HABERLER
Dini Haber

ŞAMANİZM: ESKİ BİR TÜRK İNANIŞI

şamanizm, Eski Türk inancı,Eski Türkler ve Şamanizm, Şamanizm inancı, şamanizm nedir, Şamanizm'de gökyüzü,Şamanlar,Türkler'in eski inancı,Şamanizm tarihi,Şaman etimolojisi
Şamanlar uzun zamandan beri Sibirya'dan Hindistan'a, Afrika'ya ve Amerika'ya kadar geniş bir bölgede görülüyordu. Türk halklarının çoğu, Şamanistik geleneklere sahipti ve adı Gök Tanrı anlamına gelen üstün bir yaratıcıya inanıyorlardı.

Tarih kitapları, Türk halkının şamanizmi uygulamaya alışkın olduklarını belirtmektedir. Şaman, doğaüstü güçlerle temas etme yeteneğine sahip bir kişidir. Günümüz medyumlarını anımsatan Şamanlar, trance gibi davrandıkları gibi namaz kılmaları gibi kendi yöntemleriyle kendilerini trans hallerinde kaybederlerdi. Özel kıyafetleri, davulları ya da diğer belirli araçları kullanmışlar, dans etmişler ve sıradan insanların göremediği ya da duymadığı ruhlar ya da cinler gibi şeyler hakkında bilgi sahibi olmuşlardı. Şamanlar şair değildir, ancak duaları genellikle anlamsız ama büyülü kelimeler içeren bir şiir biçimindedir.

Şamanlar batı dinlerinde gördüğümüz din adamlarından ziyade “tıp adamları” idi. Geleceği de önceden bildirdikleri söyleniyor. Şamanlar, insanları kötülük ruhunu öldürüp yedikten ve ruhsal dünyada meydana gelen şeylerden bahsederek iyileştirirdi. Şamanların yetenekleri çoğunlukla kalıtsal olarak görülüyordu ve hem erkekler hem de kadınlar şaman olabiliyordu.

Şamanlar, Sibirya'dan Hindistan'a, Afrika'ya ve Amerika'ya kadar geniş bir bölgede yaygın olarak görülüyordu. Onlar dini uygulayıcılar olarak adlandırıldığından, bu bölgelerde karşılaştığımız dinlere şamanizm denir. Gerçekten de Şamanizm bağımsız bir din değildir, dinlerin bir parçası olan doğaüstü güçlerin bir sistemidir. Şamanizmin her dinde gözlemlenebileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Antik Roma'da insanlar, bir sonraki yaşamlara ve ruhlara inanan insanlar için çok önemliydi. Birbirinin ellerinde çarpıcı silahlarla dans eden, şarkı söyleyen ve müzik yapan Salius rahipleri şamanlara benziyordu. Şamanlar ve Druidler arasındaki benzerlik, beyaz giysilerinde ortaya çıkan Kelt rahipleri, kırmızı meşeden toplayarak mistelerden ilaç üretiyorlardı.

Şamanizm, bitkilerin, hayvanların, kayaların ve diğer canlıların ve nesnelerin spiritüel bir öze sahip olduğu inancı olan, genellikle animizmde bulunan bir teknik ve uygulamadır. Spesifik güçlere sahip olan insanların doğayı kelimeler ve jestlerle etkilediğine inanılır ve bu kelimeler ve jestler arzulanan şeyle ilgilidir. Örneğin, bir hastalığın iyileştirilmesi için bir şaman hastalıktan vazgeçmek ve şöyle bir şey söylemek için sembolik jestler yapardı: "Papağan uçtu gitti / Hastalık uçtu." Eğer yağmur istenirse, bir şaman savaştan vazgeçmeden önce su dökmek ya da savaş dansı yapmak gibi bir jest yapardı. Bunların dışında ritüellerde sembolik nesneler de kullanılmıştır.

"Şaman" kelimesinin etimolojisine dair bir teori, "kendi kendini kontrolünü yitiren bir adam" köküyle ilgili olan Tungus dillerinden gelir, ama aynı zamanda bir Budist asiktik için sözde Hint-Avrupa kökenlidir. Şaman kelimesi doğrudan Rusça'dan Fransızca'ya aktarıldı. Eski Türk halkı dünyayı "şaman" yerine "kam" kullanmıştı. Ancak, eski Türk halkının yaşam tarzı ve tarihi hakkında değerli bilgiler sunan sekizinci yüzyıla ait Orhun yazıtları dünyadan yani "kam" dan bahsetmez.

MAVİ GÖKYÜZÜ
Şaman Türkler tek bir yaratıcıya inanıyordu. Yaratanlarına "Chalap", "Ogan", "Bayat" ve "Ülgan" gibi çeşitli isimler verdiler ve bunları, vurgulamak istedikleri yaratıcı özelliklerine göre kullandılar.

Bu isimler, Yusuf Has Hajib'in 10. yüzyıl siyaset ve etik kitaplarında “Qutadghu Bilig” ve Anadolu edebiyatı üzerine birçok eserde kullanılmıştır. Osmanlı döneminde çok kullanılan "Chalabi" dünyası da dünya "chalap" dan türemiştir. Aynı şekilde, Tanrı yeryüzündeki tüm insanlara merhamet gösterir ve onlara "al-Rahman" (hepsine merhametli) niteliği ile eşit davranır ve "Çelebi" niteliği olan bir kişi, hem dost hem de düşmana iyi davranır.

Eski Türk halkı, yaratıcının iradesinin üstünlüğüne inanıyordu. Onlar da kadere inandılar ve yaratıcının iradesi olduğu için olan her şeyi kabul ettiler. Bu yaratıcıyı Kök Tangri (Gök Tanrı) olarak adlandırdılar. Eski Türk dilinde, "kök" (gök) de zafere işaret etmiştir.

Yazan: Ekrem Buğra(Daily Sabah) | Çeviren: A.Kara
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »