HİNDU METİNLERİNDE MUHAMMED (!)
Prof. Prakash; Hinduların beklediği 'Kalki Avatar'ın' Hz. Muhammed'den
başkası olamayacağını belirtiyor.
Hinduların Kutsal Metinlerinde Hz. Muhammed M.Ö. 3000 yılına ait olduğu sanılan bu metinlerden Bhavişya Puran'da,
Veda'ların bir bölümü olan Kuntap Suktita; Efendimizin özellikleri,
hayatı, Hz. İbrahim, Kabe, Bekke (Mekke) gibi kavramların yanında ayrıca
Hz. Peygamber'in ismi Mohamed, Mamah ve Ahmed olarak geçmektedir.
Bilindiği gibi İncil'de de Ahmed olarak geçmiştir.
Nihat Hatipoğlu'nun ortaya çıkardığı söylenen bu iddia esasen Shahnawaz Ahmad
tarafından 27 Aralık 2015 tarihinde İngilizce yayınlanan “Prophet
Muhammad (PBUH) in Hindu scriptures” [1] isimli yazının Türkçeye çevrilmiş
halidir. Peki kimdir bu Shahnawaz Ahmad?
Shahnawaz Ahmad [2], Müslümandır ve Müslüman Üniversitesi, Malappuram Merkezi,
Kerala Hukuk Bölümü'nde Yardımcı Doçent olarak görev yapmaktadır. Lisans
derecesini tamamlamış, 2010 yılında Varanasi, Mahatama Gandhi Kashi Vidyapith
Üniversitesi'nden Matematik ve Fizik, 2013 yılında prestijli Banaras Hindu
Üniversitesi'nden LL.B derecesi almış. (LL.B-İngiltere ve Amerika Birleşik
Devletleri hariç en yaygın hukuk yargıları lisans derecesi.)
Doçent arkadaşımız üniversitedeki profil bilgilerinde kendisini Mülkiyet
Hakları, Uluslararası Hukuk, Yasaların Yorumlanması, Ceza Hukuku üzere
yüksek lisans yapmış biri olarak tanıtıyor. Öncelikle bir hukukçunun
Sanskritçe üzerine yorum yapması doğru değildir. Nitekim makalenin altında
yorum yapan insanlar da bu eleştiriyi yapmış. Şimdi makalenin içeriğine göz
atalım ve Nihat Hatipoğlunun'da bu makaleyi görür görmez hiç bir araştırma
yapmadan sadece çeviri yaparak kamuoyuna sunmasının ne kadar yanlış olduğunu
hep beraber görelim.
Haber yazısının evvelinde Bhavişya Puran'ın M.Ö 3000 yılına ait olduğunu
söylüyor ve yazısının devamında şunları aktarıyor:
Puranalarda Hz. Muhammed İsmi
17 ciltten oluşan Puranaların temel kitabı Bhavişya Puran'da şu ifadeler
geçer:
Melekhalı öğretici kendi dostlarıyla zuhur edecek. Adı MOHAMMAD olacak. Raca ona en samimi sadakatini ve bütün saygılarını
sunduktan sonra şöyle dedi: Sana bağlı kalacağım. Sen ey Parbatis Noth /
Beşeriyetin efendisi, Arabistan'ın sakini. Sen şerri yok etmek için büyük
bir güç topladın.
Burada Muhammed adı net geçiyor. Arabistan'a da atıf bulunuyor.
Konuya devam ederken Bhavişya Purana'nın ne olduğuna değinmemiz gerek.
Bhavişya Purana [16] Hinduların Sanskritçe dilindeki puranalarından biridir.
Mevcut eser gelecekten kehanetler verdiğini iddia eder. Bhavişya Purana'nın
gerçekliği ve özgünlüğü modern akademisyenler ve tarihçiler tarafından
sorgulanmıştır ve metin Hindu edebiyatının Puranik türünün "sürekli
revizyonları ve canlı doğası" nın bir örneği olarak kabul edilmektedir [3-4]
5 ana varyantı bilinen metnin birçok tutarsız versiyonu mevcuttur ve içerik
ve alt bölümleri farklılık gösterir. [5] Bazı el yazmalarında dört,
bazılarında iki Parvan (bölüm) varken diğerlerinde herhangi bir bölüm
yoktur. [6] [7] Bugün var olan metin orta çağdan son zamanlara kadar uzanan
bir malzeme bileşiğidir. Bhavişya Purana'nın mevcut sürümleri
İngiliz sömürge döneminde yayınlanan basılı bir metne dayanmaktadır.
Bhavişya Purana'nın ilk 16 bölümüne Brahmaparvan denir. Manusmriti'nin [8]
bazı versiyonlarına benzerlikler gösterir ve alıntı ayetler içerir. [9] [10]
Bhavişya Purana'nın Brahmaparvan kısmı, Zerdüştlük ile ilgili görüşlerle
örtüşen ve Güneş tanrısı Surya ile ilgili metinlerden oluşan 169 bölümlük bir
destan kulliyesi içermektedir. [11] Bu Güneş Tanrısı ile ilgili bölümler
Bhavişya Purana'nın dikkate değer , önemli bir parçasıdır ve İran ,Orta Asya
halkları ile Hindistan kıtasındaki toplumlar arasındaki göç veya etkileşimi
ile ilgili olması muhtemeldir. [12] [13]
Metnin Madhyamaparvan adı verilen ikinci bölümü Tantra [14] ile ilgili bir
çalışmadır. [15] "Kehanet" ile ilgili üçüncü bölüm Pratisargaparvan,
Hristiyanlık, İslam, Bhakti hareketi, Sihizm, İngiliz yönetimi ile ilgili
bölümleri içerir ve bilginler tarafından 19. yüzyıldan kalma bir oluşum olarak
kabul edilir. [16] [17] Metnin Uttaraparvan adlı dördüncü kısmı,
Bhavishyottara Purana olarak da bilinir. Bu son bölümde çeşitli Hindu
tanrıları ve tanrıçaları, Tithis'leri (ay takvimindeki tarihler), ayrıca
mitoloji ve Dharma'nın özellikle vrata (yemin) ve dana (sadaka) ile ilgili bir
tartışması yer almaktadır. [16] [17] Metinde ayrıca Uthiramerur [18] [19] gibi
kutsal yerlere seyahat rehberi ve hac hakkında birçok Mahatmya bölümü vardır
ve Tirtha [20] odaklı Puranas'lardan biridir. [21]
Şimdi Muhammed'in isminin geçtiği iddia edilen Pratisargaparvan (kehanetler)
bölümü üzerinde biraz daha duralım ve bilim insanlarının, tarihçilerin,
arkeologların, Sanskritçilerin bununla ilgili ne söylediklerine bakalım.
Pratisargaparvan 100 bölümden ibarettir. Birinci ve ikinci fasılları
(Handaş olarak adlandırılır) eski zamanla, üçüncü kısım ortaçağla, dördüncüsü
de yeni çağla ilgilenirken evrensel bir tarih olarak yazılmıştır. Bu bölüm çok
sayıda araştırmacının Bhavişya Purana'nın çoğunun doğruluğunu sorgulamasına ve
bu Puranaların kutsal metinler değil, zaman içinde sürekli olarak revize
edilen ve dolayısıyla yaşayan bir doğaya ait belgeler olduğuna dair kanıtlar
olduğu üzerinde durmuşlar. [22]
Alfred John Hiltebeitel [23] gibi din, tarih, insan bilimleri üzerine yüksek
lisans yapmış ve akademik uzmanlığı Mahabharata ve Ramayana gibi eski Hindu
Sanskrit destanları üzerine olan bilim insanları Pratisargaparvan ile
ilgili araştırmalarının sonucunda şunları ifade ediyor:
Araştırmalar, bu bölümün son birkaç yüzyıl içinde tarihsel anlatılarla
önemli ölçüde bozulmasını doğruladı. Yazılar araştırırken kullandığımız
Terminus Post Quem ve terminus ante quem [24] yöntemiyle Bhavişya Purana'nın
bu bölümünün, yani Muhamed hakkında bilgiyi içeren Pratisargaparvan
(kehanet) bölümünün büyük olasılıkla 19. yüzyılda [25] oluştuğu
görülmektedir.
Gördüğünüz gibi Muhammed'den haber veriyor denilen metinlerin arkeologlar,
tarihçiler ve Sanskritçiler tarafından 19. yüzyılda yazıldığı kabul
ediliyor. Bu bilim insanları içinde en önde gelenleri ise Ludo Rocher [26]
ve Alfred John Hiltebeitel'dir.
Şimdi Prof. Dr. Pundit Vaid Prakash tarafından kaleme alınan ve “The Last
Kalki Avatar” adıyla basılan kitapta Hint kutsal kitaplarında yer alan ve
“Son Peygamber” manasına gelen “Last Kalki Avatar”ın Muhammed’in bizzat
kendisi olduğu iddiasına göz atalım. Prof. Prakash'e ilaveten Muhammed
Hamidullah da kendi kitabında şunları söylüyor:
Hint kutsal kitaplarından Veda ve Puranalar’da çölden “övülmüş” (Muhammed)
adında bir bilgenin çıkacağı, “araba”sının semâya ulaşacağı (mi’rac), büyük
zaferlerden birini 300 (Bedir Savaşı), birini de 10.000 kişiyle (Mekke’nin
fethi) kazanacağı bildirilmiştir. Kalki Purana’da ise babasına “Allah’ın
kulu” (Abdullah), annesine “güvenilir” (Âmine) denileceği, bir kum diyarında
dünyaya geleceği ve doğduğu şehrin kuzeyine sığınacağı (Medine’ye hicret)
belirtilmiştir.
[Kaynak: M. Hamidullah, s. 375]
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki eski Hindu kutsal metinleri olan
Vedalarda [27] Kalki Avatar hakkında bilgi yoktur. [28-29] Kalki terimi büyük
savaş destanı Mahabharata'da sadece bir kez görünür. [30]
Fakat Mahabharata destanlarındaki bu mitolojik varlık Kalki olarak değil
Karki olarak geçer. Otto Schrader [31] gibi filologlar Kalki değil Karki
olarak kullanıldığını vurgular. Karki ismi Mahabharata el yazmalarının (ör.
G3.6 el yazması) iki versiyonu tarafından da desteklenmektedir. [32] Karki,
attan beyaz anlamına geliyor. Hindu geleneklerinde Kalki, Vişnu'nun
bir avatarı olarak kabul edilir. Avatar "enkarnasyon" anlamına gelir ve
ilahi olanın insan varlığının maddi alanına inişini ifade eder. [33] Peki
Vişnu kimdir? Ve enkarnasyon nedir?
Vişnu, Hinduizmde Tanrının bir şeklidir. Koruyucu olarak tanınan Vişnu
özellikle ünlü avatarları ve enkarnasyonlar ile tanımlanır. Bu avatarlardan en
önemlileri Krişna ve Ramadır. Vaişnavalara göre o Nihai Gerçek veya Tanrı'dır.
Trimurti kavramında (bazen Hint Teslisi olarak anılır) o, Tanrının ikinci
görünüşüdür (diğerleri Brahma ve Şiva'dır) ve onun en yüksek durumu Hindu
kutsal metinlerinden olan Ayurveda, Rigveda ve Bhagavatgita'da
bildirilir.[34][35][36][37][38]
Enkarnasyon [39] Hristiyanların dini inançlarından aşina olduğumuz şeydir.
Enkarnasyonun bir diğer adı da hulûldur. Hulûl kelimesinin kökeni Arapça
"gelip çatmak" anlamındaki حلول (hulul) kelimesidir. [40] Enkarnasyon
kelimesinin kökeni ise Latince incarno fiilidir. Bu fiil, "ete
dönüştürme" anlamına gelmektedir. Pasif hâli, "ete dönüştürülmek"tir ve bu
kelime Vulgata'da geçmemektedir. Ancak Yuhanna İncili'nin 1:14 fıkrasında
bulunan "et Verbum caro factum est" (Kelime, ete dönüştürüldü) cümlesinden
türetilmiştir.
Hulûl veya diğer ismiyle enkarnasyon Tanrının bir insan vücudunda şekil bulmuş
haline deniliyor. Nitekim Hristiyanlar da İsa'nın Meryem'in karnında Tanrının
şeklini almış bir insan olduğuna ve dolayısıyla Tanrının kendisi olduğuna
inanıyorlar. Müslümanlar Hristiyanların bu dini inançlarını yani
enkarnasyonu kesinlikle reddederler ve kafirlik olarak görürler. Fakat
her ne hikmetse Hindu kutsal metinlerinde Tanrının bir enkarnasyonu olarak
anlatılan Kalki Avatar'ı doğru olarak kabul ederler ve bunun Muhammed olduğuna
inanırlar. O zaman demek ki Müslümanlar Muhammed'i Allah'ın insan bedeninde
şekil bulmuş hali olarak görüyorlar. Nitekim bunu iddia eden Müslüman din
adamları da yok değil.
İmam-ı Rabbani'nin Şeyh Hamid Nehari'ye yazdığı 393. Mektupta
Aynü'l-kuzat'ın, Temhidat aldı eserinde söylenenlere bakalım:
"O ki, siz İlâh olarak bilirsiniz, bize göre Muhammed (sav)
olmaktadır.
O ki, siz Muhammed (sav) olarak bilirsiniz, bize göre yüce Sultan
İlâh'tır"
Şimdi birazda Muhammed diye kabul edilen Kalki Avatar'ın (Karki'nin) bahsinin
geçtiği kutsal metinler olarak tanımlanan Kalki Puranalar'ın ne olduğuna
bakalım.
Kalki Purana-Upa Puran (Minör Puranalar) diye adlandırılan puranalardan
biridir. Bu puranadaki destanların Hindu zaman döngüsünün 4 güneyinden (veya
çağından) dördüncüsünü anlattığına inanılıyor ve Kalki Purananın 16. asırda
yazıldığı düşünülüyor. [41]
Nihat Hatipoğlu'nun 5000 yıllık dediği Hindu metinleri olan Bhavişya
Purana'nın mevcut sürümlerinin Sanskritçiler tarafından İngiliz sömürge
döneminde yazıldığı öngörülüyor. Hint dil uzmanları tarafından ismini
belirttiğimiz Purananın Muhammed'i anlatıyor dedikleri kehanetler
(Pratişargaparvan) kısmının büyük çoğunluğunun 19. yüzyılda yazıldığı
belirtiliyor. Bunların arasında dünyaca ünlü Alfred John Hiltebeitel ve Ludo
Rocher gibi sanskritçiler de mevcut. Kalki Avatar'ın da Muhammed olduğu
iddiası suya düşmüş oluyor, nitekim Kalki Puranaların en eskilerinin 16.
yüzyıla ait olduğu düşünülüyor. Bilim insanları Puranaların doğruluğunu hep
tartışmıştır. Nitekim Hindu geleneğinin kendisinde de Puranalar Mahabarata
veya Ramayana gibi çoğunluk tarafından doğru olarak kabul görmemiştir. Bilim
insanları puranaları güvenilirlik bakımından Vedalardan bile sonra
tercih etmişlerdir. Çünkü bu metinler (puranalar) sayısız değişimlere, ekleme
ve çıkarmalara maruz kalmışlardır. Ayrıca Müslümanların Hindu metinlerinde
Tanrı Vişnu'nun vücut bulmuş hali olarak anlatılan Kalki Avatar'ı Muhammed
olarak kabul etmeleri de Kur'an'a göre kafirliktir:
Mâide Suresi 17. Ayet:
Şüphesiz ki "Allah Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kâfir olmuşlardır.
Müslümanların Kalki Avatar'ın Muhammed olduğunu iddia etmesi için önce Tanrının
(Allah'ın) enkarnasyon (hulül) yapacağını yani bir insan vücudunda şekil
bulabileceğini kabul etmeleri gerekir. Fakat gördüğünüz gibi Kur'an bunu kabul
edenlerin kafir olduğunu söylüyor. Şimdi Kalki Avatar'ın Muhammed olduğuna
inanıp kafir olmayı veya Kur'an'a inanmayı seçmek siz Müslüman arkadaşlara
kalmış…