ŞEHİRLERARASI OTOBÜSLERE NAMAZ MOLASI AYARI
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hazırlayıp ilgili bakanlıklara gönderdiği
yazı ile anayasanın 24. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9.
maddesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 18. maddesini ele alarak
herkesin düşünce ve din özgürlüğüne, dinini ve inancını kamuya açık veya
kapalı yerlerde tek ya da toplu yaşama, uygulama veya öğretme hakkına sahip
olduğunu da belirtti.
Bu doğrultuda şehirlerarası otobüslerin mola saatlerini namaz saatlerine göre
ayarlamasını istedi ve "Namazların vaktinde kılınmasını sağlayabilmek için
makul bir süre ayrılmalı" dedi. [1][2]
Tabi burada herkesin dinini yaşama ve öğretme hakkına sahip olduğunu, hatta
düşünce özgürlüğüne sahip olduğunu belirtmiş olsa da bu görüşünde ne kadar
samimi olduğu ayrı bir tartışma konusudur. Çünkü düşünce özgürlüğü olsa din
hakkında bir görüş belirttiğimizde terörist damgası yemememiz gerekirdi.
İnsanların dinlerini yaşama ve öğretme konusunda özgür olduklarını söylediği
kısım bambaşka bir ütopya. Türkiye'de farklı dinden insanlar toplanıp
dinlerini tebliğ edip öğretmeye çalışsa misyoner ya da ajan denerek dayak
manyağı yapılırlar, linç edilir ve sayısız hakaret yerler.
Bu karar namaz kılmak isteyen insanları mağdur etmemek adına yapılan bir
uygulama olarak görünse de zamanla namaz kılmak istemeyenleri mağdur edecek
hale gelecektir. Ayrıca bir sürü olaya, kavgaya sebep olacaktır. Bakın hemen
geçmişten konuya dair bir haber ve ilgililerin açıklamaları ile örnek vereyim:
Otobüsten inen bazı kişiler, caminin avlusunda önce abdest aldı, ardından
namaz kıldı. Bu sırada otobüste yarım saat bekleyen yolcuların itirazı
üzerine gerginlik yaşandı. Gerginlik sırasında şoför ile muavin arasında
sözlü tartışma da oldu. Yolcular, otobüsü camiye çekmek zorunda bırakılan
şoförün de zorunlu namaz molasından rahatsız olduğunu söylediler. Metro
Turizm Genel Müdürü Sinan Solok, şoförün mecbur kalmış olabileceğini,
ancak bu durumun asla kabul edilemeyeceğini söyledi.
Solok, "Bu, yönetmeliğimize ve uygulamalarımıza ters düşen bir durumdur.
Günlük 1500 seferimiz var, her mola talebine yanıt veremeyiz. Bu olay,
cezaya tabidir, gereği yapılacak" dedi.
Şehirlerarası sefer yapan firmalara bağlı bazı otobüslerin, yolculuk
sırasında "namaz molası" için camilerin önüne götürüldüğü belirlendi.
Tartışmalı uygulamalardan biri, 2 Eylül Pazar akşamı Samsun'un Terme
ilçesinden İstanbul'a gelmek üzere Metro Turizm'e ait bir otobüsü kullanan
yolcunun şikâyeti üzerine ortaya çıktı. Yolcu, yaptığı açıklamada, 34 SM
746 plakalı aracın saat 18.15'te hareket ettiğini, biri yolcu almak üzere
iki kez mola verildikten sonra saat 20.00'de bir caminin önünde park
edildiğini anlattı. Konunun şehirlerarası seferlerde ciddi tartışmalara
neden olduğunu da, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Başkanı ve Ulusoy Genel
Müdürü Mustafa Yıldırım'ın açıklamaları ortaya koydu.
Yıldırım, "Namaz vakitlerinde camiye gidilerek mola verilmesi talepleri
sektörün baş ağrısı oldu. Şoför kabul etmezse ciddi tartışmalar çıkıyor"
dedi. Türkiye'nin dört bir yanından, özellikle Doğu Karadeniz'den gelen
otobüslerde bazı yolcuların zorla otobüsü durdurmaya çalıştığını anlatan
Yıldırım, şöyle konuştu: "Bunu bir gerilim unsuru haline getirmeye
başladılar. Namaz talebi oluyordu, ama şimdi bir kesim bu işin üzerine
gidiyor, durmadığınız zaman sorun çıkıyor."
Yıldırım şöyle devam etti: "Otobüs içinde hoş gören de var, tepki
gösteren de. Doğru olan otobüsün bu nedenle durmamasıdır, çünkü kaza
namazı kılınabilir. Türkiye'de günde yaklaşık 15 bin sefer yapılıyor,
günde 90 bin otobüs çalışıyor. Günde beş vakit namaz için durulması büyük
bir olay. Baskı yapıp kavga çıkarmak doğru değil. Şoförlerin kaza riski
artıyor, çünkü 'dinsizlikle' suçlanıyorlar, sinirleri bozuluyor." Bu
nedenle Ulusoy firmasında önlem almak zorunda kaldıklarını söyleyen
Yıldırım, camiye gidilmesi için ısrar eden yolcu olursa otobüsten parası
iade edilerek indirilmesine ya da bir sonraki otobüsle yolculuğunun
devamının sağlanmasına karar verildiğini söyledi.
Bir seferde benzer bir tartışmaya kendisinin müdahale ettiğini anlatan
Yıldırım, "Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda açıklama yapmalı. Çünkü
hiçbir din adamı 'otobüsü durdurun' demez. Amerika'ya o kadar Müslüman
gidiyor, uçağı mı durduruyorlar?" diye konuştu. Şoförlere suçlama:
Dinsiz!
BOSS Genel Müdürü Ramazan Tara: Bizim böyle bir uygulamamız yok, ancak garajlarda
konuşuyorlar, duyuluyor, 'Namaz için şurada duruldu' diye konuşmalar
oluyor. Şoför kendi inisiyatifini kullanmış olabilir. Yerel firmalarda
daha çok olur gibi geliyor.
İbrahim Rıfkı (Pamukkale Turizm Genel Koor.):
Biz İzmirli bir firma olduğumuz ve genellikle batı bölgelerine hizmet
verdiğimiz için bu durumla hiç karşılaşmadık. Böyle bir uygulama söz
konusu olamaz.
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı: Otobüsün içerisindeki diğer
yolcuların üzerinde psikolojik baskı kullanarak, otobüsü zorla bir
yerlerde bekletmek hoş değil. Otobüsün içerisinde işaretle namaz kılmak
mümkündür. Vakit denk geliyorsa, ki çoğunlukla denk gelir, mola yerlerinde
kılınabilir. Namazını hiç kılamadıysa kaza edebilir. Bunun için, ilk uygun
yerde, kaçırdığı namazların farzlarını kılar. Aynen oruç borcu gibidir,
seferi durumdadır, kaza namazı kılar. 'Daha sonra kaza namazı
kılınabilir'
[3]
Yani bu karar otobüs şoförlerinin tartışmalar yaşayıp gerilmesine, hatta bu
yüzden dikkati dağılıp kaza yapmasına, sonucunda onca insanın ölümüne yol
açabileceği gibi dindarlar tarafından şoför veya bazı yolcuların dinsiz ilan
edilmesine, kavga ve sataşma çıkmasına neden olacaktır. Zaten en ufak bir
mevzu yüzünden kan akıtan şiddet yanlısı kesim bir de bu tartışmalar yüzünden
insanları boğazlayacaktır.
Üstelik namaz daha sonra kılınabilir, kaza namazı diye bir şey var. Onu da
geçtim, namazın ezan okunduğu anda kılınması zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla
namaz vakti içindeyken otobüs mola verdiğinde tesisteki mescitlerde namaz
kılınabilir.
