HABERLER
Dini Haber

KUR'AN'DA ZAMAN VE MEKAN HATASI

Yazan: Kirpi


KUR'AN'DA ZAMAN VE MEKAN HATASI


Kusursuz denilen bir kitapta yanlış olur mu? Olmaması gerekir tabi ki. Fakat Müslümanlar için yanlışın görülmesi ve anlaşılması yanlışın kendisinden daha zordur. Zira ortaya çıkarılan tüm yanlışlara bir kılıf bulmaya çalışıyorlar. Kendi fikirlerini Allah'ınmış gibi göstermeye çalışıp dinlerini eleştirilerden kurtarma çabasına giriyorlar ve sanıyorum bu durum var olmaya devam edecek. Lafı fazla uzatmadan konumuza geçelim.

Meâric Suresi:
﴾1-3﴿ Birisi, huzuruna yükselmenin birçok yolu bulunan Allah katından inkârcılar için gelecek olan ve hiç kimsenin savamayacağı azabın gelmesini istedi.
﴾4﴿ Melekler ve rûh O’na, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselip çıkar.

Ayette kendi zaman dilimlerine göre 1 günde Allah'ın katına çıkan meleklerden bahsediliyor ve bu sürenin bizim zaman dilimimize göre 50 bin seneye denk geldiği anlatılıyor. Bu durumda iki soru ortaya çıkıyor.

İlk soruyla başlayalım:
Soru 1:  Allah mekandan münezzeh ise o halde melekler bizim zaman kavramımıza göre 50 bin sene kadar süren bir yolculuk ile nereye gidiyor?

Ayette meleklerin Allah'a 50 bin senelik sürede çıktığı anlatılıyor. İyi ama birinin yanına gidebilmek için yanına gidilen kişinin sabit bir mekanda olması gerek. Mekandan münezzeh olan birinin adresi olmayacağı için yanına gidilmesi de imkansız olacaktır.
Fakat Kur'an'a baktığımızda Allah'ın mekandan münezzeh olmadığı hakkında ipuçları bulabiliriz. Örneğin Mülk süresinin 16 ve 17 ayetlerine bakalım:

Mülk Suresi:
﴾16﴿ Göktekinin sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız yeryüzü altüst olmuş!
﴾17﴿ Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? Uyarılarımın ne demek olduğunu yakında anlayacaksınız!

Ayetlerde apaçık bir şekilde Allah'ın gökte olduğu anlatılıyor. Nitekim Mearic suresinde de melekler için yükseliyor ifadesinin kullanılması Allah'ın gökte olduğu fikrini destekliyor. Bir de bakalım tefsirler bu konuda ne diyor:

'Kur'an Yolu' Tefsiri:
Müfessirler “gökte olan”dan maksadın kim veya ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir: 1. Bundan maksat Allah’tır; ancak bu mecazi bir anlatım olup maksat O’nun yüceliğini ve gücünün sonsuzluğunu vurgulamaktır. Allah mutlak mânada yücedir, sonsuz ve sınırsızdır, zamanda ve mekânda olanlar ise sınırlıdır ve Allah bu sınırlamalardan münezzehtir. 2. Maksat gökteki meleklerdir. Onlar Allah’ın emriyle yeryüzüne inerek kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. 3. Maksat, Allah’ın gökten inen azabıdır. Allah’ın rahmeti ve nimeti nasıl gökten iniyorsa O’nun azabı da inkârcı ve isyankârların başına gökten iner (daha geniş bilgi için bk. Râzî, XXX, 69-70; Elmalılı, VII, 5232 vd.; İbn Âşûr, XXIX, 33). Bize göre burada geçen “gök” kelimesiyle, fizikî evrenin gökleri değil, madde ötesi, yüce olan varlık düzeyi kastedilmiş olmalıdır.
[Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 422]

Her zaman olduğu gibi yine kısa yoldan giderek "bu mecazdır" bahanesini ortaya atmışlar. Fakat tefsirlerde bile Allah'ın azabının ve merhametinin gökten indiğini söyleyerek kendi elleri ile Allah'a tekrar mekan biçmişler. Muhammed'in Miraç olayında da Allah'ın katına çıktığı iddialarını göz önünde bulundurursak Allah'ın mekandan münezzeh olmadığını, aksine inanışa göre onun yukarıda bir yerde olduğunu görebiliriz.

2. Soruya gelelim:
Soru 2: Allah katında zaman kavramı yok ve Allah zamandan münezzeh ise meleklerin onun katına gidip gelmesi neden zaman alıyor?

