HZ. İBRAHİM'İN 3 YALANI
(Ve Hadis Çevirilerinde Müslümanın Müslümanı Kandırması)
Başlarken belirtmeliyim ki bu makale tamamen İslami kaynaklarda yazanlardan
derlenmiştir. Sizlerle kaynakları, kaynaklarda yazanları paylaşacak,
çıkarılması gereken sonucu ya da anlaşılması gerekeni herkesin kendine
bırakacağım. Bundan sonraki dini içerikli çalışmalarım da bu şekilde
olacaktır.
Muhammed'den nakledilen açıklamayla başlayalım:
"İbrahim sadece üç defa yalan söylemiştir. Bunlardan ikisi Allah'ın zatıyla ilgilidir. Bu yalanlardan birisi "ben hastayım" (Saffat 85-89) demesi; diğeri ise "belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır" (21 Enbiya 63) demesidir."
Aynı hadisin devamında Hz. Muhammed üçüncü olayı şöyle anlatmaktadır: "İbrahim bir gün Sare ile beraber zalim bir kralın bulunduğu memlekete uğramıştı. O zalim krala 'şehre bir kişi gelmiş, beraberinde de güzel bir kadın var.' diye haber verildi. Zalim kral, İbrahim'e gelmesi için haber gönderdi. Geldiğinde ise Sare'den bahsederek 'bu kadın kimdir?' diye sordu. İbrahim 'kız kardeşimdir.' dedi." [2]
Çoğu İslam alimlerince İbrahim'in Sare (Sara) ile ilgili olarak söyledikleri de zalim kralı zina yapmaktan vazgeçirmek amacına yönelik olduğundan dolayı Allah'ın zatıyla ilgilidir. Buna rağmen diğer ikisi Allah'ın zatı için olduğu belirtildiği halde, Sare ile ilgili olanı Hz. İbrahim için bir menfaat içerdiğinden dolayı bundan hariç tutulmuştur. [1]
İbrahim'in neden yalan söylediğini açıklama bağlamında ise şöyle bir rivayet
nakledilir:
"Bunlardan hiçbir kelime yoktur ki, Allah'ın dinini üstün kılmak için
söylenmiş olmasın. Bir defasında 'ben hastayım' demişti. Başka bir kere de
'belki bu işi şu büyükleri yapmıştır' demişti. Hanımını isteyen zalim krala
da 'o benim kız kardeşimdir' demişti." [3]
Müfessirlerin çoğu Kur'an'daki ilgili ayetleri kinaye, tevriye şeklinde
yorumlamışlardır [4] Bunların zorlama olduğu da açıktır; ki bunu söyleyen
birçok İslam alimi de vardır. Ayetleri bağlamından çıkararak hadislerdeki
"kizb/yalan" sözcüğünden hareketle bunları kinaye ya da tevriye olarak ele
almaları bir çıkış yolu aramalarından başka bir şey değildir.
İbrahim'in söylediği 3 yalanı sırasıyla ele alalım.
1. YALAN
Hasta olduğunu söylemesi
Kur'an'daki ilgili ayetle başlayalım.
Saffat, 85-89:
"Neye tapıyorsunuz? Allah 'tan başka uydurma tanrılar mı istiyorsunuz?
Alemlerin Rabb'i hakkında zannınız nedir (ki O'na böyle ortaklar
koştunuz)? Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım"
dedi."
İslam kaynaklarında ve Kur'an'da yazdığına göre İbrahim'in böyle [yalan]
söylemesinin nedeni Arap paganların taptığı tanrıların putlarını yıkmaktır.
Saffat suresinin ilgili bölümü şöyle devam eder:
Saffat, 90-93:
Bunun üzerine diğerleri onu arkalarında bırakıp gittiler. İbrâhim gizlice
tanrılarının yanına vardı; “Niçin bir şeyler yemiyorsunuz?” dedi; “Neyiniz
var, niçin konuşmuyorsunuz?” Sonra onlara güçlü darbeler indirmeye
başladı.
Tabi Saffat suresinde Hz. İbrahim'in putları yıktığı anlatılırken diğer yandan
Sare'den bahsedilen bazı hadislerde Hz. İbrahim'in yıldız, ay ve güneşi tanrı
edinmesinden, onlara taptığından bahsedilmektedir. [5]
Saffat suresinde "ben hastayım" diyen İbrahim'in eğer gerçekten hasta olsaydı
o zaman yalan söylemedi denebilirdi. Fakat hasta olduğuna dair sağlam bir
rivayet olmaması ve ayetin devamındaki anlatılardan görüldüğü üzere amacının
hasta olduğu bahanesi ile orada kalıp putları kırmak olduğu ortadadır.
