EBERS PAPİRÜSÜ
Ebers Papirüsü, Mısır tıp tarihinin en eski ve en kapsamlı kayıtlarından biri
olarak kabul edilir. Antik Mısır'ın tıp dünyasına bir pencere açarak hem
bilimsel (rasyonel yöntemler) hem de büyü içeren dini (irrasyonel yöntemler)
metotların karışımını yansıtır. Neredeyse beş kez kapsamlı bir şekilde
incelenmiş ve yeniden çevrilmiştir. Eski Mısır'ın M.Ö.14-16. yüzyıllarının
kültürel yapısına dair çok fazla fikir verdiği için önem kazanmıştır.
Ebers papirüsü hastalıklar ve yaralanmalar için 842'den fazla tedavi içeren
eski bir tıbbi belgedir. Bu metinler özellikle kalp, solunum sistemi ve
diyabet odaklıdır.
Bu papirüs 21 metre uzunluğunda ve 30 cm genişliğindedir. 22 satıra
bölünmüştür. Adını ünlü Mısırbilimci Georg Ebers'dan almıştır. Bu papirüsün
MÖ 1550-1536 yılları arasında, I. Amenopis döneminde hazırlandığı tahmin
edilmektedir. Şu anda Almanya'da Leipzig Üniversite'sinin kütüphanesinde
bulunmaktadır.
Ebers Papirüsleri pek çok tıbbi bilgiyi kapsıyor olsa da bu tedavilerin nasıl
keşfedildiğine dair sadece bir avuç belge bulunmaktadır. Georg Ebers
tarafından satın alınmadan önce Teb'in Tıbbi Assasif Papirüsü olarak
biliniyordu. Georg Ebers'in eline nasıl geçtiğinin hikayesi ise, papirüsün
bahsettiği tıbbi ve ruhsal tedaviler kadar harikadır.
Efsaneye göre 1872'de Georg Ebers ve zengin yardımcısı Herr
Gunther, Luksor'da (Teb) nadir bulunan bir koleksiyon mağazasına
adım attı. Mağaza sahibi Edwin Smith adlı bir koleksiyoncuydu. Mısırbilim
camiasında dolaşan söylenti Ebers'in bu papirüsü esrarengiz bir şekilde elde
ettiği yönündeydi.
Ebers ve Gunther geldiğinde Smith onlara mumya bezine sarılı tıbbi metinler
içeren bir papirüs sundu. Bu papirüsün Nekropolis'in El-Assasif semtinde, bir
mumyanın bacakları arasında bulunduğundan bahsetti. Ebers ve Gunther bu
papirüsü satın aldı ve ilk olarak 1875'te Faksimile adıyla yayınladı.
Ebers, bu tıbbi bilgiler içeren papirüsleri çoğaltarak hiyerogliflerin
İngilizce ve Latince'ye çevirileri de dahil olmak üzere iki farklı cilt renkli
fotoğraf ile yayınladı. Yayınlanmasından kısa bir süre sonra, 1890'da Joachim
bunların Almanca çevirisini çıkardı ve ardından 1917'de H. Wreszinski
tarafından rahip sınıfına ait metinlerin hiyerogliflere çevirisi yapıldı.
Papirüsler 4 kez daha farklı bilim insanları tarafından
İngilizceye çevrildi. İlk çeviriyi 1905'te Carl Von Klein, ikinciyi
1930'da Cyril P. Byron, üçüncüyü 1937'de Bendiz Ebbel, dördüncü ve son
çeviriyi doktor ve bilim insanı Paul Ghalioungui'ni yaptı. Tüm bu çeviriler
sayesinde antik Mısır'ı anlamak biraz daha kolaylaştı.
Antik Mısır'da tıbbın iki kategoriye ayrıldığını, birinin bilimsel, akılcı
yöntemler, diğerinin ise muska, büyü, mısır tanrılarına yazılmış büyülü sözler
gibi dini-büyülü inançlara yönelme olduğunu belirtmiştim. Toplumda sihir, din
ve tıbbi sağlık yöntemleri arasında güçlü bir ilişki vardı. Bakteri, virüs
gibi kavramlar yoktu, bunların boşluğunu tanrıların kin ve öfkesine olan inanç
doğuruyordu. Hastalığın temel nedeni bu sayılıyordu.
Ebers Papirüsü MÖ 16. yüzyıla (MÖ 1550-1536) tarihlendirilse de, metnin MÖ
1995-1775 aralığındaki 12. Mısır Hanedanlığı'na tarihlenen daha eski
kaynaklardan kopyalandığına dair dil bilgisel kanıtlar bulunmaktadır. Ebers
Papirüsü, hiyerogliflerin kısaltılarak el yazısı ile yazıldığı hiyeratik
biçiminde yazılmıştır. Kırmızı mürekkeple yazılmış 877 bölüm başlığı bulunur
ve kalan kısımları siyah ile yazılmış metinleri içerir.
1 den 110'a kadar numaralandırılmış olan Papirüs 108 sütun içerir. Her sütun
ise 20 ila 22 satırlık metin içerir. Papirüs metni I.Amenophis dokuzuncu
yılında yazıldığını gösteren bir takvimle sona erdiği için, MÖ 1536'da
yazılmış olması da muhtemel.
Papirüs, anatomi, fizyoloji, toksikoloji, büyüler ve diyabetle nasıl başa
çıkılacağı hakkında pek çok bilgi barındırır. Ek olarak hayvan kaynaklı
hastalıkların, bitki kaynaklı tahrişlerin ve mineral toksinlerin nasıl tedavi
edileceğinden de bahseder.
Metinlerden görülen o ki dönem insanları lapa, krem ve çeşitli yollarla
hastalıkları tedavi etmeye odaklanmışlar. 842 sayfada bitkisel ilaçlar ve
bunların reçeteleri yazılmıştır. Bunlar farklı rahatsızlıklar için
kullanılabilecek 328 karışımdan bahseder. Bununla birlikte bu karışımların
yönergeleri yazılmadan önce test edilip edilmediğine dair neredeyse hiç kanıt
yoktur. Ayrıca söz konusu karışımların tanrılarla ilişkili belirli
bileşenlerden oluşmuş olabileceğine dair spekülasyonlar var.
Arkeolojik, tarihsel ve tıbbi kanıtlar antik Mısırlı şifacıların hastalarını
bilimsel yöntemlerle tedavi etmek için bilgi ve beceriye sahip olduğunu ortaya
çıkarmıştır. Ancak rasyonel yöntemlerin yanında büyülü-dini uygulamaları dahil
etme ihtiyacının da var olduğu görülmektedir. Bu belki de kültürel bir
gereklilikti. Bilimsel yöntemler işe yaramadığında şifacıları uyguladıkları
tedavinin neden işe yaramadığını açıklamak için dine-maneviyata
güveniyorlardı. Soğuk algınlığı için uygulanan, günümüzce oldukça komik olarak
algılanacak sözler içeren bir şifa büyüsünün çevirisi buna güzel bir örnektir:
"Dışarı ak, kokuşmuş burun, dışarı ak, burnu kokuşmuşun oğlu! Kemikleri kıran,
kafatasını yok eden ve kafanın yedi deliğini hasta eden sizler dışarı akın!"
(Ebers Papirüsü, 763.satır)
Mısırlılar, kalp ve kardiyovasküler sisteme de önem veriyorlardı. Çünkü kan,
gözyaşı, idrar ve meni gibi vücut sıvılarının düzenlenmesinden ve geçişinden
kalbin sorumlu olduğuna inanıyorlardı. Ebers Papirüsü, insan vücudunun her
yerine bağlanmış kan sağlayıcıları ve damarları kapsayan “kalpler kitabı” adı
verilen tam bir bölüm içerir. Ayrıca kalbi etkileyen depresyon ve bunama gibi
zihinsel rahatsızlıkları da listeler.
Şaşırtıcı gelebilir ama Ebers Papirüs'ü ayrıca doğum kontrolü, gebelik
teşhisi, jinekoloji, gastrit, parazitler, cilt problemleri, göz problemleri,
kanserli tümörlerin cerrahi tedavisi ve kemik yerleşimi gibi konularla ilgili
çeşitli bölümleri de içeriyor.
Birçok hastalığı tanımlayan papirüsün bir bölümü akademisyenlere göre
diyabetin tespitini anlatmakta. Bendix Ebbell gibi bilim insanları Ebers
Papirüsünün 19. başlığındaki semptomların diyabet ile paralellik gösterdiğine
inanıyorlar. İlgili Ebers metninin tercümesi şöyledir:
"Varlığının merkezinde hasta olan birini incelerseniz ve bedeni hastalıktan
sınırlarına kadar küçülmüşse; Eğer onu muayene etmezseniz ve vücudunda,
kaburgalarının yüzeyi dışında hap gibi olan bir hastalık bulursanız o zaman
evinizde hastalığa karşı (büyülü sözler) bunu okumalısınız; daha sonra onu tedavi
etmek için gerekli malzemeleri de hazırlamalısınız: Elephantine'in kan taşı,
toprak, kırmızı tahıl ve keçiboynuzunu yağ ve balda pişirin. Susuzluğunu
bastırmak ve ölümcül hastalığını iyileştirmek için dördüncü sabah bunları
yemelidir." (Ebers Papirüsü, 197.Başlık, 39.Sütun, 7.Satır)
Papirüsteki metinlerde yazan birkaç tedaviye daha bakalım.
Doğum kontrolünü sağlamak için hurma, akasya ve bal karışımını bir yüne
sürerek bunu rahim ağzına yerleştirmek; ki günümüzde benzeri sayılabilecek
yöntemler vardır.
Gine kurdu hastalığının tedavisi şöyle yazılmış:
"Solucanın çıkan ucunu bir çubuğun etrafına sarın ve yavaşça dışarı
çekin."
3,500 yıl sonra bile bu rahatsızlık aynı şekilde tedavi ediliyor.
Ebers Papirüsünden bazı bölümler bazen bir büyülü şiir olarak okunsa da,
modern tıp metinlerine benzeyen ilk teşhis girişimlerini de içerdiği açıktır.
Ebers Papirüsü gibi diğer birçok papirüs metni teorik dualar olarak değil eski
Mısırlıların kültürü ve zamanıyla ilgili pratik rehberler olarak görülmelidir.
Neticede bu metinler insanların acı çekmesine tanrıların neden olduğu
düşünülen bir dönemde, hastalık ve yaralanmaların tıbbi tedavileri olarak
yazılmıştı.
Bu ve benzeri çeşitli belgeler olmasaydı bilim insanları ve tarihçiler
yalnızca mumyalara, sanat eserlerine ve mezar kalıntılarına sahip olacaklardı.
Fakat belgeye dair bazı şüpheler de var.
Bu şüphelerden biri hatalı çeviri ihtimalidir. Keşfedildiği günden bu yana
Ebers Papirüsünü tercüme etme girişimleri göz önüne alındığında, yazıların
çoğunun her çevirmenin önyargısı nedeniyle yanlış yorumlanmış olabileceğinden
şüphelenenler de vardır.
Bununla birlikte, antik Mısır şifacılarının çok yetkin olduğuna dair daha
fazla kanıt ortaya çıkarmak için Mısır mumyaları üzerinde anatomik ve
radyolojik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar antik Mısır cerrahlarının
ameliyat ve amputasyona, yani uzuv kesmeye yatkın olduğunu doğrulayan
iyileşmiş kırıklar ve uzuvlar ortaya çıkardı. Ayrıca Mısırlıların ayak
başparmakları için yaptıkları antik protezler onların bu konuda ile de
uğraşmış, kendilerini farklı alanlarda gelişmiş olduklarını ortaya çıkardı.
Sandalete benzeyen bu başparmak protezlerinin amacı belliydi, genetik olarak
yada bir kaza sonucu ayak parmağı olmayan kişilerin yürümesini sağlamak.
[Üçüncü Ara dönemden (yaklaşık MÖ 1070-664) bir mumyanın dibinde bulunan
kartonajdan* yapılmış protez ayak parmağının ahşaptan yapılmış kopyası.]
Mumyalardan alınan doku, kemik, saç ve diş örnekleri, dokubilimi (histoloji),
bağışıklık göze kimyası (immünsitokimya) testleri ile incelenmiş, ayrıca
antikor-enzim bağlantısını incelemeyi amaçlayan ELISA**
testine tabi tutulmuş ve DNA analizleri yapılmıştır. Bu testler, mumyalanmış
bireyleri etkileyen bazı hastalıkların belirlenmesine yardımcı oldu. Kısa süre
sonra keşfedilen şey şu oldu; Mezardan çıkarılan mumyalarda bulunan bazı
hastalıklar, papirüslerin tıbbi metinlerinde listelenen ilaçlarla tedavi
edilebilmişti. Bu durum Ebers Papirüsü gibi metinlerde listelenen tüm
ilaçların olmasa da en azından bazılarının etkili olabildiğini kanıtlamış
oldu.
Böylece Ebers Papirüsü gibi tıbbi papirüsler, Mısır tıp biliminin kökenlerine
dair kanıtlar sağlamış oldu. Onların sahip olduğu işe yarayan yada yaradığı
zannedilen tüm bu bilgiler nesilden nesile aktarılıyordu.
Ebers Papirüsünün ve var olan diğer birçoklarının daha ileri düzeyde
incelenmesi, bilim insanlarının eski Mısırlıların erken tıbbi bilgilerindeki
maneviyat ile bilim ilişkisini fark etmelerine, detaylandırmalarına olanak
tanıyacağı gibi geçmişte bilinen ve nesiller boyunca aktarılarak devam eden
bilgilerin anlaşılmasını sağlar. Neticede her şeyin 21. yüzyılda yaratıldığını
ve daha önce benzer alanda hiçbir uğraş verilmediğini varsaymak mantıksız
olurdu; ki arkeolojik keşifler de zaten bunu gösteriyor.
Zaten sizlerin de bildiği üzere kocakarı ilacı dediğimiz her tedavi yöntemi
tamamen bilimdışı değildir. Bunlar içinde bulunulan dönemin şifa arayışlarının
sonucudur. O yüzden bazı istisnalar dışında eski insanların tıbbi ilaçlarını
görmezden gelmek pek mantıklı değildir. İçinde bulunduğumuz dönemde en kötü
hastalıkların bile birçoğu tedavi edilebiliyor. Ancak tedavi edemediklerimiz
de var. Üstelik uyguladığımız bilimsel yöntemler 21. yüzyılda yaşayan insanlar
için harika olarak görünse de 45. yüzyılda yaşayacak olanlar muhtemelen geriye
dönüp baktığında bizim bugünkü yöntemlerimizi çok basit bulacaktır.
Bir düşünsenize 2000 yıl sonra günümüz tıbbı hakkında şöyle bir açıklama
yapılıyor:
"Keşke 21.yy insanları dalak ve apandisin vücudun en önemli parçaları
olduğunu bilselerdi. O zaman onları acemi tıpçılar olarak görmezdik."
NOTLAR
*Kartonaj, Mısır'da mumyaların maske ve tabutlarının yapıldığı, tutkallı
keten veya papirüsten oluşan malzemedir.
**ELISA, Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay testinin İngilizce kısaltmasıdır.
Antijen-antikor ilişkisini, antikora bağlanmış bir enzimin aktivitesini
araştırmak temeline dayanan kantitatif ölçüm yöntemidir.