ANTİK İNANIŞLARDA EŞCİNSELLİK
Eşcinselliğe dair görüşler dünyanın birçok yerinde farklılık göstermiştir. Kimi
eski toplumların dini inancında tanrılarında bile görülebilen bir durum iken
kimilerince normal olmayan aşağı bir durum ya da bir kişiyi aşağılamanın yöntemi
olarak görülmüştür.
Sömürgeci Avrupa'da ve İslam coğrafyasında kabul edilemez ve doğal olmayan bir
durum olarak kabul görmüş, bu nedenle eşcinselliği suç sayan yasalar
çıkarılmıştı. Avrupa'daki faaliyetler ilerleyen süreçte güçlü bir etki
yaratmış, İncil'de yer alan cinsiyet ve günah ilişkili konular nedeniyle
Hristiyanlık dinine mensup olan sömürgecilerin eşcinselliğe bakışı onları
küçümsemek veya cezalandırmak olmuştu. [1]
Örneğin Levililer 20:13'de şöyle yazar: "Ve bir adam kadınla yatar gibi erkekle yatarsa, ikisi menfur şey yapmışlardır; mutlaka öldürüleceklerdir; kanları kendi üzerlerinde olacaktır."
Öte yandan İnari çeşitli cinsiyetlerde tasvir edilen, bazen yemek tanrıçası genç bir kadın olarak bazen ise pirinç taşıyan yaşlı bir adam olarak temsil edilen, pirinç ve tarımın kutsal ruhudur. [36]
Orta Çağ Japonya'sında yaygın olan inanış alacakaranlıkta veya gece yalnız başına görünen kadının aslında bir kadın değil tilki ruhu olabileceği yönündeydi. Bu yüzden erkekler onlardan uzak durmalıydı. İşte İnari aynı zamanda Japon mitolojisindeki tilkilerle ve erkekleri tuzağa düşürüp onlardan beslenmek için gerçek cinsiyetlerinden bağımsız olarak kadın kılığına giren hileci tilki ruhları yani Kitsune'lerle de ilişkiliydi. [37]
Örneğin Levililer 20:13'de şöyle yazar: "Ve bir adam kadınla yatar gibi erkekle yatarsa, ikisi menfur şey yapmışlardır; mutlaka öldürüleceklerdir; kanları kendi üzerlerinde olacaktır."
Fakat buna rağmen Yahudi ya da Hristiyan geleneğinde eşcinsel motifler yok
değildi. Eski Ahit'teki Davud ile Yonatan'ın arasında arkadaşlıktan öte
bir ilişki vardı.
Hristiyan ve Musevi mitolojisi birbirleri ile etkileşim içinde olmuştur.
Özellikle Ortodoks Hristiyan mitolojisi eşcinsellikten kaçınmış ve
kınamıştır. Bir Hristiyan gey ikonu olan Aziz Sebastian Hristiyanlık
döneminde eşcinselliğe karşı olan abartılı bakışı yansıtmış, bir ağaca el
ve ayaklarından bağlanarak vücuduna saplanan oklarla işkence edilir
şekilde resmedilmiştir. [19]
Tabi cinselliğin ve cinsel eylemlerin ifadesi dünyanın çoğu yerinde zaman ve
mekana göre farklılık göstermiş, aynı cinsiyetten insanların ilişkileri
hakkında dünya çapında ortak bir görüş olmamıştır. [1]
Şimdi birçok eski kültürde eşcinselliğe karşı bakış ve anlayış nasıldı,
mitoslarında ne şekilde geçiyordu? Buna bakacağız. Kısa özetler halinde
küçük bir dünya turu yapacağız.
MISIR MİTOLOJİSİ
Mısır mitolojisinde eşcinselliğe dair farklı yönler görülür. Mevcut
kaynaklarda ve mitolojilerde erkekler arasındaki eşcinsel ilişki boyun
eğdirici bir tutum olarak tasvir edilir ve bu tür davranışlarda bulunanlar
efemine olarak kabul edilirdi. Ayrıca baskın gelmenin veya itaatkar
olmanın, boyun eğmenin göstergesi olarak görülüyordu. [3][25]
Bu yüzden mevcut tasvirlerde hakimiyet ve güç eylemi olarak yansıtıldığı,
utanç verici bir durum olduğu yansıtılır. Akdeniz bölgesindeki yaygın
görüş bu yöndedir.