Fakat otobüsteki yolculardan işlerini ve hayatlarını etkileyebilecek derecede
acelesi olanlar için namaz kılınsın diye ayrıca verilen mola yüzünden giden
zamanın ve doğuracağı kötü sonuçların telafisi olmayacaktır. Çünkü geçmişte
yaşananlar gösteriyor ki bu namaz molalarında standart bir süre
uygulanamayacaktır. 10 dakika diye durulsa bile bu süre 20-30 dakikalara
uzayabilecek ya da otobüsler cami önlerine çekilerek dinsel şov yapılacaktır.
Cami önüne çekilen otobüs yüzünden bu sefer de namaz kılmayıp otobüste bulunan
insanlar yeme-içme gibi ihtiyaçlarını karşılayamayacaktır.
Namazını nasıl kılacağına çözüm bulması gereken, alternatifler sunmak zorunda
olan biz ya da otobüsteki diğer yolcular değildir. Çözümü kendi bulmalıdır ve
bu çözüm kendisi dışındaki insanları etkilememelidir. Her fırsatta kul hakkı
konusunda edebiyat parçalayanlar namaz kılmak istedikleri için başkalarının
hakkını gasp ederlerse bu durum söyledikleri şeye kendilerinin bile
inanmadığının ya da söz konusu kul hakkı olduğunda yalnızca Müslüman'ın
hakkını gözettiklerinin göstergesidir.
Belli bir inanca göre oluşturulan kurallar ile toplumun geneline baskı
yapılırsa bu diktatörlükten başka bir şey değildir. Zaten devletin dini olmaz,
kabile hayatı yaşamıyoruz. Artık dünyanın neredeyse her yerinde kozmopolit bir
yaşam hakim. Ülkemizde de öyle. Ülkede sadece Müslümanlar yaşamıyor, "%99'u
Müslüman olan ülke" masalını bırakın. Artık nüfusun ciddi bir bölümü dinlere
inanmadığı gibi Avrupa'dan gelip Türkiye'ye yerleşen, vatandaşı olan, farklı
dine mensup ya da inançsız insanlar da bu topraklarda yaşıyor. Kendinizi ve
dininizi hayatın odak noktası yaparak herkesi etkileyecek kararlar
veremezsiniz.
En üzücü olanı ise Türkiye'yi sürekli Arabistan ile aynı zanneden, Türkiye'den
bahsederken arka fona Arap müziği koyan, yollarda develerin kol gezdiğini,
hatta şeriatın hüküm sürdüğünü zannederek ülkemizi Arap ülkeleri ile aynı
doğrultuda gören turistler açısında da hoş bir durum olmayacaktır.
Tabi hepimiz biliyoruz ki amaçlanan şey ibadet özgürlüğü vs. değildir. Gece
12'den sonra müzik yasağı getirilmesi, onca aç ve yetim varken trilyonlar
harcanıp her yere cami dikilmesi vb. tüm olaylar dindarlardan, özellikle de
dinini başkasının gözüne sokmayı seven yobaz kesimden, şeriat aşıklarından oy
devşirmek için yapılan olaylardır. Aslında bir siyaset olan din, görüldüğü
gibi hala siyaset olmaktan çıkamamıştır.
Namaz kılabilmeleri için otobüslerin mola vermesini yoğun şekilde talep eden
Müslümanların, yolsuzluk, kadınlara uygulanan şiddet ve baskı, dini
kurumlardaki çocuk istismarı, ergenliğe girmemiş kız çocuklarının
evlendirilmesi, ifade özgürlüğünün engellenmesi-suç sayılması, din kurumlarına
ve çeşitli derneklere verilen, içinde dindar-dinsiz herkesin hakkı bulunan
paralar konusunda da çözüm bulunması için yoğun istekte bulunmalarını
isterdim.