ÇAĞININ ÖTESİNDE BİR ADAM : ZHANG HENG
MS. 78-139 Aralığında yaşamış olan Zhang Heng astronomiye ve depremlere merak duyan biriydi. Nan Yang şehrinde dünyaya gelen adam seçkin bir aileye sahipti ama varlıklı değillerdi. Kumandanlık valisi olan büyükbabası, Zhang 10 yaşındayken ölmüş ve onu annesi ile büyükannesinin bakımına bırakmıştı. [1]
Zhang büyüdüğünde öyle başarılı olmuştu ki MS. 112'de İmparator An'ın
altındaki Han sarayında Baş Gökbilimci olarak terfi etmişti. Göksel olayları
gözlemleyerek alametleri kaydediyor, takvim hazırlıyor ve hangi günlerin daha
uğurlu olacağını bildiriyordu.
Takvimi düzenleyerek mevsimlerle uyumlu hale getirmiş, 54 yaşındayken
tarihteki ilk sismografı icat ederek depremleri ölçmeyi başarmış ve bu
icadına Toprak Hareket Aleti anlamına gelen Di Dong Yi (Dìdòngyí 地動儀)
adını vermişti. Deprem ölçümü konusunda öyle başarılı olmuştu ki icat ettiği
makinesi 500 km uzaklıktaki depremin konumunu bile tespit etmişti. Bunların
yanı sıra şiir ile ilgilenmiş ve kendinden sonraki yazarlar tarafından onun
şiirlerinden övgüyle bahsedilmişti. [2]
DÜNYAYI İNCELEME ÇALIŞMALARI
Doğu Han Hanedanlığına mensup olan Çinli bilgin her ne kadar matematik,
astronomi, edebiyat gibi alanlarda eğitim almış olsa da en başarılı olduğu
alan coğrafyaydı. [3] İmparatorluk tarihçisi olarak görev aldığı sıralarda
coğrafyaya özel bir ilgi duymaktaydı. Çin çok fazla deprem yaşanan bir
coğrafyaya sahipti ve halk bu depremlerin öfkeli tanrıların gazabı
olduğuna inanıyordu. Zhang bu batıl inançları kabul etmiyordu. Eğer
sarsıntılarla ilgili bilimsel kayıtlar tutarsa yaşanacak depremleri tahmin
edebilir bu sayede hazır olarak geçirdikleri depremleri daha az can kaybı
ile atlatabilirlerdi. İşte bu amacı doğrultusunda adına Di Dong Yi adını
verdiği, tarihteki ilk sismografı icat etmişti.
SİSMOGRAF
Zhang'ın icat ettiği bronzdan yapılmış sismograf devasa bir aletti ve
yaklaşık iki metre çapındaydı. Bulunduğu döneme göre icat ettiği toprak
hareket aletinin çalışma prensibi ve tutarlılığı gerçekten inanılmazdı.
Ortasında yer alan şaftın ucuna 8 adet ince bakır çubuk yerleştirilmişti,
diğer uçta bunlara tekamül eden aynı sayıda ejder başı vardı. Her birinin
ağzında bakır birer top bulunan bu 8 ejder, pusuladaki 8 ana yönü temsil
ediyordu. Her birinin altında ağzı açık şekilde bekleyen kurbağa figürleri
bulunuyordu. Eğer bir sarsıntı olursa bunun yaşandığı yönde bulunan
ejderhanın ağzındaki bakır top altında bekleyen kurbağanın ağzına düşüyor,
bu sırada bir zil çalarak kraliyet yetkililerine haber veriyordu.
Basit bir örnek verecek olursak, Çin'in kuzeydoğusunda bir deprem yaşanırsa
kuzeydoğuya bakan ejderhanın ağzındaki bronz top hemen altındaki kurbağanın
ağzına düşüyor ve zili çaldırarak sarsıntıyı haber veriyordu.
Bu cihaza dair meşhur bir hikaye vardır. Hikayeye göre MS. 138'de aletin
batı yönüne bakan ejderin ağzındaki top düşer. Adam bu durumu imparatora
rapor eder fakat iki gün boyunca başka hiçbir şey yaşanmaz ve imparatora
yeni rapor gitmez. Bunun üzerine Zhang'ın aletinin çalışmadığını, işe
yaramadığını düşünenler olur. Fakat at sırtındaki haberciler gelip 500 km
batıda şiddetli bir deprem olduğunu bildirince icadının düzgün çalıştığı
ortaya çıkar. [4]
YILDIZLARI GÖZLEMLEMESİ
Astronomiye meraklı olan Zhang sürekli gökyüzünü gözlemliyordu ve bu sayede
ay ışığının görünmesinin güneşten kaynaklandığını fark etmişti. Ayrıca ay
tutulmasının dünyanın gölgesinin ay yüzeyine düşmesi ile gerçekleştiğini
söylemişti.
Oldukça detaylı bir gökyüzü haritası çıkarmıştı. Yunan astronom Hipparkos'un
yıldız fihristinden 850, Batlamyus'un (Klaudios Ptolemaios) yıldız
fihristinden binlerce fazla yıldız içeren bir gökyüzü gece haritası
çizmişti. Gökyüzünün gece haritasını oldukça detaylı şekilde çıkardığı
çalışmasında 124 takımyıldızı, 2500 "parlak" yıldız tespit etmişti. Çok
küçük yıldızların varlığı ile birlikte tahminen 11.520 yıldız var olduğunu
söylemişti. [5]
Astronomi alanında Lin Xian gibi birçok kitap yazmıştı. Hun-i-chu adlı
eserinde gökyüzünün bir tavuk yumurtası gibi olduğunu yazmıştı. Yunan
düşünürler, örneğin Anaksimandros, Anaksimendres gibi Zhang de dünyanın küre
biçiminde, evrenin merkezinde olduğuna inanıyordu. Yaylı tüfeğin misketi
kadar yuvarlaktır dediği dünyanın tıpkı yumurtanın sarısı gibi tek başına ve
evrenin merkezinde olduğunu belirtmiştir. Ona göre gökyüzü çok büyük, dünya
ise oldukça küçüktür. [6]
Bu dünya görüşünden dolayı dünyanın 3 boyutlu maketini, su gücüyle dönen
göksel bir küre yapmıştı. Bu küre yılda bir kez dönüşünü tamamlayarak ve
yıldızların konumlarının nasıl değiştiğini gösteriyordu.
Pİ SAYISI
Matematik alanındaki uğraşları ile kendinden önceki Çinli bilim
insanlarının Pi formülünü geliştirmişti. MS. 130'da gökküre ile dünyanın
çapını birbirleri ile kıyaslamış, göksel daireyi 736, dünyayı ise 232
olarak ele almış, bu oranlama sonucunda Çinlilerin yıllar boyunca 3 olarak
hesapladıkları Pi sayısını 3,1724 olarak yenilemişti. Daha sonraki
hesaplamalarında günümüzdeki pi değerine (3.142) daha yakın olan 3,162
sayısına ulaşmıştı.
Çağının dört büyük ressamından biri olarak kabul edilen adam aynı zamanda
bisiklet, araba gibi araçların gittiği mesafeyi ölçmeye yarayan ilk tutarlı
odometreyi de icat etmişti. [7][6]