Bir örnek vermek gerekirse gök tanrısı Horus ile çölün yıkıcı tanrısı Seth
arasındaki mücadele sırasında, Set üstünlüğünü gösterip Horus'u aşağılamak
için onun kalçalarına iltifat eder, bununla da kalmaz ona cinsel yoldan
zorla sahip olmak için planlar yapar. Sarhoş ettiği Horus sızıp kalınca
Seth tüm gece onunla birlikte yatarak amacını gerçekleştirir. Bu hareketi
ile rakibini yendiğini düşünür. Fakat aslında Horus'un sarhoşluğu bir
hiledir, Set boşaldığı sırada Horus onun menisini avcunda toplayarak
saklar. [26]
Ertesi sabah annesi Isis'e koşan Horus ona yaptığını anlatır. Öfke
içindeki Isis oğlu Horus'a sperm akıtıp bunu Set'e yedirmesini ister.
Annesinin tavsiye ve yöntemine kulak veren Horus intikam almak ve
hakimiyet kurmak için spermini Set'in en sevdiği yemek olan marulun
üzerine bulaştırır. Öte yandan Set'in spermlerini nehre atar, böylece Set
tarafından döllenmiş olduğu söylenemeyecektir.
Marulu yiyen Set, Mısır'ın egemenliği konusundaki tartışmayı çözüme
kavuşturmak için tanrılara başvurur. Tanrılar Set ve Horus'un bedenindeki
spermleri incelerler. Set'in Horus üzerindeki hakimiyetini dinledikten
sonra spermleri dışarı çağırırlar ancak hepsi nehirdedir. Horus'un Set
üzerindeki hakimiyeti için spermler dışarı çağrıldığında Set'in içinden
cevap gelir. Böylece Horus ona boyun eğdirmiş olur. [27]
Tabi bu olayı farklı yorumlayanlar da olmuştu. Bazı yazar ve
araştırmacılar Horus ve Set arasındaki bu ilişkilerin uygunsuz bile olsa
kendi istekleri ile gerçekleştiğini, Horus'un menisini yiyen Set'in
Thoth'un ay diskini doğurması gibi olumlu sonuçları olduğunu iddia eder.
[28]
Kültürümüze yerleşmiş ve küfürlerimizde erkeklerin kavga ederken
birbirlerine söylediği cinsel içerikli küfür antik Mısır'daki inanışla
paralel görünmekte. Yani Set ile Horus arasındaki yaşananlarda gördüğümüz
eski Mısır'daki bu aşağılama, galip gelme sembolü bir şekilde Mısır'dan
bizim kültürümüze yerleşmiş olabilir. Bu transferin Araplar aracılığı ile
gerçekleşmiş olması muhtemeldir.
MEZOPOTAMYA MİTOLOJİSİ
Mezopotamya birçok dinin doğum yeri olmuştur ve oldukça eski zamanlardan
beri çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Medeniyetler birbirine
bağlı olduğundan, mitolojilerinin de karakterlerin isim değişikliği ile
benzer hikayelerden türediği tespit edilmiştir.
Söz konusu eşcinselliğe atıf olduğunda en bilinen, meşhur hikaye Gılgamış
ve Enkidu'dan bahsedilen Gılgamış Destanı'dır. Enkidu tanrıların Gılgamış
için yarattığı bir yoldaştı. Bu ikiliden bahseden şiirler arkadaşlıkları
hakkında bilgiler verir. [18]
Yaklaşık olarak MÖ. 2000'lerden kalma Sümer yaratılış efsanesi tanrıça
Ninmah tarafından yaratılan insanlardan bahseder. Yarattıkları arasında
erkek ve kadın dışında üçüncü bir cinsiyet vardır. Bunlar hamile
kalamayan, kadın veya erkek organı olmayan kadınlardır. Su tanrısı Enki bu
insanları kabul ederek onlara rahibelik (naditu) ve kral hizmetkarlığı
(girseku) gibi roller verir. [29]
Akadların Atra-Hasis destanı bu hikayenin kısmen farklı varyantını içerir.
