YUVAYI DİŞİ ARI YAPAR MUCİZESİ (!)
Arı, zar kanatlılar takımına ait Apoidea familyasını oluşturan tüm böcek türlerine verilen isimdir. Arıların bilimsel sınıflandırılması şu şekildedir:
- Âlem: Animalia (Hayvanlar)
- Şube: Arthropoda(Eklem bacaklılar)
- Alt şube: Hexapoda
- Sınıf: Insecta
- Takım: Hymenoptera (Zarkanatlılar)
- Familya: Apidae
- Cins: Apis
Bal arıları (Apis mellifera) 1,2 cm uzunluğunda, baş ve göğüs bölümleri kıllı,
genellikle sarı renkte olan canlılardır. Toplu halde yaşarlar ve kovanda
hayatlarının devamlılıklarını sürdürebilmek için birlikte hareket ederler. Bir
kovanda kraliçe arı (ana arı), 10-80 bin arası işçi arı ve erkek arılar
bulunur. Kraliçe ve işçi arılar biyolojik olarak dişi arılardır. Erkek arılar
bal üretmeyen arılardır. Yavruları ana arı yapar. Döllenmiş yumurtalardan işçi
ve Ana arılar, döllenmemiş yumurtalardan ise erkek arılar meydana gelir. Ana
arı ile işçi arı arasındaki farkı larva dönemindeki beslenme oluşturur.
Görevleri ana arıyla çiftleşmek olan erkek arıların sayısı genellikle bir kaç
yüzü geçmez. Bir bal arısı kolonisi yıllık 15-75 kg arası polen tüketir.
Ayrıca günlük yaşamlarını sürdürebilmek için gündelik 8 kg bal ve 200 gram su
tüketirler.
Bu bilgiler yeterli olduğundan konumuza geçebiliriz.
Nahl Suresi 68. Ayet:
وَاَوْحٰى رَبُّكَ اِلَى النَّحْلِ اَنِ اتَّخِذ۪ي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا
وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا
Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti(vahyetti): “Dağlardan, ağaçlardan ve
insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.”
Adnan Oktar ayette geçen النَّحْلِ nahl kelimesini dişi bal arısı olarak
çevirmiş. Aslında bu doğru zira ayetteki kelime dişil anlamda kullanılmış.
Fakat bunun biyolojik cinsiyetle uzaktan yakından alakası yok. Peki mesele
nedir?
Dildeki cinsiyet kavramı genel olarak biyolojik ve dilbilgisel cinsiyet
olmak üzere iki bakış açısından değerlendirilmektedir. Biyolojik cinsiyetin
ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki dilbilgisel cinsiyet nedir?
Dilbilgisel cinsiyet veya gramatik cinsiyet, kaba anlamıyla bir sözcüğün ait
olduğu sınıfına göre dilin başka bir yönü (eylemler, adlar, ön adlar,
belirteçler) ile uyum sağladığı ad sınıflandırma sistemine verilen
isimdir.
Dilbilgisel cinsiyet, biçimsel dilbilgisi kategorisidir. İsim cümlesinin
şekilsel tanımında belirleyicidir ve önemli işlevlere sahiptir. İsmin
dilbilgisel cinsiyeti, isim kökünü artikel ve sıfat tamlaması ile hal ve
sayıya göre yapılandırmaktadır. Böylece dilbilgisel cinsiyet hal ve sayı
belirtisinin yanı sıra, isimde şekilsel düzen ve denge sağlamakta, ayrıca
isim öbeğinin tanımlanmasına katkıda bulunmaktadır. Zamirlerde yine ilgili
hal durumunu yapılandırarak metinsel bütünlüğü sağlamaktadır.
Günümüz dillerde gramatik cinsiyeti kullanan en yaygın dil Almancadır.
Almanca konuşan bir insan genel anlamlar taşıyan bir cümle kurduğunda
hitaplarında kadın-erkek ayrımı yapmadan hitap edilen (anlatılan) her kişiye
eril (erkek) bir ifade şekli kullanabilir. Tabi bu tarz dil kuramlarını
feministler "kadınları aşağılayıcı" buluyor ve itiraz ediyorlar. Almanca'da,
Türkçeden farklı olarak çoğunlukla meslek isimlerinde eril ve dişil ayrımı
söz konusudur. Örneğin Türkçede öğretmen, doktor, mühendis gibi genel meslek
isimleri ifade edilirken burada cinsiyet ayırt etmek mümkün değildir. Hitap
edilen kişiye göre, öğretmen, doktor veya mühendis kadın da olabilir erkek
de. Burada bu adlandırmanın içeriği hitap edilen kişiye ve metnin
bağlamına göre anlam bulmaktadır. Almancada ise bu kişisel adlandırmalar
kişi cinsiyetlerine göre birer tanım almaktadır.
Erkeklerin meslekleri veya kişisel tanımları ‘der’ artikelini alırken,
kadınlarınki dişil olan ‘die’ artikeli ile tanımlanmaktadır ve kadınların
meslek isimlerinde çoğunlukla ismin sonuna “in”eki ilave edilmektedir.
Bunu daha iyi anlamak için bir örnek verelim:
- der Lehrer-erkek öğretmen
- die Lehrerin-bayan öğretmen
Bu ayrım genel ifadelerde kullanılmaz. Örneğin:
die Lehrer von dieser Schule gibi
genel bir cümle “bu okulun öğretmenleri” diye Türkçeye
çevriliyor. Türkçede dilbilgisel cinsiyet olmadığı için
Lehrer kelimesi okuldaki tüm öğretmenleri kapsar. Almancada da bu söylem
anlam olarak okulun bütün öğretmenlerini hedeflemektedir. Fakat yapı olarak
‘Lehrer’ (erkek öğretmen) olarak tercüme edilir ve erkek bir öğretmeni ifade
eder. Yani bir Alman genel ifadelerle okuldaki erkek ve kadın öğretmenleri
anlatmak isterse ayrım yapmadan hepsini eril (erkek) olarak ifade edebilir.
İşte bu gibi dil kurallarına gramer cinsiyeti deniliyor.
Arapçada da bu durum aşağı yukarı aynıdır. Almancadan farklı olarak Arapçada
iki cinsiyet mevcuttur. Örneğin الحجر (alhajar) Taş kelimesinin
biyolojik cinsiyetle bir alakası olmadığı halde kelime kendi bünyesinde
dişil cinsiyet barındırır. Mesela الْخَمْرُ şarap, سوقل çarşı
kelimeleri Arapçada dişil kelimeler kabul edilirken bu kelimeler Almanca’da
“der Wein, der Markt” eril (erkek) kelimeler olarak kabul edilmekte ve
kullanılmaktadır. Araplar güçlü ve sert olan nesneleri müzekker
(erkek-eril); zayıf ve zarif kabul ettikleri nesneleri ise müennes (dişil)
isimlerle isimlendirirler. Nitekim arıları da zarif (bir darbeyle
öldürülebilen) canlılar olarak kabul edebiliriz. Erkek olarak kabul edilen
varlığı gösteren kelimelere müzekker yani eril, dişi olarak kabul edilen
varlığı gösteren kelimelere müennes yani dişil kelimeler denir.
Arapçada varlıkların cinsiyetleri tenasül organlarına bakılarak açıkça ayırt
edilebiliyorsa onların isimleri ya farklı kök harflerinden oluşan ayrı
isimler verilmek suretiyle ya da iki cinsiyetten birine ayırt edici ekler
eklemek suretiyle tayin edilmiştir. Açık bir ayırımın olmadığı varlıklarda
ve isimlerde ise kelime, kavramın manası göz önüne alınarak müzekker veya
müennes olarak isimlendirilmiştir. Eğer bir kelimede dişilik alâmeti yoksa
Araplar o kelimeyi erkek olarak kullanmaya teşebbüs ederler. Bunun aksi de
geçerlidir. Nitekim Araplar arıların erkekliğe dair üreme organlarını gözle
görerek ayırt edemedikleri için onları dişil anlamlarla ifade etmeyi tercih
etmişlerdir.
Ebû Ali elFârisî, İbnu't-Tüsterî gibi Arapçada öncü olan şahıslar
şöyle derler:
Uzlaşma ve anlaşma yoluyla eril veya dişil muamelesi yapılan varlıklar
yıldızlar, dağlar ağaçlar vb. gibi gerçekte erkek ve dişi olmayan
varlıklardır. Böyle varlıklarda asıl olan bunlara dişi muamelesi
yapmaktır. Erkeklik (müzekkerlik) ikinci sırada gelir. Bu isimlerden erkek
ve dişilerin bir arada bulunduğu bir topluluk olursa onlara dişilik
özelliği galip gelir.
Yani ilk bakışta erkek ve dişiliği tenasül organlarına bakılarak tayin
edilemeyecek canlıları, örneğin arıları müennes yani dişil olarak yazmak
Arapçanın gramer kurallarındandır.
İsmail Ahmed Amâyira mecâzi müzekker ve mecâzi müennes konusunda şöyle der:
Varlıkların erkek veya dişi sayılması milletlerin o varlıklar hakkındaki
tasavvurlarıyla ilgilidir. Milletler kendi anlayışlarına göre şekli
niteliği veya bir özelliği dolayısıyla hakikaten erkek veya dişi varlığa
yaklaşanı, benzeyeni erkek veya dişi kabul ettiler. Zihinlerinde erkek
varlığa yaklaşana hakiki erkek muamelesi yaptılar.
Şimdi Nahl suresinin 68 ayetindeki النَّحْلِ nahl kelimesinin biyolojik
cinsiyetle alakalı olmadığını daha iyi anlamak için Kurana bakalım.
Mâide Suresi 90. Ayet:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ
وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ
لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi
pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.
Ayette kullanılan الْخَمْرُ şarap kelimesi gramer cinsiyet nedeniyle dişilik
özelliğine sahip. Şimdi bu sahip olduğu özellik nedeniyle şarap biyolojik
yönden bir dişidir diyebilir miyiz? Tabi ki HAYIR.
Ayrıca artık günümüzde hem erkek hem dişi olan arılar vardır ki bunlara
Ginandromorf canlılar deniliyor. Smithsonian Tropik Araştırma Enstitüsü
(STRI) tesislerinde çalıştığı dönemde Erin Krichilsky, Ginandromorf Arıyı
keşfediyor. 4 milimetre boyundaki canlıyı keşfeden Erin şunları söylüyor:
“Daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemeyen, çok dikkat çekici bir
canlıydı. Bu çok heyecan verici bir gündü”
Şimdi bu yarı erkek ve yarı dişi olan arının görevi ne? Dişi olarak yuvayı
mı yapıyor yoksa erkek olarak kraliçeyi mi(ana arı) döllüyor?
Sonuç olarak Nahl suresi 68. ayette bahsi geçen dişi arı kavramı biyolojik
cinsiyetle değil dilbilgisel (gramer) cinsiyetle alakalıdır. Zira Arapçada
erkek (erkek cinsiyet organı) olduğu çıplak gözle ayırt edilemeyen canlılara
dişilik, dişiliği gözle görülüp ayırt edilemeyen canlılara ise erkeklik
niteliği taşıyan kelimelerle ifade edilişi söz konusudur. Bunun biyolojik
cinsiyetle uzaktan yakından alakası yoktur.