KUR'AN'DA EVRENİN GENİŞLEMESİ |2
Öncelikle şunu ifade etmemiz gerek. Kur'an'ın hiç bir ayetinde "evren" diye bir şey yok. Peki bu yanlış nerden kaynaklanıyor? Tabi ki Diyanet İşlerinden. Diyanet işleri yeni mealinde Bakara 255. ayetini çevirirken parantez içinde evren kelimesi kullanmış.
Bakara 255 Diyanet İşleri Meali (Yeni)
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ
سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي
السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ
ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ
اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ
اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ
السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ
حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu
ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her
şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O,
kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve
yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından
başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp
kuşatmıştır. (O, göklere, yere,
bütün evrene hükmetmektedir.)
Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Diyanet İşleri burada parantez içinde ayette olmayan evren kelimesini ortaya
sıkıştırmış. Oysa burada kullanılan kelime
السَّمٰوَاتِ fî-ssemâvâti
kelimesidir. Bu kelime Arapçada gökler anlamına geliyor. Müslümanlar
her ne kadarda bu hem gök hem de evren anlamına geliyor deseler de bu
yanlıştır. Neden yanlış olduğunu az sonra öğreneceksiniz. Öncelikle Arapçada
evren kelimesi şudur: كون (kawn).
Google görsel arama bölümüne Arapça hem gök hem de evren kelimesi yazdığımızda
şu sonuç ortaya çıkıyor.
كون (Kawn) Evren
سماء (Sama) Gök
Gördüğünüz gibi Google resim arama bölümüne كون (kawn) yazdığımızda
bildiğimiz evren, سماء (sama) yazdığımızda gökyüzü çıkıyor. Bunu kendinizde
kontrol edebilirsiniz.
Şimdi önceden de belirttiğim gibi Kur'an'da كون evren diye bir kelime
yok. Kur'an'da kelime arama sitelerinde bu kelimeyi arayarak hiçbir ayette
yer almadığı gerçeğini kendiniz de görebilirsiniz.
Kuranda "gökler" kelimesi kullanılıyor. Şimdi Kur'an'da bu kelimenin
kullanıldığı ayetlerin listesine bakalım:
- Bakara-33,107,116,117,164,255,284
- Ali İmran-29,83,109,129,180,189,190,191
- Nisa-126,131,132,170,171
- Maide-17,18,40,97,120
- Enam-1,3,12,14,73,75,79,101
- A’râf-54,158,185,187
- Tevbe-36,116
- Yûnus-3,6,18,55,66,68,101
- Hûd-7,123
- Yûsuf-101,105
- Ra’d-2,15,16,
- İbrahim-2,10,19,32
- Hicr-85
- Nahl-3,49,52,73,77
- İsrâ-55,99,102
- Kehf-14,26,51
- Meryem-65,93
- Tâ-Hâ-4,6
- Enbiyâ-19,30,56
- Hac-18,64
- Mü’minûn-86
- Nûr-35,41,42,64
- Furkân-2,6,59
- Şu’arâ-24
- Neml-25,60,65,87
- Ankebût-44,52,61
- Rûm-8,18,22,26,27
- Lokman-10,16,20,25,26
- Secde-4
- Ahzâb-72
- Sebe’-1,3,22,24
- Fâtır-1,38,40,41,44
- Yâsîn-81
- Sâffât-5
- Sâd-10,66
- Zümer-5,38,44,46,63,68
- Mü’min-37,57
- Şûrâ-4,11,12,29,49,53
- Zuhruf-9,82,85
- Duhân-7,38
- Câsiye-3,13,22,27,36,37
- Ahkâf-3,4,33
- Fetih-4,7,14
- Hucurât-16,18
- Kâf-38
- Zâriyât-47
- Tûr-36
- Necm-26,31
- Rahmân-29,33
- Hadîd-1,2,4,5,10
- Mücâdele-7
- Haşr-1,24
- Saff-1
- Cum’a-1
- Münâfikûn-7
- Teğâbun-1,3,4
- Nebe’-37
- Bürûc-9
Listesini verdiğim ayetlerin hepsinde
السَّمٰوَاتِ (ssemâvâti) kelimesi
kullanılmış, buda gök(ler) anlamına gelir. Müslümanlar her ne hikmetse tüm
ayetlerde bu kelimeyi gök diye anlarken Zâriyât 47'de evren olarak anlamayı
tercih ediyor. Gerekçe olarak ise bu kelimenin hem bildiğimiz gök(sema) hem de
evren (uzay) anlamlarına gelebileceğini söylüyorlar. Fakat bu kelimeyi hem
bildiğimiz gök (sema) hem de evren olarak anlamak Kur'an içinde bazı
sıkıntılara neden olur. Örneğin Rahman suresi 33.ayete bakalım:
Rahmân Suresi 33. Ayet
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ
اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ
فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ
Ey cin ve ins toplulukları, eğer
göklerin ve yerin bucaklarından
aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç
(sultan)' olmaksızın aşamazsınız.
Şimdi Zariyat 47 ayetinde evren diye çevrilen السَّمٰوَاتِ (ssemâvâti) kelime
aynı şekilde Rahman 33'de de kullanılmış. Bu kelimeyi Zariyat suresinde evren
diye anlamamızda bir sakınca olmadığı gibi Rahman 33 ayetinde de bu şekilde
anlamamızda bir sakınca olmaması gerek. Hal böyle olunca sizin Rahman suresi
33 ayette anlatılan Evrenin ve Yerin bucaklarını (köşelerini) bizlere
göstermeniz gerek. Zira bildiğiniz gibi sonsuz evrenin ve geoit şekilli bir
dünyanın bucağı (köşesi) olamaz. Yani Allah'ın geometri bilgisi bu kadar mı
zayıf?
Abdulbaki Gölpınarlı, Ahmet Varol, Ali Bulaç, Hasan Basri Çantay, Kadri Çelik
gibi mealciler bu ayeti “göklerin ve yerin bucakları” diye çevirmelerine
rağmen bir çok Müslüman buna itiraz ederek ayette bucak diye bir şeyin
olmadığını söylüyorlar.
Örneğin Diyanet İşleri bahsi geçen ayeti eski mealinde “Göklerin ve yerin
çevresini”, yeni mealindeyse “Göklerin ve yerin uçları” diye çevirmiş.
Hiç fark etmez. İster bucakları deyin ister etrafı yada uçları. Eğer gökler
kelimesi evren (uzay) olarak anlam taşıyorsa yine yanlıştır. Zira uzayın
bucağı, çevresi, uçları yok. Sonsuzdur.
Burada Evren 13.8 milyar yaşında onun için sınırı 13.8 milyar ışık yılı
uzaklıkta diye bir eleştiri yapabilirsiniz. Fakat üzülerek söylemem gerekir ki
bu yanlış. Eğer evren durağan bir halde olsaydı siz eleştirinizde haklı
olurdunuz fakat evren sürekli genişliyor. Sürekli genişleyen bir evrende
bucak, sınır, etraf, diye kavramlar kullanmak mantıksal ve bilimsel hata olur.
Fakat bu sıkıntı bir tek Rahman 33 ile sınırlı değil. Başka ayetlere
bakalım.
Bakara Suresi 29. Ayet
هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ لَكُمْ مَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا ثُمَّ اسْتَوٰٓى
اِلَى السَّمَٓاءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ
سَمٰوَاتٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ
عَل۪يمٌ۟
O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra
göğe yönelip onları yedi gök
hâlinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
Bu ayette de aynı kelime kullanılmış. Buradaki gök kelimesini evren diye
anlarsak o zaman evrenin (uzayın) 7 katlı olduğunu ispatlamanız gerek.
Müslümanlar genellikle bu ayetleri atmosferin 7 katlı olmasıyla
ilişkilendiriyorlar. Fakat atmosferin 7 katı yok. Atmosfer 5 katmandan
oluşuyor: 1.TROPOSFER, 2. STATOSFER, 3. MEZOSFER, 4. TERMOSFER, 5. MAGNETOSFER
Müslümanlar genellikle İYONOSFER ve EKSOZFER'i ayrıca birer tabaka olarak
sayıyorlar fakat bunlar Termosferin içinde bulunan bölümlerdir. Eğer alt
katmanları da ana birer katmanmış gibi sayacaksak toplam rakam 10'u bile
geçer. Yani anlayacağınız bu ayetteki gök kelimesini atmosfer için
de uzay için de kullansan problemli. Zira atmosfer için kullanamazsın çünkü
atmosferin 7 katı yok. Uzay için kullanamazsın çünkü onun da 7 katı yok. Var
diyorsanız buyurun ispat edin.
Bir başka ayete bakalım:
Mâide Suresi 17. Ayet
لَقَدْ كَفَرَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْمَس۪يحُ ابْنُ
مَرْيَمَۜ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔا اِنْ اَرَادَ اَنْ
يُهْلِكَ الْمَس۪يحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَاُمَّهُ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ
جَم۪يعًاۜ وَلِلّٰهِ مُلْكُ
السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا
بَيْنَهُمَاۜ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ
قَد۪يرٌ
"Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler and olsun ki kafir
olmuşlardır. De ki: "Allah Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve yeryüzünde
olanların hepsini yok etmeyi dilerse kim O'na karşı koyabilir?"
Göklerin, yerin ve arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır, dilediğini
yaratır. Allah her şeye Kadir'dir.
Ayette Zariyat suresindeki aynı kelime kullanılmış: السَّمٰوَاتِ (ssemâvâti).
Şimdi bu kelime hem gökyüzü hem de evren (uzay) manaları veriyorsa o zaman
Allah dünyayla uzayı farklı şeyler olarak algılıyor. Baksanıza, “Göklerin,
yerin ve arasındakilerin” şeklinde bir cümle kurarak yerin (yani
dünyanın) uzaydan ayrı olduğunu sanıyor. Oysa yer (dünya) uzayın bir
parçasıdır. İki şeyin arasındakilerden konuşabilmek için o iki şeyin
birbirinden bağımsız olması ve o iki şeyin kendilerine ait bağımsız bir mekana
sahip olması gerek.
Örneğin İstanbul ile Ankara arasında dediğimizde her iki şehrin kendilerine
ait mekanı var ve biz o mekanın sınırlarını algılayabiliyoruz. Bu nedenle
onlar arasında olanlar için bir yorum yapabiliyoruz. Fakat uzay için mekan
terimini kullanamayız. Çünkü uzayın bir sınırı yok ve dünya zaten uzayın
içinde bulunuyor. Dünya ile uzay arasındakiler demek “İstanbul'la Türkiye
arasındakiler” demeye benziyor. Yani mantık hatası.
SONUÇ
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Zariyat 47'deki وَالسَّمَٓاءَ
(Ve-ssemâe) kelimesi evren (uzay) anlamına gelemez. Geliyor derseniz o
zaman yukarıda listesini verdiğim ayetlerin hepsinde kullanılan aynı kelimeyi
evren (uzay) diye çevirmeniz gerek. Bunu yapınca da Rahman 33'deki
uzayın bucaklarını göstermeniz gerek. Bakara 29'daki 7 katlı uzayı
ispatlamanız gerek. Maide 17'de uzayla dünya arasında bir şeyler nasıl
olabiliyor bunlara mantıklı açıklamalar getirmeniz gerek. Bunları yapabilecek
birileri varsa buyursun yapsın bizde inceleyip ona göre karar verelim.