Öncelikle ayetle ilgili Diyanet işlerinin konuya dair ne dediğine bakalım:

Müfessirlere göre 4. âyette geçen “ruh”tan maksat Cebrâil’dir; “miktarı elli bin yıl olan gün”den ne kastedildiği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı müfessirler buradaki elli bin yılı dünyanın ömrü, bazıları kıyametin oluş süresi, kimileri de âhirette kulların hesap vereceği süre olarak açıklamışlardır. Bir görüşe göre kıyametin müddeti inkârcılar için elli bin sene, müminler için sadece bir günün muayyen bölümü kadar sürecektir. Elli bin senenin, âhiret hayatının toplam süresi olduğunu ileri sürenler de vardır. Ancak bize göre bu yorumların hiçbirinin kabul edilebilir bir mesnedi ve gerçekliği yoktur. Bir önceki âyette geçen “huzuruna yükselmenin birçok yolu bulunan” şeklindeki ifadenin ardından burada da “Melekler, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde O’na yükselmektedirler” buyurulmuştur. Görüldüğü gibi bu ifadenin kıyamet ve uhrevî hesapla, dünya veya âhiretin süresiyle bir ilgisi yoktur; sadece meleklerin Allah’a yükselmesinden söz edilmektedir. 
[Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 453-454]

Gördüğünüz gibi Diyanet İşleri ayette bahsi geçen meleğin Cebrail olduğunu ve 50 bin senenin de Allah katına yükselmek için sarf edilen zaman olduğunu anlatıyor. Şimdi hep birlikte bir matematik hesabı yapalım. Muhammed'e vahiy getiren melek Cebrail Allah'ın katından yeryüzüne kendi zaman dilimiyle 1 günde, bizim zamanımızla 50 bin senede geliyor. Bu da şu anlama geliyor. Yani bir ayeti Allah katından alarak Muhammed'e götürmesi 50 bin sene sürüyor. Kur'an'da 114 sure ve  6236 ayet var. 

Kolaylık olsun diye farz edelim ki Cebrail bir seferde tam bir sure getiriyor. 114 çarpı 50.000 = 5.700.000 sene yapar. Yani 114 surenin tamamlanması için 5.700.000 yıllık zaman gerek. Üstelik bu yalnız Cebrail'in tek yönlü geliş zamanı bunun birde dönüşü var. 5.700.000 (gelişi) +5.700.000 (dönüşü) = 11.400.000 yıl. Yani toplamda Cebrail'in 114 sure için Allah katına gidip gelmesi onların zaman dilimiyle 11.400.000 sene gerektiriyor.

İyide hani Allah zamandan ve mekandan münezzeh idi? Nasıl olur da zamanın olmadığı bir katta zaman akıp gidebilir ve sizin bir yılınız bizim katımızda şu kadar yıldır denebilir? Allah katında bizimden farklı da olsa eğer bir zaman akışı varsa, oranının hiçbir önemi olmaksızın zaman zamandır. Dolayısı ile kendi katının zaman diliminde var olmakta olan Allah ve meleklerinin hiçbiri zamandan münezzeh değildir.
Ayrıca hani Allah ol derse oluyordu? Bize şah damarımızdan daha yakındı, her yerdeydi? Neden Cebrail peygamberlere vahiy iletebilmek için sürekli Allah'ın yanına, onun katına çıkıp tekrar dünyaya inmekle uğraşıyor? Madem öyle, Allah ol derse oldurabiliyor ise ve zaten her yerde ise, Cebrail onun yanına gitmeden ona emirlerini veya ayetlerini iletemiyor mu? Yoksa "mekanı yoktur" dediğiniz ama ayetlerde sürekli olarak gökte olduğu vurgulanan, arştaki katında ikamet etmekte olan Allah'ın buna gücü yetmiyordu da Cebrail'in sürekli onun katına gidip gelmesi mi gerekiyordu?

İşte bunlar tam olarak "eskilerin masalları"dır. Antik Sümer'de en üst mertebede, Cennetin 7.katında, tahtında oturmakta olan tanrı inanışı Samilerin ve ilerleyen dönemde Yahudilerin de katkıları ile çevre kültür ve inanışlara yayılmıştır.
Kur'an çevre kültürlerden duyulanların derlendiği, "eskilerin masalları" sözünü bastırabilmek için sürekli yeminler edilen, Allah tarafından geldiği iddia edilen fakat binbir zorlukla toparlanıp derlenebilmiş insan ürünü bir kitaptır. Tıpkı ilahi olduğu iddia edilen diğer tüm kitaplar gibi...
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »