NEDEN DİNİ EĞİTİM AHLAKLI İNSAN YETİŞTİREMEZ?
Kafamda dönüp duran deli soruydu. En küçük hatada senelerce cehennemde yanacağına inanan insanlar nasıl bu kadar kolay günah işleyebiliyor.
Geçen pikniğe gittiğimiz yerde her yeri çöp içerisinde görünce, istemsiz olarak olaya başka bir açıdan bakı vermişim. “Buraya çöp atmak yasaktır” yazısına rağmen, orayı çöplüğe çeviren insanlarla namaz kılmak farzdır deyip namaz kılmayan insanlar acaba aynı insanlar mı? Japonya, Hollanda gibi inançsız memleketlerde her yer tertemizken neden bizim gibi inançlı memleketler pislik içerisinde? Neden Müslümanlar toplum yararına olan kurallara uyma konusunda bu kadar başarısız?
Çocukluğum, Avrupa ve Arap ülkelerinde işçi olarak çalışmaya giden gurbetçi insanların arasında geçti. Çevrem gittikleri yerde yaşadığı hikayeleri anlatan insanlarla doluydu. Bir Almancı teyze anlatmıştı. Almanca bilmiyor ama alışveriş yapması lazım. Demişti ki; 100 mark alırdım yanıma, almak istediğim şeyleri alırdım. Almana 100 markı verirdim. Bana üstünü verirdi, Almanlar bizi hiç kandırmadı hep paramızın üstünü tam verirdi. Almanların dini mini yoktu ama çok dürüst insanlardır, dürüstlükleri bizim dinimizdeki gibi demişti.
Sonra Arabistan'a giden bir amca anlatıyor hikayesini. Bir kavgadan ötürü haklı olmasına rağmen mahkemeye düşmüş. İstediğin kadar haklı ol, her zaman Arap haklıymış. Hapishaneye atmışlar bunu, makarnayı el arabası ile dökmüşler önüne de, bu eliyle yerden yemiş makarnayı. Yine hacca giden teyzem anlatmıştı, Tekerlekli sandalye ile para karşılığı tavaf ettiren adam, eksik tur attırmış, bırakmış gitmiş, teyzem tekerlekli sandalyenin üstünde kala kalmış. Demişti ki Şeytanın büyüğü oradaymış, meğer ondan taşlamaya oraya gidiliyormuş.
İnsan ister istemez soruyor. Neden dinin az olduğu yerler bu kadar ahlaklı iken, en küçük hatada yıllarca cezalandırılıp yanacağına inanan, inançlı insanların olduğu yerler bu kadar ahlaksız?
Bu soruyu sorunca inançlı insanlar hemen müdahale ediyor. Müslümanlara istediğin eleştiriyi yapabilirsin ama İslam kötülüklerden münezzehtir, İslamı eleştiremezsin diyorlar. Ama ben bunu yapmak istemiyorum, çünkü bu zaten İslamın yapılmasını istediği şeydir. İslam insanların eksik, hata yapan ve Allah'a borçlu mahlukat olarak görür. Mesela, imamlar, cemaate, istiğfar duası ettirerek ne kadar hatalı, eksik ve günahkar olduklarını tekrar tekrar hatırlatırlar, ama ben bu oyuna gelmek istemiyorum. Hayır, sorun Müslümanlarda değil, sorun inandıkları dinden kaynaklanıyor.
Anadolu'nun eski evlerinin çoğu kerpiçten yani topraktan yapılmıştır. Toprak evler pek ıslanmayı sevmez, içlerinde banyo yoktur. Olasılıkları kafanızda değerlendirin, böyle bir yerde İslami kurallara göre kim boy abdesti alabilir? Çocukken yaşlı bir teyze anlatmıştı. Evde banyo olmayınca yıkanmak için dama gidermiş yani hayvanların olduğu bölüme. Soyununca eşek buna bakmaya başlamış. Eşeğin bakışlarından rahatsız olan kadın eşeğin gözlerini yazma ile bağlamış ta boy abdesti almış. Yani her boy abdesti almak gerektiğinde köyün çeşmesinden kaplarla su getireceksin, Konya’nın ayazında akan su ile abdest alamazsınız. Onu ısıtacaksın sonra dam içine gideceksin ve yarı karanlıkta bedeninizde iğne ucu kadar kuru yer kalmayana dek yıkanacaksın. Sizce dedelerimiz ninelerimiz her seferinde bu zahmete girip boy abdesti almışlar mıdır? Kandırmayın kendinizi böyle bir şey olmadı, bir kere çektilerse bu zahmeti, diğer seferde yapmadılar ve dinin istediği gibi hatalı olup, cenabet dolaştılar. İslamın koyduğu kuralların bir çoğu böyle, günahkar olmaktan kaçamayacağınız kurallardır. Zaten diğerleri de insanlığın bir arada yaşamak için koyduğu evrensel kurallardır, dine özgü değildir.
Cehennemi-cenneti olan dinlerde insanların günahkar olması önemli. Bu nedenle az önceki örnekte açıklamaya çalıştığım gibi yaparken zorlanacağı, yapamayacağı şeyleri inananlara ödev olarak yüklemeniz gerekir. Müminleri Allah'a karşı eksik, hatalı ve borçlu olduğuna inandırmanız lazım ki dinin temsilcileri inanlardan bir şeyler koparabilsin. Mesela Hristiyanlıkta günah çıkarma var, veriyorsun parayı günahlarından kurtulabiliyorsun ama İslam üst versiyon olduğundan biraz daha karmaşık yollardan ister alacağını. Örneğin; derki benim ideolojim yolunda ölürsen şehit olacaksın ve tüm günahların affolacak. Özetle kaçışın yoktur, ne yaparsan yap günahkar olmak zorundasındır. En halis Müslüman bile günahkardır. “Ben cana kıymadım, hırsızlık yapmadım, kimsenin ırzına geçmedim. Kendi halimde yaşıyorum. Ben iyiyimdir, beni niye yaksınlar” derseniz, bu olmaz. Böyle bir inancı olan insandan bir şey kopartamazsınız.
Çocukluğumun ve gençliğimin bir döneminde dini eğitim veren yerlerde kaldım. Düşünün gençsiniz hayat gürül gürül akıyor. Ama başınızdaki hoca sabah akşam beş vakitte size dinin kurallarından, uymazsanız ne kadar yanacağınızdan bahsediyor. Kendinizi yaman bir çelişkinin içinde bulursunuz bir tarafta dinin kuralları var, diğer tarafta tavana vurmuş insani dürtüleriniz. İnsani dürtüleriniz çoğu zaman baskın gelir ve hocanın anlattıklarını, kitaplarında yazanları bir şekilde görmezden gelmeyi ve kendinizi bu çelişkiyle yaşamayı öğretirsiniz. Böyle büyüdüğünüz için inandığınız kurallar ile yaptıklarınız arasındaki çelişki artık sizi rahatsız etmez. Bu açıdan bakınca imamın dediğini yap ama yaptığını yapma ata sözündeki derin anlamı daha iyi anlıyorsunuz. Camide Suriyeli kadın ile basılan imam, ya da yan soyunma kabinindeki kadının resmini çekmeye çalışan müftü sizi şaşırtmasın. "Yahu bu insanlar bu yaptıklarının karşılığında yıllarca cehennemde yanacaklarına inanmıyorlar mı? Nasıl bunu yapıyorlar" sorusunun cevabını bulmaya çalışarak kendinizi yormayın. O müftü aslında, hocası göz zinasını anlattıktan sonra, gece yatağında porno izleyen imam hatip öğrencisinin büyümüş halidir. Yanlış anlaşılmasın imam hatip öğrencilerine karşı bir tavrım, eleştirim yok, İmam hatip genci izliyor da dinsizin çocuğu izlemiyor mu, onlarda izliyordur ama onları bundan ötürü bilmem kaç bin yıl yanacağına inandırmaya çalışan birileri yok.
Bu çelişki toplumumuza öyle işlemiştir ki, gerekli gereksiz kurallar koymayı ve o kuralları bizzat çiğnemeyi adeta karakter haline getirmişiz. Ünlü Ortadoğu tarihçisi Bernard Lewis’in "doğu toplumları kurallara uymayı sevmez" diye bir lafı vardı. Gerisini getirmemiş rahmetli. Evet doğru, doğu toplumları kurallara pek uymaz çünkü bizzat inandıkları din insanları bu hale dönüştürüyor.
Biraz uzun oldu biliyorum, son bir örnekle bitiriyorum.
Düşünün ki; son model sağlam bir arabanız var ve düz bir yolda ilerliyorsunuz, yol geniş ve bomboş. Sonra bir tabela görüyorsunuz, hız sınırı 50. Anlam veremiyorsunuz. Hız sınırı 50 ama böyle yolda ayağınız ister istemez gaz pedalına gidiveriyor. Az ilerleyince polis durduruyor, hız sınırını aştınız, ceza yazacağız diyor. Böyle bir durumla karşılaşırsanız kendinizi suçlu hissetmeyin, trafik polisinin amacı trafik güvenliği, insanların sağlığı falan değildir. Sebebi devletin paraya ihtiyacı olmasıdır..
Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
- Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
- Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
- Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)