HABERLER
Dini Haber

AKILLI TANRIMIN BİLİMSEL AYETLERİ

Yazan: Kainatta Toz Zerresi
KTZ, din, islamiyet, Kur'an ve bilim, Bilim ve din, İslamiyet ve bilim, İslam ve bilim, Bilimle çelişen ayetler, AKILLI TANRIMIN BİLİMSEL AYETLERİ

Kur’an’da var olan ve bilimsel bilgiler içerdiği düşünülen ayetler, internet hayatının insan yaşamına iyice entegre olması ile birlikte özellikle son 10  yıldır adeta dinsizler ile dindarlar arasında sürüp giden bir kargaşaya bir anlaşmazlığa, soru-cevap yarışına dönmeye başladı.  Bu kargaşa içinde yaşanan soruları, iddiaları ve cevapları genel hatları ile şöyle bir gözden geçirelim:
  • Allah, dünyayı 6 günde mi yarattı 2 günde mi yarattı? Hangi ayet doğru?
  • Falanca ayete göre yer 2 günde, geriye kalanlar 4  günde yaratılıyor, toplayınca 6 gün ediyor?
  • Dünyanın altı günde yaratılması mümkün mü?
  • Kardeşim, falanca ayette yaratılma kelimesi kullanılmıyor yani bir şeyler zaten oluşmuş, yaratılmış ve bu dört gün altı gün mevzusu, asıl yaratılıştan sonraki dönemleri anlatıyor. Aslında gök-yer yaratılmış, bakterilerin yani ilk bitki ve yaşamların tohumlarının ortaya çıkması 4 gün sürmüş………..
  • Durum, bu kardeşimizin anlattığı gibi değildir, gün derken “devre” demek istiyor, “6 değişik devrede” demek istiyor aslında…….
  • Dünyanın 6 günde yaratılmış olması, bizim 6 günümüz değildir. Zaten dünyanın ilk yaratılış esnasında dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü gibi döngüsel anlamda bir gün kavramı yoktur. Bu yüzden falanca ayete müracaat edersek eğer Allah katında bir gün 50000 yıla tekamül ediyor, çarp bunu 6 ile eder mi 300000 yıl.
  • E filanca ayette de “…Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir…” yazıyor. Bu bilgiye göre çarpma işlemini yaparsak eğer 6000 yıl çıkıyor hangisi doğru?
  • Nahl suresi 79.uncu ayette kuşları havada Allah’ın tuttuğundan bahsediyor, bu saçma değil mi?
  • Kardeşim, kuşu havada tutan Allah’ın yarattığı bilimsel yasalardır. Kuş, bu bilimsel ve evrensel yasaları kullanarak havada kalabiliyor bu yüzden kuşu havada tutan yine Allah olmuş oluyor.
  • ………………………………………


Bu örnekler devam eder gider. Verilen cevaplardan anlaşıldığı kadarı ile  İslâm’ın İlâhı olan Allah, bazı ayetleri nedense sadece ve sadece bin yıl öncesinin aylayabileceği bir mânâ  ile göndermiş.  Bu devirdeki  insanın beyin yapısına da hitap edecek şekilde tarif edebilmeyi, yazdırabilmeyi akıl edememiş.

Ey İslâm’ın Tanrısı olan Allah, insanlar şu yüzyılda, ilimle bilimle uğraşıp, süper devletler  olma yolunda ilerlerken kendi bireylerini de statüsü yüksek, saygıya ve övgüye lâyık ve her biri değerli birer insan olarak görüp dünyaya da aynı değerde kendini ve vatandaşlarını tanıtırken ve kabul ettirirken, senin dinini yaşayanlar, gönderdiğin ayetleri önce ayıklamaya, düzenlemeye sonra da Müslüman olmayan milletlerin ilmine vakıf olup geliştirip yaydıkları bilimsel verilere uydurmak için neler çekiyorlar bir bilsen! Geriye kalanlar ise yiyip içip sevişip çoğalmakla meşgul.  Gavur milletlerinden aldıkları medeni yasaları ülkelerinde uygulayan kulların ise daha insancıl yaşıyor farkında mısın? Bu arada sen ne yapıyorsun? Yoksa deistlerin inandığı Tanrı gibi sen de kullarını kendi başlarına bırakıp kendi köşene mi çekildin? Eğer öyle yaptıysan şu an Müslüman halklarının durumu hiç de iç açıcı değil!  Her şeye rağmen yani hayatımızın içindeki bütün bu hakikatlere rağmen itaatkâr kulların, senin kâinatın en zeki ve en kudretli ve tek İlâhı olduğuna inanıyorlar fakat ben senin o kadar da akıllı olmadığını düşünüyorum. Dahası, benim inandığım İlâh senden daha akıllı ve daha zeki. Benim İlâhımın, ilham yolu ile bana yazdırdığı yani vahyettiği ayetler, sadece binlerce yıl öncesinin insanlarına değil, hem bu çağın hem de binlerce yıl sonraki insanların akıl ve mantıklarına hitap edebiliyor. Üstelik benim inandığım İlâhın gönderdiği ayetleri anlamak için didik didik edip o ayeti şuradan bul, bu ayet falanca surede, hepsini bir araya getir, anlamlarını didikle gibi çabalara girmeye de gerek kalmıyor. Yani benim İlâhıma inanan insanlar, bu ayetleri okuyup bir seferde rahatlıkla anladıktan sonra zamanlarının geri kalan kısmını dünya işleri ile, ilimle bilimle uğraşarak ve dünya milletleri ile yarışarak geçirebiliyorlar. Çünkü benim İlâhım, insanların kutsal kitap ayetleri yüzünden bir birileri ile tartışmaya girmesini  ve değerli zamanlarını, bir birilerini  ibikleyerek  geçirmelerine razı olmuyor.

Kendi inandığım  İlâhın bana vahyettiği  bilimsel ayetleri (sıradan bir insana ilham olan  anlamlı paragraflar da diyebiliriz bunlara) paylaşayım:
  • Aranızdaki çeşitli farklılıklara rağmen her biriniz ayrı ayrı benim nezdimde değerli olan kullarım! Dünya yaşamının her dönemi, kendi özellikleri ile gelir ve sizin yaşamınızı etkiler. Sizin göreviniz, bu yaşamsal dönemlerin yeniliklerine, kendinizi en iyi ve en faydalı şekilde adapte etmenizdir. Bunu yaparken bir birinizi incitmeyin, kul hakkı yemeyin ve kendiniz kadar başkalarının iyiliğini ve içinde bulunduğunuz dünyanın ve çevrenin, tabiatın, bitkilerin, ağaçların  ve hayvanların iyiliğini de düşünün. Bencil olmayın.
  • Aranızdaki çeşitli farklılıklara rağmen her biriniz ayrı ayrı benim nezdimde değerli olan kullarım! Etrafınıza dikkatli bir şekilde bakacak olursanız eğer güneşin doğuşunun ve batışının belirli bir düzende akıp gitmesi,  canlıların çoğunluğunun çift olarak yaşaması,  yerkürenin bazı yerlerinin dağlık, bazı yerlerinin düz, bazı yerlerinin çöl, bazı yerlerinin ağaçlık ve serin olması, bazı yerlerinin de okyanus suları ile kaplı olması sebepsiz değildir. Hepsinin de benim oluşturduğum kâinat yasasında ve bu yasanın akışı içinde bir görevi ve bir düzeni vardır. Sizlere, bu düzenin yasalarını ilmî ve bilimsel  düzeyde düşünüp araştırıp öğrenmek görevini veriyorum. Benim yasalarımı ne kadar düşünür, araştırır ve bu yasaların bir kısmının işleyiş nedenlerini ve kendi içindeki dinamiklerini öğrenip  kendi imkânlarınız dahilinde  kullanıp hayatınıza geçirebilmeyi ne kadar başarırsanız  ve bu anlamda öğrendiklerinizi sonraki kuşaklara doğru şekilde aktarırsanız bana o kadar yakın olursunuz. Ben, benim yasalarıma akıl erdirmeye çalışan ve bu doğrultuda  çaba sarf eden kullarımla her an birlikteyim. Bana yapabileceğiniz en güzel ibadet, kendinizi, çocuklarınızı, toplumunuzu ve diğer insanları, bilimin ışığında çalışır ve gelişir halde tutmanız ve aynı zamanda öğrendiklerinizi bir birinizle paylaşmanızdır.
  • Aranızdaki çeşitli farklılıklara rağmen her biriniz ayrı ayrı benim nezdimde değerli olan kullarım! Devasa  bilgim  ve kudretim ile  sizi ve sizin dışınızdakileri yaşatacak uygun bir yer kürenin yaratılması için uygun koşulları devreye soktum.  Bu koşullar, içinde yaşadığınız kâinatın yassına göre ve benim bilgim dahilinde nüzul etti.  Üzerinde yaşadığınız yerküre, benim bizzat var edip savurduğum  kâinat yasalarına uygun olarak, sizin günlerle ve yıllarla ifade etmekte  zorlanacağınız uzun bir dönemde oluştu. Umulur ki gün gelir, sizden sonraki kuşaklar, bu yasaları inceleyip öğrenirler ve bu yasaların  zerre kadarına vakıf olurlar. O günler geldiğinde, ilmin ve bilimin sınırlarını, kendinize ve başkalarına zarar vermeden aşabildiğiniz kadar aşın, gidebildiğiniz yere kadar gidin.
  • Ey kulum! Sana, Tanrın dünyayı kaç günde yaratmıştır, bize kesin bir şey söyle diye sorarlarsa onlara De ki: Kâinattaki her şey hareket etmekte ve çalışmaktadır. İçimize çektiğimiz hava bile yeri gelir rüzgâra kapılır ilerler. İnsan,  hayatın yasalarına dair bilgileri, oturduğu yerden el açtığı Tanrısından hazır olarak duymak için  yeryüzüne gönderilmedi . İnsan, bir tohumun toprağa nasıl ekildiğini ve nasıl büyütülüp nasıl hasat edildiğini öğrenebilmişse, diğer bütün yasaların da ve dünyanın kaç günde yaratıldığı bilgisini de zamanı geldiğinde kendi çabası ile araştırıp öğrenmelidir. Kendisi öğrenemese bile torunları, torunlarının torunları mutlaka öğrenecektir.
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »