TÜM SEMAVİ DİNLER AYNI KAYNAKTAN MI GELİYOR?
TÜM SEMAVİ DİNLER AYNI KAYNAKTAN MI GELİYOR?
Eğer çevrenizdeki herhangi bir Müslüman’a Hristiyanlık’ın ve Yahudilik’in kökenini sorarsanız size klasik olarak şu cevabı verecektir:”Allah önce Musa ile Tevrat’ı daha sonrasındaysa İsa ile İncil’i gönderdi.Bu dinlerin kökeni Allah’tandır.Fakat bu kitaplar değiştirilmiştir.”
Şimdi bu dinlerin aynı kökenden olmadığını anlamak için bu dinlere adını veren İbrahim peygamberin öyküsünü incelememiz en mantıklı yöntemdir.Öncelikle Kur’an’ın anlattığıyla İbrahim peygamberi inceleyelim.Öncelikle İbrahim’in peygamber oluşunu anlatan ayetlere bakalım.
74. İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum."
75. Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
76. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: "Rabb'im budur." dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem." dedi.
77. Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur." dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum." dedi.
78. Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük." dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."
79. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim."
80. Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?"
81. "Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?
82. İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
(Enam Suresi)
Şimdi ise bizi en çok ilgilendiren kısım olan İbrahim’in Kabe’yi inşasını anlatan ayetlere bakalım:
125. Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik.
126. İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!
127. Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.(Bakara Suresi)
Şimdi ise İbrahim’in Nemrut ile çekişmesini ele alan ayete bakalım:
Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez." (Bakara, 258)
Yani Kur’an’a göre İbrahim Mekke’de yaşamıştır. Peki İbrahim Tevrat’a göre nerede yaşamıştır? Bu konu ile ilgili bir şey söylemeden önce belirtmek isterim ki Hristiyanlar Tevrat’ı ilahi bir kitap olarak kabul ederler ve değiştirilmediğine inanırlar.Yani Tevrat’taki ayetlere hem Hristiyanlar hem de Yahudiler inanır.Yaygın fikir birliğine göre İbrahim bir Sümer toprağı olan Ur şehrinde doğmuş ve bu harita çevresinde yaşamıştır.
Yani anlayacağınız Mekke’nin yanına bile yaklaşmış diyemeyiz. Şimdi mantıklı bir şekilde düşündüğümüzde İbrahim’i büyük bir peygamber olarak gören Yahudiler’in neden onun inşa ettiği mabede tarihte hiç ilgi duymadıklarının sebebini anlayabilirsiniz. Çünkü İbrahim hiçbir zaman Mekke’ye gitmemiştir ve Kabe İbrahim tarafından değil İslam öncesi Pagan ve putperest Araplar tarafından inşa edilip onları da dine çağırmak için Muhammed tarafından kullanılmış ve İbrahim işin içine katılarak hikaye Yahudi ve Hristiyanlar için de ilgi çekici bir hale getirilmiştir. Aynı zamanda eğer Kabe İbrahim tarafından inşa edilmiş olsa idi şuan Müslümanların yaptığı gibi Yahudiler ve Hristiyanlar da buraya ibadet ederdi ve kaynaklarında en azından ismi geçerdi.Klasik bir Müslüman diğer kitapların değiştirildiğini düşündüğü için kaynaklarında Kabe’nin geçmediğini düşünecektir. Peki bu kitaplar onlarca kez değiştirilmesine rağmen içerisinde neden Kur’an’da geçen çoğu peygamber ve kıssaları daha detaylı şekilde geçmektedir? Veya buraya ibadet eden ve ilgi duyan onlarca Yahudi ve Hristiyan buradan nasıl uzak tutulmuştur? Acaba Kabe’nin Tevrat’ta geçmemesinin sebebi kitabın değiştirilmiş olması mıdır yoksa bölgesinin inançlarıyla Tevrat arasında bir köprü kurmak isteyen Muhammed’in etrafından duydukları kadarıyla mı Kur’an’a geçirilmiştir?
Tevrat ve Kur’an’ın İbrahim hakkında bir başka fikir ayrılığı ise kurban edilen oğlunun kim olduğudur.Kur’an’a göre kurban edilen çocuk İsmail’dir.Bu konu ile ilgili ayetler şöyledir:
Biz Kâbe’yi, insanlar için toplanıp sevap kazanma yeri ve emniyetli bir mekân kıldık. Öyleyse siz de İbrâhim’in makâmını namazgâh edinin. Zâten İbrâhim’le İsmâil’e de: “Tavaf edenler, ibâdet kastıyla orada kalanlar, rükû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun!” diye emretmiştik.(Bakara 125)
Bu ayetten açıkça anlayabiliyoruz ki İbrahim ile Mekke’de olan oğlu İsmail’dir.Tevrat’taki ayetlerde ise bu böyle değildir.
“İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu. Oraya “Yahve yire” adını verdi. “RAB’bin dağında sağlanacaktır” sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.” (Yaratılış 22:13-14)
“Tanrı, “İshak’ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git” dedi, “Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.” (2. ayet)
Görüldüğü gibi bu olayda da küçük olarak görülse bile bir farklılık vardır. Peki aynı hikayeyi anlatan bu iki kitapta neden küçük farklar vardır? Yahudi din adamları kitaplarını tamamen değiştirmek ve kendi işine gelen ayetler koymak yerine neden sadece bir çocuğun ismini değiştirmeyi tercih etmişlerdir? Mesela bir Yahudi alim evlatlığının karısını beğendiği için evlenmek isteyip bunun için neden Allah’tan gelen(!) bir ayet eklememiştir? Çünkü asıl olay Tevrat’ın değiştirilmesi değil değiştirilmiş hikayelerden oluşan bir kitaptan özet bir şekilde bilgileri alan adamın yaptığı ufak tefek hatalardır.
PATREON İLE DESTEK OL
Patreon'dan Üye Olarak Destek Olmak İçin : TIK
KUR'AN ANALİZİ
● Sırasıyla tüm ayetleri incelemeye başladığım ve kökenlerini gösterdiğim "Kur'an Analizi" videoları İçin TIK!