Bu durumu kurtarmak isteyenlerden Zemahşeri (Ö. 538/1143) kinaye veya tevriye
kullanmanın dışında yalan söylemenin haram olduğunu, yani Hz. İbrahim'in bu
sözünün de kinaye olduğunu iddia etmiştir. Hatta çıkış yolu arama gayretiyle
Hz. İbrahim'in söylediği sözün, "ölecek olan herkes hastadır." ya da "sizin
küfrünüzden dolayı ruhum hastadır." anlamında kullanıldığı söylemiştir
[6]
Razi (Ö. 606/1210) de benzer bir açıklama yaparak Hz. İbrahim'in "ben
hastayım" sözüyle söylemek istediği şeyin "bu kadar çok insanın küfür ve
şirk üzere olması yüzünden kalbim hastadır, hüzünlüdür" olduğunu
söylemiştir. [7]
Hz. İbrahim'in gerçekten hasta olduğunu söyleyen kaynak Ebussuûd'dur (Ö.
982/1574)
Yer verdiği rivayet şöyledir: "Geceleyin bazı zamanlarda Hz. İbrahim'in belli
sıtma nöbetleri olurdu. Bundan dolayı acaba o saat mi diye baktı. O saat
olduğu belli olunca da "ben hastayım" dedi. Bu sözünde de doğru idi. Onların
(müşrik kavminin) bayramlarından geri kalma konusunda bu hastalığını bir
mazeret yaptı" [8]
Buradan yola çıkarak İbrahim gerçekten hastaydı, yalan söylemiyordu demiştir.
Fakat "yalan" konusuna çıkar yol bulmak için kullandığı rivayet sahih bir
kaynak değildir ve kendisinden daha önce yaşamış, Kur'an'dan sonra en
güvenilir kaynaklar olarak kabul edilen büyük hadis alimlerinin hiçbirinde yer
almamıştır.
Saffat suresinde Hz.İbrahim'in "ben gerçekten hastayım" demeden önce
"yıldızlara bir baktı" şeklinde tercüme ettikleri cümlesinden yola çıkarak
onun hasta olacağını anladığını söyleyenler bile olmuştur [9] Fakat birçok
İslam alimine göre bu iddia İslam ile çelişmekte, onu yıldızlara bakarak
müneccimlik yapan biri konumuna sokmaktadır.
2. YALAN
Putları Büyük Put Kırdı Demesi
İlgili ayete bakalım.
Enbiya , 62-67:
62: İbrâhim’i getirdikten sonra, ona: “Söyle bakalım İbrâhim,
ilâhlarımıza bunu yapan sen misin?” diye sordular.
63: İbrâhim, “Hayır” dedi, (belki)*
“Bu işi şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun!”
64: Vicdanlarının sesini dinlediklerinde aralarında: “Asıl zâlim olan
İbrâhim değil, bu âciz putlara tapan biziz!” diye itirafta
bulundular.
65: Sonra yine eski inançlarına dönerek: “İbrâhim! Sen de pekâlâ
bilirsin ki bunlar konuşamazlar” diye çıkıştılar.
66: İbrâhim şöyle dedi: “Allah’ı bırakıp da size hiçbir faydası ve
zararı dokunmayan bu putlara mı tapıyorsunuz?”
67: “Yuh olsun size de, Allah’tan başka o taptıklarınıza da! Hâlâ
aklınızı başınıza almayacak mısınız?”
Bu ayetlerdeki anlatı, Saffat suresinde anlatılan olayın devamıdır. Hastayım
diyerek yalan söyleyen İbrahim tapınakta kalarak putları kırdıktan sonra bu
sefer de "bu putları sen mi kırdın?" diye soranlara hayır diyerek 2. yalanını
söylemiştir.
Belirtmekte fayda var ki 63. ayetin Arapçasında "belki" kelimesi
geçmemesine rağmen birçok mealde oraya belki sözcüğünü ekleyerek söylenen
yalanın boyutunu küçültmeye veya cümleye farklı anlamlar yüklemeye
çalışılmıştır.
Gördüğünüz üzere 63. ayette "belki" diye bir kelime bulunmamaktadır.
قَالَ بَلْ فَعَلَهُۥ كَبِيرُهُمْ هَٰذَا فَسْـَٔلُوهُمْ إِن كَانُوا۟
يَنطِقُونَ
Âlûsî gibi bazı İslam alimleri "İbrahim kendine sorulan soruya yaptım ya da
yapmadım şeklinde cevap vermedi, eğer öyle yapsaydı yalan söylemiş olurdu"
diyorlar [12] fakat Arapçasında İbrahim zaten "sen mi yaptın" sorusuna "Hayır"
diye yanıt veriyor. Hayır sözü burada zaten "ben yapmadım" anlamı taşır.
İbn Kuteybe ise 63. ayetteki "konuşabiliyorlarsa onlara sorun" sözünden yola
çıkarak İbrahim'in yalan söylemediğini çünkü putların konuşabilmesini bu işin
şartı olarak belirttiğini söylemişlerdir. [10] Fakat bunu mantıklı bulmayan
İslam alimleri de vardır çünkü büyük put konuşamadığına göre bu işi yapan yine
Hz. İbrahim'dir ve bu sözü bir nevi itiraf niteliği taşımaktadır. [11]
Ek olarak burada İbrahim'in amacının kabilesini azarlamak olduğunu iddia
edenler de vardır [13] fakat öyle olsa kendine sorulan soruya "Hayır" diye
cevap vermemesi gerekirdi. Amacı azarlamaksa yalan söylemeden, kabilesinin
karşılarına çıkarak daha net bir şekilde bunu yapabilirdi.
3. YALAN
Karısı Sare İçin Kız Kardeşim Demesi
Kur'an'da bahsedilmeyen bu konudan Tevrat'ta, Yaratılış'ın (Tekvin) "Avram
Mısır'da (12:10-20)" adlı babında uzun uzun bahsedilir. Yazanlara göre Avram,
yani İbrahim, karısı Sara'ya şunları söyler:
"Güzel bir kadın olduğunu biliyorum. Olur ki Mısırlılar seni görüp, ‘Bu onun
karısı’ diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar. Lütfen ‘Onun kız
kardeşiyim’ de ki senin hatırın için bana iyi davransınlar, canıma
dokunmasınlar."
Tevrat'taki pasajdan anlaşılacağı üzere Hz.İbrahim'in kaygısı karısının
elinden alınması ve kendinin de bu sırada öldürülmesidir. Çünkü Mısır
hükümdarı beğenip göz koyduğu kadını alırken kocasını canlı bırakmak
istemeyecektir.
Bu olaydan aynı şekilde Buhari, Ebu Davud, Tirmizi ve Ahmed b. Hanbel'in
Müsnedinde de bahsedilmektedir. [14] Bunlardan farklı olarak yalnızca
Müslim'in rivayetinde Hz. İbrahim'in eşi Sare'ye tavsiyede bulunmakta,
Sare'nin kendi kardeşi olduğunu söylediğinden bahsedilmemektedir. [15]
Buhari, Kitabu'l Enbiya 8 (Kitap içi referans: Kitap 60, Hadis
33); Sahih-i-Buhari 3358:
Derecesi: Sahih (Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî)
33-.......Muhammed ibn Sirin'den; o da Ebu Hureyre(R)'den tahdis etti. O şöyle
demiştir: İbrahim Peygamber yalnız üç defa yalan söylemiştir:
Bunlardan ikisi Aziz ve Celil olan Allah'in zati ve rızası içindir:
Puta tapanlara "Ben hastayım" demesi ve "Belki putların şu büyüğü bu
kırma işini işlemiştir" demesi. Rasulullah üçüncüsü için de şöyle
demiştir: "İbrahim günün birinde (bir kadın güzeli olan eşi) Sare ile
beraber ansızın cebbarlardan azılı bir zalimin memleketine uğramıştı.
Adamları tarafından o zalim hükümdara:
Şehre yolcu bir kimse gelmiştir. Beraberinde insanların en güzeli bir
kadın vardır, diye haber verildi.
Zalim melik, İbrahim'e haber gönderdi. Geldiğinde Sare'den söz
ederek:
Bu kadın kimdir? diye sordu. İbrahim:
(Din yönünden)*
kız kardeşim, dedi. Sonra İbrahim, Sare'nin yanına geldi ve:
Ya Sare, yeryüzünde (bizim iman ettiğimiz esaslara) benden ve senden
başka iman eden hiçbir kişi yoktur. Bu melik, bana seni sordu. Ben de
ona senin benim kız kardeşim olduğunu haber verdim. Sakın benim sözümü
yalan çıkarma, dedi.
Arkasından zalim melik Sare'ye elçi gönderip çağırttı. Sare onun
yanına girince melik eliyle Sare'ye uzanmaya davrandı, bu anda adam
bir hale yakalandı, nefesi boğuldu. Hemen Sare'ye:
Benim için Allah 'a dua et, ben sana zarar vermeyeceğim, dedi. Sare,
Allah 'a (onun çözülmesi için) dua etti. Dua akabinde adam o halden
salıverildi. Sonra Sare'ye ikinci defa uzandı. Bu sefer de birincideki
gibi ya da ondan daha şiddetli bir hale yakalandı. Yine Sare
'ye:
Benim için Allah 'a dua et, ben sana zarar vermeyeceğim, dedi. Sare
yine dua etti, o da yine çözüldü ve kapıcılarından bazılarını
çağırarak:
Sizler bana insan getirmediniz, sizler bana ancak bir şeytan
getirdiniz, dedi.
Akabinde Hacer'i Sare'ye hizmetçi olarak hediye etti. Sare, İbrahim'e
geldi. İbrahim, dikelmiş namaz kılıyordu. Eliyle "Mehye" yani halin
nedir? diye işaret etti. Sare:
Allah kafirin yahud facirin tuzağını kendi göğsüne çevirdi ve Hacer'i
de bana hizmetçi verdi, dedi. "
Ebu Hureyre: İşte bu Hacer sizin ananızdır, ey sema suyunun oğulları,
demiştir.
Bu ve söz konusu diğer hadislerde İbrahim'in eşi Sare'yi kız kardeşim
diyerek krala takdim ettiği yazdığı halde Türkçe ve İngilizceye
tercüme edilirken metnin aslında yazmayan ibareler eklenmiştir. Parantez
içinde eklenen bu ilave metinler ile İbrahim'in burada eşinden bahsederken
aslında kardeşimdir değil de "din kardeşimdir" dediği şeklinde zorlamalar
yapılmıştır. [16]
* Bu ve diğer hadislerin asıllarında yani Arapçalarında "din yönünden" gibi bir ifade geçmemekte, İbrahim karısı için doğrudan "kız kardeşim" demektedir. Hadislerin asıllarını burada paylaşıyorum. İsterseniz kendiniz de kontrol edebilirsiniz.
Buhari'deki hadis
Derecesi: Sahih (Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî)
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَحْبُوبٍ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ،
عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ـ رضى الله عنه ـ
قَالَ لَمْ يَكْذِبْ إِبْرَاهِيمُ ـ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ـ إِلاَّ ثَلاَثَ
كَذَبَاتٍ ثِنْتَيْنِ مِنْهُنَّ فِي ذَاتِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ، قَوْلُهُ
{إِنِّي سَقِيمٌ } وَقَوْلُهُ {بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا}،
وَقَالَ بَيْنَا هُوَ ذَاتَ يَوْمٍ وَسَارَةُ إِذْ أَتَى عَلَى جَبَّارٍ
مِنَ الْجَبَابِرَةِ فَقِيلَ لَهُ إِنَّ هَا هُنَا رَجُلاً مَعَهُ
امْرَأَةٌ مِنْ أَحْسَنِ النَّاسِ، فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ، فَسَأَلَهُ
عَنْهَا. فَقَالَ مَنْ هَذِهِ قَالَ أُخْتِي، فَأَتَى سَارَةَ قَالَ يَا
سَارَةُ، لَيْسَ عَلَى وَجْهِ الأَرْضِ مُؤْمِنٌ غَيْرِي وَغَيْرُكِ،
وَإِنَّ هَذَا سَأَلَنِي، فَأَخْبَرْتُهُ أَنَّكِ أُخْتِي فَلاَ
تُكَذِّبِينِي. فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا، فَلَمَّا دَخَلَتْ عَلَيْهِ ذَهَبَ
يَتَنَاوَلُهَا بِيَدِهِ، فَأُخِذَ فَقَالَ ادْعِي اللَّهَ لِي وَلاَ
أَضُرُّكِ. فَدَعَتِ اللَّهَ فَأُطْلِقَ، ثُمَّ تَنَاوَلَهَا
الثَّانِيَةَ، فَأُخِذَ مِثْلَهَا أَوْ أَشَدَّ فَقَالَ ادْعِي اللَّهَ لِي
وَلاَ أَضُرُّكِ. فَدَعَتْ فَأُطْلِقَ. فَدَعَا بَعْضَ حَجَبَتِهِ
فَقَالَ إِنَّكُمْ لَمْ تَأْتُونِي بِإِنْسَانٍ، إِنَّمَا أَتَيْتُمُونِي
بِشَيْطَانٍ. فَأَخْدَمَهَا هَاجَرَ فَأَتَتْهُ، وَهُوَ قَائِمٌ
يُصَلِّي، فَأَوْمَأَ بِيَدِهِ مَهْيَا قَالَتْ رَدَّ اللَّهُ كَيْدَ
الْكَافِرِ ـ أَوِ الْفَاجِرِ ـ فِي نَحْرِهِ، وَأَخْدَمَ هَاجَرَ. قَالَ
أَبُو هُرَيْرَةَ تِلْكَ أُمُّكُمْ يَا بَنِي مَاءِ السَّمَاءِ.
Ebu Davud'daki hadis
Derecesi: Sahih (Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî)
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ،
حَدَّثَنَا هِشَامٌ، عَنْ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ
النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم " أَنَّ إِبْرَاهِيمَ صلى الله عليه وسلم
لَمْ يَكْذِبْ قَطُّ إِلاَّ ثَلاَثًا ثِنْتَانِ فِي ذَاتِ اللَّهِ تَعَالَى
قَوْلُهُ { إِنِّي سَقِيمٌ } وَقَوْلُهُ { بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ
هَذَا } وَبَيْنَمَا هُوَ يَسِيرُ فِي أَرْضِ جَبَّارٍ مِنَ
الْجَبَابِرَةِ إِذْ نَزَلَ مَنْزِلاً فَأُتِيَ الْجَبَّارُ فَقِيلَ لَهُ
إِنَّهُ نَزَلَ هَا هُنَا رَجُلٌ مَعَهُ امْرَأَةٌ هِيَ أَحْسَنُ النَّاسِ
قَالَ فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ فَسَأَلَهُ عَنْهَا فَقَالَ إِنَّهَا أُخْتِي
. فَلَمَّا رَجَعَ إِلَيْهَا قَالَ إِنَّ هَذَا سَأَلَنِي عَنْكِ
فَأَنْبَأْتُهُ أَنَّكِ أُخْتِي وَإِنَّهُ لَيْسَ الْيَوْمَ مُسْلِمٌ
غَيْرِي وَغَيْرُكِ وَإِنَّكِ أُخْتِي فِي كِتَابِ اللَّهِ فَلاَ
تُكَذِّبِينِي عِنْدَهُ " . وَسَاقَ الْحَدِيثَ . قَالَ أَبُو
دَاوُدَ رَوَى هَذَا الْخَبَرَ شُعَيْبُ بْنُ أَبِي حَمْزَةَ عَنْ أَبِي
الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صلى
الله عليه وسلم نَحْوَهُ .
Tirmizi'deki hadis
Derecesi: Sahih (Dârüsselâm)
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الأُمَوِيُّ، حَدَّثَنِي
أَبِي، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ
عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم " لَمْ يَكْذِبْ إِبْرَاهِيمُ
عَلَيْهِ السَّلاَمُ فِي شَيْءٍ قَطُّ إِلاَّ فِي ثَلاَثٍ قَوْلُهُ :
(إنِّي سَقِيمٌ ) وَلَمْ يَكُنْ سَقِيمًا وَقَوْلُهُ لِسَارَةَ أُخْتِي
وَقَوْلُهُ : ( بلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا ) " . قَالَ
أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
İbnu'l-Cevzi ise bu kralın Mecusi olduğunu ve Mecusi adetlerine göre bir kadın evlenince, eşinin, kardeşi olduğunu ve kardeş olarak görülmeye başlandığını, Hz. İbrahim'in de bu kralın kendi şeriatının dilini kullanarak namusunu korumak istediğini söylemiştir.
Fakat Mecusilerde o dönem böyle bir yasa ve gelenek olduğuna dair bir delil yoktur. Ayrıca böyle bir yasa varsa bile İbrahim'in bunu bilmeden Mısır'a gittiğini söylemek tutarlı olmayacaktır. Yani İbnu'l Cevzi'nin bu zorlamalarının bir dayanağı bulunmamaktadır.
Bu dayanaksız zorlamalar dışında Buhari de yer alan sahih hadis
kaynaklarında yazanlar Tevrat'taki anlatılar ile uyumludur. Hatta Tevrat'ta
yazanlardan anlaşılıyor ki eğer İbrahim korkuya kapılıp "kız kardeşimdir"
demeseydi bu olay başlarına gelmeyecekti. Çünkü kral şöyle diyor:
"Neden Sara'nın karın olduğunu söylemedin? Niçin 'Sara kız kardeşimdir'
diyerek onunla evlenmeme izin verdin?"