Ramazan ayı geldiği zaman, oruç tutulmasına mani bir rahatsızlık yok ise bütün Müslümanlar oruç tutmak zorunda. Allah’ın kesin emri olan ve islâm camiasında çok önemsenen orucun faydalarına geçelim.
Aç insanın halinden anlamak: Dünya üzerinde aç insanlara yardım edenler sadece Türkiye’de yaşamıyor. Diğer İslâm ülkelerinin çoğunluğunda zaten durum tam tersi. Zenginlerle fakirler arasında uçurum var. Aç insanın halinden anlamak için ille de oruç tutmak mı gerekiyor? Gayrımüslim ülkelerde yardım yapan insanlar o insanların halinden anlamak için aç mı kalıyorlar? Eğer bir insan açın halinden anlamak için empati yapmak istese ve sabahtan akşama kadar aç kalsa buna diyecek bir şeyimiz yok. Fakat benim ülkemde yaşayıp oruç tutmayan insanların da ihtiyacı olanlara yardım ettiği bir gerçektir. Üstelik aç insanın halinden anlamak için aç kalmak durumu şöyle bir garipliği de peşinden sürüklüyor: Tecavüze uğrayan birinin halinden anlamak için tecavüze mi uğramalıyız? Dayak yiyenin halinden anlamak için birilerinden dayak mı yemeliyiz? Dalga geçmenin kötü bir şey olduğunu özümsemek için birilerinin bizimle dalga geçmesine izin mi vermeliyiz?
Özel NOT: Ben Tanrı olsaydım eğer, hali vakti yerinde olan insanların, aç insanların halinden anlamalarına yardımcı olmak için oruç tutmalarını istemez fakat bütün insanların ya da Müslümanların varlık konusunda eşit olmalarını sağlayacak toplumsal bir sistem emrederdim. Böylelikle fakir insan kalmazdı. Günümüzde öyle ülkeler var ki, bütün yurttaşları tahsilli ve üst düzey statüde. Bu halkların içinde yoksulluk çekenler yok. Hatta insanların statüsü o kadar yüksek ki, sokakları, tuvaletleri temizleyecek işçi bulunamıyor ve bu tür işleri yapmaları için gelişmemiş ülkelerden işçi ithal ediliyor. Yani, fakirliği daha derin ve daha akılcı bir düzeyde ele alacak olursak ve bunu İslâm inancı şeklinde hayal etme ihtiyacına girersek ben şahsen diyebilirim ki, eğer Bir Allah varsa keşke Kur’an’ı Kerim’in içine bir birini tekrarlayan geçmiş zamanları anlatan yüzlerce ayet yerine tahsil ve eğitime yönelik, aynı zamanda insanların eşit kazanca sahip olmasını, çok kazananın, ihtiyacı olana gıdım gıdım azıcık değil de bol miktarda vermesini emreden ayetler gönderilseydi ve bu ayetler çokça tekrar edilseydi.
Nefis Terbiyesi: Bizim ülkemizdeki çoğu insan gerçekten de Ramazan ayında oruç tutuyor. Nefis terbiyesi konusu yaptığınızda kendi yaşadığımız ülkeye on üzerinden kaç verirsiniz? Böyle bir araştırma yaptınız mı? Yani oruç tutulan ülkelerde suç çok azdır. İnsanlar nefislerine hakim olurlar. Daha sakindirler, daha sabırlı ve daha anlayışlıdırlar gibi bir araştırma sonucu var mı? Sadece Ramazan ayından bahsetmiyorum. Bir ay oruç tutman, senin nefsini terbiyen için etkili ise bu etki bir sene boyunca devam etmeli. Tam aksine Yabancı ülkelerde(yabancı ülke deyince her zaman Avrupa ülkeleri kast edilmiyor) televizyon muhabirleri hiç çekinmeden sokaktaki insanlara kamera şakası yapabiliyorken bizim ülkemizde hiçbir şeye tahammülü olmayan insanımızın arasında değil şaka, röportaj yapmak bile bazen tehlikeli olabiliyor.
Sağlığa faydalı: Güneşin doğuşundan önce başlayan ve güneşin batışına kadar süren zamanda yemek yemeden durabiliriz fakat su içmeden durmak sağlıklı mı? Ramazan ayı, sıcak yaz aylarına denk geldiğinde güneşin altında çalışmak zorunda kalan işçilerin bir çoğu oruç tutamıyor. Ağır işlerde çalışan beden işçilerinin normal insanlara göre çok daha fazla yemek yemeleri gerekiyor çünkü normal insana oranla yaptıkları iş gereği çok daha fazla enerjiye ihtiyaçları var. Bu insanların bırakın günde en az üç öğün yemek yemeleri gerektiğini belki açlığa dayanabilen çıkar ama bu ağır iş şartları altında susuzluğa dayanmaları çok zor. Bu aylarda çekilen susuzluktan dolayı baygınlık geçiren insanlar da hayli fazla. Üstelik işin diğer bir önemli yanı daha var ki, muhasebe, çek senet gibi çok kritik işlerin başında duran insanların, açlığın ve susuzluğun verdiği etki ile yanlış hesap yapma ihtimalleri de oldukça fazla. Mesela bankada çalışan bir insanın susuzluğun verdiği sersemlikle yapacağı ufak bir sıfır hatası, 1-2 senelik hatta 10 senelik maaşına neden olabilir ki bunun örnekleri de yaşanıyor. Bir diğer husus ise akşama kadar aç ve susuz kalan insanların iftar vakti ezan okunduktan sonra boş kalan mideye, açlığın verdiği etki ile birden bire ve fazla yemek yiyerek normalden fazla yük bindiriliyor. İlâhiyat profesörleri ne kadar rahat konuşuyor bu konuda fark ettiniz mi? “Efendim, iftarda birden yememek lazımdır. Kıtlıktan çıkmış gibi yemek yiyip mideyi ve bağırsakları yorarsak orucun ruhuna aykırı hareket etmiş oluruz”. Dalga mı geçiyorsunuz kardeşim. İnsanın iştahını düzenleyen hormonlardan haberiniz yok herhalde. Akşama kadar yorucu bir işte çalıştıktan sonra aç ve susuz kalan bir insan ne yapar? Nasıl tutar kendini? Bari kolay bir şeymiş gibi bahsetmeyin bundan.
Oruç tutan ile tutmayan ülkeler: Oruç tutan ve tutmayan ülkelerdeki insanların sağlığı ile ilgili bir araştırma yapıldı mı? Oruç tutan ülkelerin insanları, oruç tutmayan ülkelerin insanlarından daha mı sağlıklı? Yoksa oruç tutan insanlar, oruç tutmayan insanlardan daha mı uzun yaşıyor? Herkesin bildiği çok basit bir bilgiyi paylaşalım. Sağlıklı beslenme bilincine sahip olan ve spor yapan insanların bulunduğu, arabaların değil de bisikletlerin daha çok olup daha çok kullanıldığı ülkelerde hem insanlar daha sağlıklıdır hem de bu insanların yaşam süreleri daha uzun ve daha kalitelidir.
Oruç tutmanın faziletleri ile ilgili yayınlar: Bu konu ile ilgili çeşitli haber programlarında, dini programlarda, İslâmi internet sitelerinde orucun faziletleri, sağlık üzerine faydaları ile ilgili bir sürü yalan yanlış bilgiler okursunuz. Hatta size öyle bilgiler verilir ki mesela önemli bir imtihana girecek olan öğrencinin imtihan günü oruç tutmaması günah mıdır? Şeklindeki soruya “günahtır” şeklinde cevap verilir. Bu cevabı veren insanların, sağlık hakkında bir profesör kadar bilgiye sahip olduğu izlenimi edinirsiniz. Beynin yüzde 75’i sudan oluşur. Hafif seviyelerdeki susuzluk bile her türlü bilişsel işlevlerde bozulmalara neden olabiliyor. Susuzluk sonucu konsantrasyon azalırken, kısa süreli hafıza gibi bilişsel işlevin performansı önemli ölçüde düşer. El-göz motor koordinasyonu bozulabildiğinden, hassas veya detaylı işlerin yapılması zorlaşır. Kanın yüzde 90’ı sudan oluşuyor. Kan hacmi ve kan basıncı su tüketiminden doğrudan etkilendiğinden, yeterli su tüketimi olmaması durumunda kan basıncı dengesi ayarlanamıyor, tansiyonda yükselişe neden olabiliyor. Ailesi tarafından bir sürü para verilerek kurslara gönderilen, özel öğretmen tutularak sınavlara hazırlanan ve sınav günü geldiğinde tek bir yanlış işaretlenmiş sorunun bile öğrenciyi puan derecesinde yüzlerce binlerce çocuğun gerisine atan bir sistemden bahsediyoruz. Bu öğrencinin bu sınavda diğer öğrencilere fark atabilmesi için öncelikle sabah erkenden, ağır olmamak kaydıyla iyi bir kahvaltı yapması(kahvaltıdan kasıt ne mideyi tamamen boş bırakmak ne de doldurmaktır), kahvaltıdan yarım saat önce su içmiş olması ve kahvaltıdan sonra ve sınav esnasında gerektiğinde mutlaka su içme ihtiyacını gidermesi gerekir. Bu durum sadece sınava girecek öğrenci için değil aynı zamanda imtihana benzer derecede hassas beyin aktivitesi gerektiren işlerde çalışan insanlar için de geçerlidir.
Oruç tutmak ve yaşadığımız yüzyıl: Eski dönemlerde yaşamıyoruz. Çok farklı ve hızlı bir hayatımız var. Keyif olsun diye de çalışmıyoruz. Sadece erkekler değil artık kadınlar da çalışmak zorunda. Sırf kendimizin ve ailemizin temel ihtiyaçlarını bile karşılamak için uzun saatler çalışmak zorundayız. Hepimiz kendi işimizde çalışmıyoruz, bu yüzden bir rahatlık söz konusu değil. İnsanların çoğunluğu özel sektörde çalışıyor. Çalışma koşulları, çalışan kişinin aklen, bedenen dinç olmasını gerektiriyor. İş bulmanın zaten zor olduğu bu dönemde, sırf oruç tutuyorsun diye yeteri kadar verim sağlayamıyorsan, senin yerine elbette verim sağlayan insanlar alınacaktır. Altlarında hususi araçları olan, hali vakti yerinde ve en fazla klimanın karşısında masa başında yazı yazan İslâm yorumcuları belki oruç tutmakta zorlanmıyorlardır. Bu yüzden de oruç tutmak ile ilgili bol keseden atmaları son derece normal. Ne yazık ki herkes benzer şekilde iş yaparak para kazanmıyor.
Oruç tutmaya karşı önyargı: Oruç tutmaya karşı önyargım elbette yok fakat her işte olduğu gibi oruç tutmakta da belirli koşulların sağlanması gerekir. Özür dilerim ama oruç tutanlar koyun sürüsü değil, insanlardan bahsediyoruz. Her birinin kendine göre farklı yaşam ve çalışma koşulları var. Allah tarafından gönderildiğine inanılan Kur’an’ın indirildiği eski dönemlerde bu kadar meslek çeşitliliği yoktu. Günümüzde binlerce farklı çalışma alanı var. Bu bir birinden farklı koşulda çalışan insanların hepsini, her bir insanın müsait olup olmadığını ya da o zaman diliminde oruç için uygun olup olmadığına bakmadan senenin belirlenmiş tek bir ayında oruç tutulması için zorlarsan bu işe Tanrı’nın emri demenin hiçbir anlamı kalmaz. Bir insan, ilime bilime, akıl ve mantığa ne kadar uyması gerekirse yüceler yücesi Tanrının da bir emri kullarına gönderirken bu emre kullarının ne şartlar altında riayet edebileceğini elbette tahmin edebilmesi gerekir. Aksi bir tutum, kullar arasında açık bir adaletsizlik anlamına gelir.
PATREON İLE DESTEK OL
Patreon'dan Üye Olarak Destek Olmak İçin : TIK
KUR'AN ANALİZİ
● Sırasıyla tüm ayetleri incelemeye başladığım ve kökenlerini gösterdiğim "Kur'an Analizi" videoları İçin TIK!