Buna göre Enki, tanrıça Nintu'dan üçüncü cinsiyetten insanlar, kısır
kadınlar ve bebekleri çalan bir iblis yaratmasını ister. [29]
Tanrıça İnanna'ya tapınma yatıştırıcı ağıtlar söyleyen ve "gala" denen
üçüncü cinsiyetten rahipleri içerir. Babil metinlerine göre Enki bu
insanları özellikle tanrıçaya ilahi ve ağıtlar söylemeleri için
yaratmıştır. [30]
HİNT MİTOLOJİSİ
Ramayana, Mahabharata ve Puranalarda eşcinselliğe dair çeşitli referanslar
vardır. Mesela Valmiki Ramayana'da, tanrı Ravana'nın yatağında kadınlar
tarafından öpülüp kucaklanmış çeşitli Rakşaşa kadınlarının tasvirleri yer
alır.
Hatta Krittivasa Ramayana metinleri kocalarının yokluğunda sihirli iksir
içerek birbirleri ile sevişen ve sonunda kemiksiz çocuk sahibi olan iki dul
kadının hikayesini anlatır.
Padma Purana'da yer alan bir hikaye ölmekte olan bir kral, eşlerine
çocuklarını doğurmasını sağlayacak olan iksiri veremeden ölür. Bu yüzden
kadınları çaresizlikten birbirleri ile cinsel ilişkiye girerek hamile
kalırlar. Çocukları kemiksiz ve beyinsiz doğar.
Bu hikayeler genel olarak eşcinselliğe karşı şefkatli bir yaklaşım
barındırmaz ve homoseksüelliği çaresizlik içindeki insanların başvurduğu
yöntem olarak gösterir.
Her ne kadar çeşitli tapınaklarda eşcinselliği tasvir eden heykeller olsa da
var olan metinler hiçbir zaman bu durumu onaylamamış ve büyük ölçüde
eşcinselliği kötüleyerek kabul edilemez bir davranış olarak tanımlamıştır.
Mesela Manusmriti'de yer alan bir hikayede eşcinsel ilişki yaşayan
kızların gelin ücreti yani başlık parasının iki katına çıkarılacağını, ceza
olarak 2000 peni verip ve 10 kez kamçılanacaklarını yazar. Eğer eşcinsel
ilişki yaşayan kız değil kadınsa bu durumda kafaları kazıtılır, 2 parmağı
kesilir, bir eşeğe bindirilerek köyden kovulurlardı.
Eğer eşcinsel ilişki yaşayan kişi erkek ise inek gübresi, idrarı, sütü, lor
ve kurban otlarının karışımı ile hazırlanan bir içecek olan preyşiçitta
(prayshchitta) içerek yemin etmeleri gerekiyordu. [2]
Yani Hint tasvirlerinde ve mitolojisinde eşcinsel davranış tasvirleri yer
alsa bile aşk ve şefkat kavramlarından uzak tutulup cezalandırılmıştır. [1]
YUNAN MİTOLOJİSİ
Eşcinselliğin en çok yer aldığı alan Yunan mitoslarıdır. Detaylıca değinmek
bir ayı bile alabilir. Bu yüzden sadece 1-2 konuya özet olarak değinip
geçeceğim.
Yunan mitolojisinde arkadaştan öte yakınlıkta olan, birbirleri ile yasak aşk
yaşayan Aşil ve Patroklus gibi karakterler vardır. [4] Cepsius nehrinde
boğulan çok sevdiği arkadaşı ve sevgilisi Argynnus için yas tutan bir
kahraman vardır ki bu da meşhur Agamemnon'dur. Ona Afrodit Argnnus olarak
bir mezar ve türbe inşa ettirir.
