararat Vadisi'nde
bulunuyordu. 1939'da bölgede yapılan ilk kazılarda bu tanrıya adanmış birçok
tapınak kompleksi, üzerinde adının bulunduğu heykelcikler ve yazıtlar ortaya
çıkmıştı. Elinde disk şeklinde bir gürz, diğer elinde savaş baltası tutan ve
üzeri boğa boynuzlu bir savaş miğferi kuşanmış şekilde tasvir edilmiştir.
Bunlar onun savaş ve gök gürültüsü yönlerini simgeleyen sembollerdi.
Karısı, Hurrilerin tanrıçası Hebat ile bağlantılı olan Huba idi. Hebat "tüm
canlıların" ana tanrıçasıydı ve muhtemelen Huba'da benzer role sahipti. Ancak
tanrıça Huba hakkında fazla bilgi bulunmamakta.
4) ŠİUİNİ
Daha çok Şivini adıyla bilinen Siuini bir başka büyük Urartu tanrısıydı.
Teişeba ve Haldi ile birlikte Urartu teslisini oluşturuyorlardı. Genellikle
uzun saçlı, tek dizi üzerine çökmüş ve başının üzerinde güneş diski tutan genç
bir adam olarak tasvir edilmiştir. Bu yönleriyle bir Hurri tanrısı olan Simigi
ile oldukça benzerdir. Bilgelik ve adalet tanrısı olan Şivini'nin Asur güneş
tanrısı Şamaş'ın Urartu varyantı olduğu görüşünde olanlar vardır.
5) SELARDİ (SİELARDİ)
Bir başka tanrı, kısmen tanımlanabilmiş ve Urartular için büyük önem arz eden
Selardi'dir. Adının Melardi olabileceğine ve bir ay tanrısı olduğuna dair
kanıtlar vardır. Araştırmacılar bu tanrının kadın mı yoksa erkek mi olduğu
konusunda ikiye bölünmüşlerdir. Kimine göre Selardi adı "kadın, kız kardeş"
anlamına gelen "Siela" ile "güneş tanrısı anlamına gelen "Ardi"nin
karışımıdır. Eğer bu doğru ise bir tanrıça olan Selardi, güneş tanrısının kız
kardeşi olur. Eski Yakın Doğu'da ay genellikle güneşin kız kardeşi olarak
kabul edilirdi.
Ayrıca onu Urartu prensi ve efsanevi Kral I. Rusa'nın oğlu Melartua ile de
ilişkilendirirler. Melardi ve Melartua isimlerinin ay anlamına gelen "meghard"
kelimesinden geldiği düşünülmektedir.
Yine de kimilerine göre Selardi kadın değil erkektir ve Babil'in ay tanrısı
Sin'in Urartu inancındaki karşılığıdır.
Bunların yanı sıra kara tanrıçası Epaninaue, deniz veya su tanrıçası
Dsvininaue, dağların tanrıçası Babaninaue ve yıldız tanrıçası Sardi gibi başka
tanrılar da vardı. Yerleştikleri çoğu kasabaya genellikle kendi yerel tanrı ya
da tanrıçalarının adları verilirdi. Örneğin: "Kumanu'nun tanrısı" gibi.
DİNİ UYGULAMALARDAKİ TANRILAR
Arkeologlar yıllar boyunca Urartu'yu inceleyince panteonlarına ilişkin daha
fazla ayrıntı ortaya çıktı. Yine de keşfedilen tanrıların birçoğunda dair
bilgiler hala yüzeyseldir ve bazı dağınık isimler ve detayların yanı sıra bu
tanrı ve tanrıçalar hakkında fazla bir şey bilinmemektedir. Bu isimlerden
bazıları, tanrıça İştar'ın olası Urartu versiyonu olan toprak tanrısı Saris
ve Kral III. Rusa'nın hizmetkarı olduğunu belirttiği gizemli bir tanrı olan
Šebitu'dur.
Urartu kültürünün tüm yönlerini bir bütün olarak incelediğimizde, panteon ve
dinin Urartu yaşamının birçok yönüne yansıdığını görebiliriz. Elbette Urartu
kralları ve liderleri için din, birçok kabileyi kendi yönetimleri altında
birleştirmelerine ve bir bakıma yönetimlerini merkezileştirmelerine olanak
sağlayan önemli bir araçtı.
Urartu Krallığı'nın kralları, kayalık burunlar üzerinde bulunan, genellikle
kayaya oyulmuş ve mağara şeklinde olan gösterişli ve büyük mezarlara
gömülürdü. Bunun bir örneği dağın içine oyulmuş birçok odanın bulunduğu
başkent Tuşpa'daki kraliyet nekropolüdür. Tuşpa günümüzdeki Van şehridir.
Bu gösterişli ve zengin mezarların inşası kesinlikle çok çaba gerektirmiştir
ve çoğunun bir, iki veya üç odası vardır. Ne yazık ki bu mezarların çoğu
devasa taş levhalarla kapatılmış olmalarına rağmen antik çağda
yağmalanmıştır. Ancak içlerinde kalan çok az şey bize Urartu tanrılarına
derin bir saygı duyulduğunu göstermeye yetiyor.
Ayrıca bozulmamış mezarlar Urartuların dini inançlarının büyük bir kısmını
ortaya koymaktadır. Silahlar, kalkanlar, kaplar ve mobilyalar da dahil olmak
üzere enfes mezar eşyalarıyla birlikte taş lahitlere gömülmüşlerdir. Bu
onların belki de baş tanrılarından biriyle bağlantılı olan bir öbür dünyaya
inandıklarını gösterir.
KURBAN GELENEĞİ
Urartu tanrıları dini sanatta da yer almıştır. Örneğin üç baş tanrı olan
Kaldi, Şivini ve Teişeba bronz figürler kullanılarak en çok temsil edilenler
olmuşlardır. Bu bronz figürler Urartuların tanrıların fiziksel görünümlerini
nasıl tasavvur ettiklerine dair mükemmel örneklerdir.
Ayrıca bir çoğu tanrıça temsilleri olan, hayvan kemiklerinden yapılmış,
kimliği belirsiz bazı figürler de bulunmaktadır. Temsil edilen yaratıklar
arasında akrep-adam, kuş-adam veya balık-adam gibi melez formlar görülür.
Bunların iblisler, efsanevi yaratıklar veya tanrılar olup olmadığı bilinmiyor.
Fakat bu melezlerin genellikle depoların ve diğer nesnelerin duvarlarına
çizilmiş olduğu göz önünde bulundurulursa bu durum onların bir tür koruyucu
ruh olduğunu gösterir.
Birçok antik dinde olduğu gibi kurbanlar Urartuların günlük dini yaşamının
önemli bir parçasıydı. Urartular kurban olarak değerli eşyalarını sunarken
aynı zamanda keçi, inek, koyun, boğa gibi çeşitli hayvanları da kurban
ediyorlardı. Örneğin Haldi bir savaş tanrısı olduğundan ona değerli
silahlarını, örneğin baltalarını sunuyorlardı. Bununla bağlantılı olarak II.
Sargon zamanında yapılmış bir antik Asur yazıtı Muşaşir kentinde tanrı
Haldi'nin tapınağında depolanan büyük silah yığınlarından bahseder. Yazıt
tapınakta bulunanları şöyle anlatır:
"25.212 bronz kalkan, 1.514 bronz cirit ve 305.412 kılıç... Altından yapılmış
büyük bir kılıç, bele takılabilen bir silah, altın işlemeli 96 gümüş mızrak,
gümüş yay ve cirit, 12 ağır kalkan, 33 gümüş savaş arabası..."
Diğer kurban ve adakların çoğu devasa bronz kazanlar kullanılarak yapılırdı.
Bu gösterişli bronz kaplar muhtemelen büyük miktarda şarap, bal likörü veya
tanrıları yatıştırmak için sunulan diğer önemli yiyecekleri içeriyordu.
Urartu'da var olan kültür şimdilik bir sır olarak kalsa da zamanla bu kültüre
dair yeni kanıtlar ortaya çıkıyor. Çok sayıda Urartu bölgesinde arkeolojik
kazılar devam etmekte. Dolayısıyla şimdilik tanrıları hakkında çok şey
bilmesek bile ilerleyen yıllarda çokça yeni bilgi edinilecektir. Gerçekleşecek
yeni keşifleri sabırsızlıkla bekliyorum.