DİNSİZLERE SIKÇA SORULAN SORULAR VE YANITLARI
Buradaki sorular ve yanıtlar, ülkemizdeki bireylerin çoğunluğunun Müslümanlardan oluşması nedeni ile İslamiyet inancına göre derlenmiştir. Sorulara yanıtlar, ülkemizde en çok tercih edilen felsefi görüşler temel alınarak verilmiştir. Nasıl ki İslamiyet inancında farklı görüşler varsa (örneğin mezhepler), aynı şekilde bir felsefi görüşte de alt dallar bulunmaktadır. Bu yüzden yanıtlar, genel geçer olarak verilmiş, dinsiz bireyler hakkında bilgi edinilmesi amaçlanmıştır. Soruların tam yanıtları birkaç tümce ile özetlenemez. Daha fazla bilgi gerekiyorsa, o felsefi görüşün derinlemesine araştırılması gerekir. Yanıtlar oldukça içten verilmiştir. Hiçbir şekilde alay edilmesi söz konusu değildir.
Neden dinden çıktınız-inanmıyorsunuz?
Birçoğumuz ailemizden, çevremizden ve okulumuzdan aldığımız dini eğitimler ile büyüdük. Birçok inançlı gibi biz de dinimizi araştırmadık. Herhangi bir nedenden dolayı dini araştırdık ve bizlere uygun olmadığını düşünerek dini terk ettik. Bazılarımız ise doğuştan dini öğreti görmedik. Hiçbir dine mensup olmadık.
İbadetler zor geldiği için mi dini terk ettiniz?
Hayır. Dini terk edersek cehennemden, sorgudan, yanmaktan kurtuluruz mantığı yanlıştır. Basit bir örnek verelim. Herhangi bir nedenden dolayı bir babanın evladını evlatlıktan reddettiğini varsayalım. Bu durum, o evladın fiziksel olarak yok olması anlamı taşımaz. Biz o babanın hiç evladı olmadı diyoruz. Olmayan çocuk için sorumluluk almak anlamsızdır.
Ateist misiniz?
En çok karşılaştığımız sorulardan biridir. Dinciler (din üzerinden maddi ya da manevi gelir elde eden bireyler) dinsizlerin hepsinin ateist olmadığını çok iyi bilirler. İnançlı insanlara farklı felsefeleri tek tek anlatmazlar. Hepsini tek bir çatı altında toplayıp, inançlı bireylere bizi öcü gibi gösterirler. Böylesi daha kolaydır. Dinsizlerin tamamı ateist değildir. Aramızda birçok farklı felsefi görüşü benimseyenler vardır. En çok tercih edilenler; ateizm, deizm, agnostisizm ve panteizmdir.
Öldükten sonra ne olacak?
Birçoğumuz ölümden sonrasının olmadığını düşünürüz. Yani öldükten sonra hiçbir şey olmayacak. Bunun yanında Tanrı inancı olan bazı dinsiz bireyler (örneğin deistlerin bir kısmı) cennet, cehennem, sorgu gibi metafizik içeren olaylara inanırlar.
İçten içe inanıyor musunuz?
Hayır. İçten içe inanan birey dinsiz değil, inançlıdır. Üstelik ülkemizde dinsiz olduğunu söyleyip, bundan herhangi bir fayda gören, yok denecek kadar azdır. Tam tersine zarar gören çoktur. İnanıyorsak, neden risk alıp dinsiziz diyelim ki?
Popüler olmak için mi inanmıyorum diyorsunuz?
Hayır. Özellikle gençler arasında popüler olmak için bunu kullananları duyuyoruz. İnançlı bir bireyin popüler olmak için inançsızım demesi, cehenneme doğrudan gitmesinin en kısa yolu olabilir.
Kendinizi boşlukta hissediyor musunuz?
Özellikle dini yeni terk eden bireyler bir süre boşlukta kalabiliyor. Bir süre sonra alışıyorlar ve kalan hayatları normal şekilde devam ediyor. Felsefi görüşe tamamen adapte olan birey boşlukta değildir.
Hayatın bir anlamı yoksa neden intihar etmiyorsunuz?
Neden edelim ki? Nasıl olsa öleceğiz. Bir tane hayatımız var. Hayatımızı en güzel şekilde yaşayacağız ve zamanı geldiğinde öleceğiz.
Ölmekten korkmuyor musunuz?
Hayır. Ölmekten korkmuyoruz ama ölürken çekeceğimiz acıdan korkan bireylerimiz var.
Boy abdesti-gusül alıyor musunuz?
Hayır. Bu soruyu biraz daha açabiliriz. Oruç tutmuyoruz. Meleklere, şeytana, cinlere vb. varlıklara inanmıyoruz. Tabii ki abdest de almıyoruz. Bu temizlik yapmıyoruz demek değildir. Bizler de duş alıyoruz, dişlerimizi fırçalıyoruz, kişisel bakımlarımızı yapıyoruz.
Sünnet oldunuz mu?
Özellikle dini sonradan terk eden bireylerin birçoğu sünnet olmuştur. Toplum tarafından dışlanmamak içinse inançsız birey oğlunu sünnet ettirebiliyor. Üzülerek söylüyorum ki; ülkemizde sünnet olmayan bir erkeğin evlenme olasılığı çok düşüktür. Evlenecek damatta namaz kılma, oruç tutma gibi ibadetler çok aranmaz. Fakat sünnet olmadığı biliniyorsa vay haline. Oysaki namaz, oruç gibi ibadetler Allah için, sünnet peygamber içindir. Yani ibadet zorunlu, sünnet zorunlu olmadığı halde toplum tarafından aranan bir özelliktir. Toplum baskısı olmasa, hiçbir inançsız birey sünnet olmaz, oğlunu sünnet ettirmez.
Nasıl kız isteyeceksiniz?
Paragraflarca açıklama yapılabilir. En yalın haliyle anlatalım. Bir çift kendi arasında anlaşmışsa evlenmeleri için kız isteme töreni yapmaya gerek yoktur.
Neden suç işlemiyorsunuz?
Suç işlememek için dini bir öğretiye ihtiyacımız yoktur. Suç tanımının ne olduğunu biliyorsak, inançsız olmamız sorun değildir. İnsanın içinde suç işleme potansiyeli varsa işler. Din buna çok az engeldir. Suçun işlenmesi, ahlak ve korku parametreleri ile engellenir. Bazı inançlı bireyler Allah’tan korkmaz ama kanunlardan ve hapiste başına geleceklerden korkar. Ayrıca bazı inançlı bireylerde olduğu gibi bazı inançsız bireylerin suç işlememesi caydırıcı kanunlar tarafından sağlanır.
Kuran’ı okudunuz mu?
Evet. Arapçasını değil ama Türkçesini farklı kaynaklardan defalarca okuduk. İhtiyaç duyulma anlarında ise okumaya devam ediyoruz. Kuran’a bir inançlıdan çok daha fazla hâkimiz. Zaten birçok inançsız birey Kuran’ı okuyarak dinden çıkmıştır. Yalnızca Kuran değil Zebur, Tevrat, İncil, Tripitaka gibi kutsal kitapları da okuduk.
Kuran’ı anlamamış olabilir misiniz?
Mark Twain’in çok güzel bir sözü var. “Beni İncil’in anlamadığım yerleri değil, anladığım yerleri rahatsız ediyor.” Bu söz diğer kutsal kitaplar için de kullanılabilir. Tanrı kullarının anlamasını istemediği bir kitap yollamazdı sanırım. (Ayrıca Bkz. Ali İmran Suresi 7. Ayet)
Ya Allah Varsa? O zaman ne yapacaksınız? (Yalnızca ateistlere yöneltilen soru)
Ya Allah varsa teorisi için “Pascal Kumarı” ve karşıt görüşleri okumanızı tavsiye ederiz. Allah varsa diğer 5000 tanrının da var olma olasılığı vardır. Bu olasılık üzerinden gidersek, gerçek olan tanrının hangisi olduğunu bilmek imkânsızdır. Yalnızca ateistleri ödüllendirecek bir tanrı da olabilir.
Allah’a, Peygambere, Dine, Kitaba vs. Düşman mısınız?
Hayır. Bu soruya oldukça samimi bir yanıt verelim. Aslında bizi kısıtlamadığı sürece, kimin neye inandığı bizi hiç ilgilendirmiyor. Düşman değiliz ancak rahatsız olduğumuz yerler var. Birkaç örnek verelim.
*Özellikle sabah ezanının hoparlör patlatacak kadar sesli okunmasından rahatsız oluyoruz.
*Bir vatandaş olarak ödediğimiz vergilerin din kuruluşlarına gitmesini istemiyoruz.
*Zorunlu din dersi ve sözde seçmeli din derslerinden muaf olunmasını istiyoruz. İsteyen öğrenci din dersinden muaf olabiliyor. Fakat muaf olan öğrenciler, din dersine alınmadığında onları oyalayabilecek hiçbir etkinlik yapılmıyor. Hatta dışlanıyorlar.
*Dinsiz olduğumuzu açıkladığımızda, maddi ya da manevi zarara uğramaktan endişe duyuyoruz.
*Size duyulmasını istediğiniz saygıdan fazlasını istemiyoruz.
Din konusunda neden saldırgan davranıyorsunuz?
Genelde saldırıyı inançlı bireyler başlatıyor. Din ile ilgili bizi kısıtlayacak herhangi bir olaya itiraz ettiğimizde, inançlı bireyler tarafından “inanmıyorsan da saygı duy…” diye başlayan ve ağıza alınmayacak hakaret ve küfürlere maruz kalıyoruz. Dinsiziz diye manevi değerlerimiz yok değil. Ailemize, kişiliğimize, düşüncemize vs. gelen saldırılara karşı tepki gösteriyoruz.
Ayrıca doğrudan dine saldıran bireylerimiz yok değil. Bunun temelinde, etik olmasa da dinin yanlış olduğunun misyonerliğini yaparak, dinsiz bireylerin sayısını arttırmak yatıyor. Bizler azınlık olduğumuz için pek sözümüz geçmiyor. Fakat sayımız artarsa, sözümüzün daha çok dinleneceği açıktır.