Klasik mitolojinin resim ve şiirlerinde görülen başka bir efsanede yer
aldığına göre su perileri Herakles'in sevgilisini kaçırırlar. Theodamas'ı
savaşta yenen Herakles, onun küçük oğlunu yanına alarak silah taşıyıcısı
yapar. Daha sonra eğitip bir savaşçıya dönüştürdüğü bu genç ile aralarında
ilerleyen süreçte romantik bir bağ gelişir. [5]
Öne çıkan en önemli figür Grek Mitolojisinin babası Zeus'un erkek aşkıdır.
Yunan mitolojisinde Ganimedes olağanüstü güzelliğe sahiptir, öyle ki
ölümlülerin en güzeli olarak nam salmıştır. Güzelliğine dayanamayan Zeus bir
kartal göndererek kutsal kahraman Ganimedes'i kendisine şarap sunarak hizmet
etmesi için İda, yani Kaz Dağı'ndan, Olimpos'a kaçırmıştır.
İSKANDİNAV MİTOLOJİSİ
İskandinav destan ve efsanelerinde eşcinselliğe dair çeşitli motifler
bulunur. Bu konuda yine hiç bilmediğiniz yönü ile önümüze tanrı Loki çıkar.
Çoğu İskandinav tanrısı gibi Loki de dilediğinde cinsiyet değiştirme
özelliğine sahipti. Bunu kullanarak hile yapmak için sık sık kadın kılığına
girerdi ama bu şekil değiştirmeler sadece şeklen kadın gibi görünmekle
kalmıyordu. Aynı zamanda cinsiyetini de değiştiriyordu.
Örneğin bir efsanede Loki kendini kısrağa dönüştürerek Svaðilfari adlı aygır
ile birlikte olduktan sonra sekiz bacaklı tay Sleipnir'i doğurur. Evet,
erkek olan Loki, dişi hayvan şekline bürünmekle kalmaz aynı zamanda hamile
kalıp doğurur. [38]
Njal Destanında Flosi adlı adama Skarphedinn adlı diğer adamın sarf ettiği
sözler önemlidir. Skarphedinn, Flosi'ye "Eğer adamların da dediği gibi seni
[goblin] her dokuz gecede bir kadına çevirmiyorsa sen gerçekten de Domuz
tepesi goblininin [erkek] sevgilisisin." der.
Yani Skarphedinn, Flosi'yi bir goblinle ilişkiye girmekle suçlayarak onun
erkek olmadığını iddia eder. Bununla kalmayan Skarphedinn söylemlerinin
devamında kanunda yasak olduğunu söyleyerek onun erkekliğine hakaret eder.
İskandinav şiirlerinde erkek kıyafeti giyen kadın temsilleri daha yaygındır
ve kadın kıyafeti giyen erkek temsili görmek zordur. Örneğin bir şiirde
(Þrymskviða) erkekliğin temsili olan Thor'un çekicini geri alabilmesi için
kadın gibi giyindiğinden bahsedilir. Enteresan olan şiirde Thor'un süslü
mücevherler takması gerektiğinin yer almasından çok kadın göğüslerine sahip
olduğunun işaret edilmesidir. Thor'a kadınsı bir imaj çizilmiştir. Yani
muhtemelen Thor da Loki gibi kılık değiştirmiştir.
Burada Thor isteyerek kadınsı giyinen ve erkeklerle ilişki yaşayan diğer
erkekleri eleştirir. Şöyle yazar:
"Ardından güçlü Thor yanıtını verdi: "Eğer kadın kıyafetlerini üzerimde
tutup çıkarmazsam tanrılar bana argan* desinler"
"Látum und hánum hrynja lukla ok kvenváðir um kné falla, en
á brjósti breiða steina ok hagliga um höfuð typpum. Þá kvað þat
Þór, þrúðugr áss: "Mik munu æsir argan* kalla, ef ek bindask læt brúðarlíni!
* Burada kullanılan kelime arg, argan'dır. Kendi isteği ile pasif olarak
başka erkeklerle birlikte olan erkek anlamına gelir.
Lokasenna adlı şiirde baba tanrı Odin, Loki'yi sekiz kış boyunca yer altı
dünyasında bulunmakla suçlar. Kendini gizlediği için korkak olduğunu
söylenir ve korkaklığından dolayı kadına benzetilir ve kadınsı olmakla
suçlanır.
Aynı şiirde tanrı Njördr devlerle cinsel ilişkiye girmek ve idrar içmekle
suçlanır. Loki şöyle der:
"Kapa çeneni Njördr, buradan doğuya tanrılara bir rehine olarak
gönderildin. Hymir'in hizmetçileri seni sidikleyip ağzına işediler."
"Loki kvað: Þegi þú, Njörðr, þú vart austr heðan gíls of sendr at
goðum;
Hymis meyjar höfðu þik at hlandtrogi ok þér i munn migu."
KELT MİTOLOJİSİ
Kelt mitoslarında eşcinselliğe dair açık referanslar olmasa da üvey kardeş
olan Cuchulainn ve Ferdiadh adlı savaşçı kahramanlar arasındaki romantizm
eşcinsel motifler taşır. Her ne kadar kimi hikayeler onları eşleri olan iki
erkek olarak tasvir etse de aynı zamanda birbirleri ile aynı yatağı paylaşan
iki erkek olarak da bahseder.
Zorunlu olarak yaptıkları bir düelloda Cuchulainn gizemli silahı Gae Bulg
ile Ferdiadh'ın anüsünü delerek onu yenmişti. Rakibi ve birlikte uyuduğu
arkadaşı ölünce ağıt yakmış, bu yönüyle Grek mitolojisindeki Aşil ile
karşılaştırılır olmuştur. [6]
ÇİN MİTOLOJİSİ
Eşcinsellik teriminin Çince karşılığı "aynı cinsiyetten insanlar arasındaki
aşk" anlamına gelen "tóng xìng ài (同性愛)"dir. Fakat bu 19.yy'dan sonra
ortaya çıkmış bir ifadeydi. Öncesinde "erkek rüzgarı (nán fēng : 男風)" gibi
şiirsel veya mecazi ifadeler kullanılırdı. Bu söz kadınların yakın
ilişkilerden dışlanmasını ifade ediyor, sembolik olarak erkek üstünlüğünü
vurguluyordu.
Kullanılan benzer terim ve mecazlar vardı. Örneğin kadın güzelliği ve baştan
çıkarıcılığı için kullanılan fakat erkek güzelliğine atıfta bulunan bir
terim vardır: "nán sè (男色)".
Tıpkı Divan edebiyatındaki gibi Çin edebiyatında da eşcinsellik için çeşitli
mecazların kullanımı yaygındı. Eşcinsel kadınlar için "Altın Orkide Kız
kardeşler" (Jīnlán zĭmèi : 金蘭姊妹 / 金兰姊妹) veya
"parlatıcı-cilalayıcı aynalar" mecazları kullanılıyordu. [7]
Çin edebiyatı Konfüçyüs öncesi ve Taoist, Budist gelenek öncesi olarak ikiye
ayrılmış ve bunlardan sürekli olarak etkilenmiştir. Konfüçyüsçü ve Taocu
sistem öncesi mitolojiler esas olarak şamanistti. Erkek eşcinselliğinin
Çin'in güneyinden geldiğine inanılıyor ve mecazi olarak güney rüzgarı olarak
adlandırılıyordu. Bu yüzden Çin mitoslarında eşcinsellik ile
ilişkilendirilen çeşitli tanrılar ve efsanevi Şia Hanedanı'nın kurucusu
Büyük Yu gibi ünlü kişilikler vardı. [8]
En meşhur hikayelerden biri ejderha ile yaşlı çiftçi hakkındadır. Bu hikaye
vahşi ve gizemli bir canlı olan ejderhanın 60 yaşındaki çiftçiyi zorlayarak
onunla ilişkiye girmesinden (sodomize) bahseder. Öyle ki hikayede bu
birliktelik sonrası yaşlı adamda açılan yaranın tıbbi müdahale gerektirdiği
anlatılır. [8]
Fakat hikayelerde yer alıyor olsa da Taocu gelenekte kabul edilemez bir
durum olarak görülmüştür.
Başka bir hikaye taşralı bir müfettişe aşık olduğu için ölüm cezasına
çarptırılan, daha sonra Yavru Tavşan Ruhu tanrısına dönüşen bir adamdan
bahsedilir. Öldürülen adam tek suçunun aşık olmak olduğunu söyleyince ve bu
durum bir aşk eylemi olarak kabul edilince yer altı tanrıları tarafından
affedilerek eşcinsel aşkın koruyucusu olarak atanır ve Tu'er Shen* veya Tu
Shen** adını alır. [9] Yaşlı bir adamın rüyasında bir tavşan yavrusu olarak
dirilen bu tanrı, rüyasında göründüğü yaşlı adamdan köydeki erkeklerin,
erkekler arasındaki gönül işleri için tütsü yakabilecekleri bir tapınak inşa
etmelerini ister. [10]
* Tavşan Yavrusu Ruhu : 兔兒神,
** Tavşan Tanrı : 兔神
JAPON MİTOLOJİSİ
Japon efsanelerinde eşcinsel aşk yaşayan ve Güneş tanrıçası Amaterasu'nun
hizmetkarları olan Shinu No Hafuri ve Ama No Hafuri iki kişi vardır. Hikaye
Shinu öldükten sonra buna dayanamayan Ama'nın intihar etmesi ve aynı mezara
gömülmesini anlatırken bu ikili ayrı ayrı gömülene kadar Güneş ışınlarının
mezarlarının üzerine yansımadığı yer alır. [11]
Başka bir hikayede tanrıça Amaterasu, erkek kardeşi ile; Susanoo (Takehaya)
olarak bilinen fırtına ve yağmur tanrısı ile kavga eder. Bunun üzerine
kendini göksel bir mağaraya çeker. Onu mağaradan çıkarmak isteyen şafak
tanrıçası Ame No Uzume dans etmeye, kıyafetlerini yırtmaya, diğer tanrı ve
tanrıçalara seslenmeye başlar. Güneş tanrıçası Amaterasu saklandığı yerden
dışarı çıkıp onu izlemeye koyulduğunda bunu fırsat bilen tanrılar mağaranın
ağzını kapatırlar. Böylece yeryüzü tekrar güneş ışığına kavuşur. Tabi yine
de bu hikayenin eşcinselliğe atıfta bulunup bulunmadığı net değildir. [12]
Diğer yandan Şinto tanrıları yaşamın tüm yönleri ile ilişkili hale
getirilmiştir; ki bunlardan biri de geleneksel oğlancılık (pederasti)
uygulamasıdır. Bazı halkların Şinto mezheplerinde standart Şinto panteonunun
bir parçası olmayan, erkek erkeğe aşk ve birlikteliğin koruyucu tanrısı olan
"Shudō Daimyōjin (衆道大明神)" yer alır. [23]
Şintoizm'de kami adı verilen kutsal ruhlar vardır. Bunlardan bazıları aynı
cinsiyetten aşk ve birliktelik ile ilişkilidir. Örneğin Shirabyōshi
adlı kadın kami, yarı insan yarı yılan olarak temsil edilir. Onun adını
taşıyan Şinto rahibeleri ayinler sırasında erkek kıyafetleri giyerek dans
ederlerdi. [34]
Fakat şunu belirtmekte fayda var: Bazı eski kültürlerde olduğu gibi rahip ya
da rahibelerin karşıt cinsiyeti yansıtan kıyafetler giymeleri doğada her
cinsiyetin var olduğunu göstermek, yansıtmak amacı taşıyor da
olabilir.
Kamilere geri dönüp, bunlardan konuyla ilgili olan
diğerlerine değinelim:
Oyamakui adlı dağ ruhu çocuk doğumlarını gözetir ve cinsiyet değiştiren bir
ruhtur. [35]
Öte yandan İnari çeşitli cinsiyetlerde tasvir edilen, bazen yemek tanrıçası genç bir kadın olarak bazen ise pirinç taşıyan yaşlı bir adam olarak temsil edilen, pirinç ve tarımın kutsal ruhudur. [36]
Orta Çağ Japonya'sında yaygın olan inanış alacakaranlıkta veya gece yalnız başına görünen kadının aslında bir kadın değil tilki ruhu olabileceği yönündeydi. Bu yüzden erkekler onlardan uzak durmalıydı. İşte İnari aynı zamanda Japon mitolojisindeki tilkilerle ve erkekleri tuzağa düşürüp onlardan beslenmek için gerçek cinsiyetlerinden bağımsız olarak kadın kılığına giren hileci tilki ruhları yani Kitsune'lerle de ilişkiliydi. [37]
BUDİST GELENEĞİ
Budist geleneğine göre ruhsal gelişime engel olduğuna inanıldığı için
manastır kuralları içinde heteroseksüel ve eşcinsel ilişkiler kabul edilemez
eylemler olarak görülürdü. Eşcinsellik olumsuz bir şeyi ima eden bir söz
olarak kabul edilmiş ve din adamları bundan men edilmişti.
Budist metinleri cinsel referanslardan kaçındığı için eşcinsellik hakkında
pek bir şeye rastlanmaz. Ancak aynı cinsiyetten yakın arkadaşlıkların
tasvirleri vardır ve bunlar platonik aşktan ziyade kardeş sevgisinin
tasvirleri gibi görünmektedirler. [13]
Diğer yandan Budizm inancında insanlara yardım etmek için Budalıklarından
vazgeçen, koruyucu, yardımcı varlıklar olan Bodhisattva'lardan bazılarının
enkarnasyonları sırasında cinsiyet değiştirdiğine inanıldığından kimileri
bunu eşcinsellik ya da transseksüellik ile ilişkilendirmiştir. Örneğin
Avalokitesvara, Tara, Guanyin gibi bazı bodhisattvaların farklı cinsiyet
temsilleri bulunur. [39]
Geleneksel Tayland Theravada Budizm'ine göre eşcinsellik, önceki yaşamında
heteroseksüellik dışında eylemlerde bulunan kişinin Budist yasalarını ihmal
etmesinin cezasıdır. Buna karmik tazminat denir. [40]
Bu inanışın yansıması olarak Tayland Budistleri "Ananda" adlı müritlerinin
kadın olarak birkaç kez dünyaya geldiğine ve önceki yaşamında transseksüel
olduğuna inanırlar. [14] Bağlantılı olan bir hikayeye göre Ananda önceki
yaşamlarından birinde yakışıklı, genç bir erkek yogidir. Ananda Hint
efsanelerinin Yılan kralı Naga'ya aşık olur ve onunla olan ilişkisi cinsel
arzulara kaymaya başlayınca gerçek bir Budist keşiş olarak kalabilmek için
sevdiği Kral ile arasındaki tüm bağları keser. [14]
PASİFİK ADALARI MİTOSLARI
Asyalı ve Okyanusyalı insanlarla ilişkili olan Pasifik adalarındaki
efsaneler çeşitlilik gösterir. Ağırlıklı olarak çok tanrıcı olan bu
mitosların içinde görevlerini yerine getirebilmek için cinsiyet değiştirip
eşcinsel ilişki yaşayan bazı tanrı ve yarı tanrılar yer alır. Aynı
cinsiyetten ilişkilere sık sık göndermeler yapılır.
Polinezya mitoslarında tanrı ve tanrıçalara dair eşcinsel referanslar olsa
bile bu kabul gören bir durum olmamıştır. [15]
MAYA VE AZTEK MİTOSLARI
Maya tanrısı Chin'in Maya kültürüne homoerotizmi getirdiği kabul edilir.
[16] Bunun sonucunda eşcinsellik ile ilişkilendirilir hale gelmişti. Bu
başka bir sonucu doğurmuştu; soylu, güçlü aileler genç erkek çocukları satın
alacak, bu yolla eşcinsel evlilik ve ilişkiler yasallaşacaktı. [Conner,
A.g.e., p. 110.]
Antik Maya tanrılarından biri Nahuatl dilinde Çiçek Prensi anlamına gelen,
sanat, çiçek, oyun, mısır, güzellik ve şarkı tanrısı Xochipilli* dir. Onun
üçüncü cinsiyetten olduğuna inanılır, eşcinsellerin koruyucu tanrısı olarak
kabul edilirdi. [17]
Erkek tanrılar olan Tezcatlipoca ve Yaotl, adı "Büyük El" ya da "Büyük
Armağan" anlamlarına gelen Hueymac adlı tanrı ile çiftleşmek için cinsiyet
değiştirerek kendilerini kadına dönüştürmüşlerdi. [33]
* Xochitl : Çiçek + Pilli : Prens, Çocuk = Çiçek Prensi ya da Çiçek Çocuk
AFRİKA MİTOLOJİSİ
Afrika Mitolojisinde ikiz kardeşler olan Ay tanrısı Lisa ile Güneş tanrısı
Mavu'nun birleşmesi ile göksel yaratıcı tanrı Mavu-Lisa oluşur. Bu
birleşmiş formlarında erdişi* veya cinsiyet değiştiren tanrılar olarak öne
çıkarlar. [20]
* Hem erkek hem kadın özelliklerine sahip kişi.
Bunları doğuran ve tüm evreni yaratan ise hem erkek hem dişi özellikler
taşıyan "Büyük Anne" Nana Buluku'dur. [21]
Aynı şekilde Zimbabve'deki Shona halkının mitolojik tanrısı Mvari kimi
zaman erkek, kimi zaman kadın yönleri ile ortaya çıkan erdişi bir yaratıcı
tanrıdır. [22]
Gök cisimlerinin kişileştirilmesi ile oluşmuş bir panteona sahip olan
Gana'nın Akan halkının tanrılarının kimileri çift cinsiyetli ya da
cinsiyet değiştiren ilahlardır. (Örn: Jüpiter/Abrao, Merkür/Aku, Ay/Avo)
[23]
Yoruba gibi çeşitli Afrika toplumlarında ruh tarafından ele geçirilme
inancı vardır. Ruhun ele geçirdikleri genellikle kadınlardır fakat
erkekleri de ele geçirebilmektedirler. Bu insanlar "tanrının gelini"
olarak kabul edilirler. [24]
ESKİMO MİTOSLARI
Eskimo şamanizminde ilk iki insan Aakulujjuusi ve Uumarnituk adlı
erkeklerdi. Aynı cinsiyetten olan bu çift birbirlerini arzulayarak
çiftleşmeye karar vermişlerdi. Bu ilişki sonucu Uumarnituk hamile kaldı.
Fiziksel olarak doğum yapacak yapıya sahip değildi, vücudunda çocuğun
dışarıya çıkabileceği bir yer yoktu. Bu yüzden yapılan büyü ile kadın
özelliklerine sahip oldu. Kadına dönüşen bu tanrı büyü yaparak dünyada
savaşlar çıkmasına neden oluyor, inanışa göre bu şekilde aşırı nüfus
artışını da engelliyordu. [31]
Bir başka Eskimo tanrıçası Sedna'dır. Deniz hayvanlarını kontrol eden bu
tanrıça bazı efsanelerde karma eşeylidir. Yani vücudunun bir bölgesinde
dişilik, diğer bölgesinde erkeklik karakterlerine sahiptir. Bu yüzden
kendisine iki ruhlu şamanlar tarafından hizmet edilir. Hatta bazı
efsanelerde tanrıça Sedna okyanusun dibindeki kadın sevgilisiyle birlikte
yaşamaktadır. [32]