HABERLER
Dini Haber

ŞEYTANLARIN GÖKYÜZÜNÜ DİNLEMESİ VE YILDIZ KAYMASI

HC, din, Süleyman'ın İncili, Babil Talmudu, Talmud, Luka İncili, Şeytanların gökyüzünü dinlemesi, Şeytan, Allah'ın şeytanları kovmak için yıldız kaydırması, islamiyet, yahudilik, ŞEYTANLARIN (DEMONLARIN) GÖKYÜZÜNÜ DİNLEMESİ VE YILDIZ KAYMASI (TESTAMENT OF SOLOMON, TALMUD VE KURAN METNİ ÖRNEKLERİ)


37. Sure (Saffat Suresi ) 6-10 – Elmalılı Meali
6 - Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir ziynetle, yıldızlarla süsledik.
7 - Onu her inatçı şeytandan koruduk.
8 - Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.
9 - Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.
10 - Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.

67. Sure (Mülk Suresi) 5. Ayet (Elmalılı Meali)
5 - Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık.

Bu 2 surede gördüğümüz şudur: Yıldızlar arasında dolaşan şeytanlar yüksek melekler topluluğunu dinlemeye çalışıyorlar fakat Allah yıldızları şeytanlara atılan bir taş olarak tayin edip onları oradan uzaklaştırıyor. Şeytanlar burada kulak hırsızlığı yapmak istiyorlar belli ki meleklerin Allah’tan öğrendiği bazı mesajları hükümleri duymak için uğraşıyorlar ama bizim yıldız kayması dediğimiz olayla oradan uzaklaştırılıyorlar. Burada bu konuyu anlamak için 1 ila 3./5 yüzyıl arasına tarihlendirilmiş ( belli ki bir Hristiyan tarafından düzenlenmiş çünkü içinde İsa ile ilgili öğeler var ) fakat 1. yüzyıl Filistin Yahudi geleneğinden de materyaller barındıran Testament Of Solomon (Süleyman’ın Antlaşması) adlı Pseudo Biblical ( Sözde Kutsal Kitap) metnine değinmeliyiz.

O metinin bizi ilgilendiren kısımlarını İngilizce’den Türkçeye çevirdim. Kontrol etmek isteyenler kaynakları inceleyebilir.

Süleyman Ahti (Testament Of Solomon)
110 - Ve işte, o günlerde iyice yaşlanmış işçilerden biri kendisini benim önüme atarak şöyle dedi: ‘’Kral Süleyman, acı bana çünkü ben yaşlıyım.’’ Bu yüzden ona kalkmasını emrettim.(Kral Süleyman emrediyor) Ona şöyle dedim : ‘’ Söyle bana, yaşlı adam, her ne istiyorsan.’’ O şöyle cevap verdi. ‘’ Sana yalvarıyorum Kralım, sadece bir oğlum var ve o beni aşağılayıp dövüyor ve beni acı verici bir ölümle tehdit ediyor. Bu yüzden, sana yalvarıyorum bunun intikamını al.’’

111- Ben Süleyman, bunları duyunca ve onun yaşına bakınca bir acıma hissettim ve çocuğun bana getirilmesini emrettim. Bana getirildiğinde onun hakkında babasının anlattıklarının doğru olup olmadığını ona sordum. Genç(çocuk) şöyle cevap verdi: ‘’ Ellerimle babamı dövecek kadar delirmedim. Bana nazik davran Kralım. Çünkü böyle bir saygısızlığı yapmaya cesaret etmedim. Zavallı biriyim ben.’’ Ben Süleyman gençten bunları duyunca yaşlı adama bu konuyu bir daha düşünmesini tavsiye ettim ve oğlunun özrünü/savunmasını kabul etmesini istedim. Fakat adam bunu kabul etmek istemediğini söyledi bunun yerine onun(oğlunun) ölmesini istedi. Adam bunu söylediği için bende genç hakkında kararımı vermek üzereydim ki Cinlerden (Demon) Ornias’ın güldüğünü gördüm. Cinlerin benim önümde gülmesi beni çok sinirlendiriyordu ve adamlarıma Ornias’ı yargımın önüne getirmelerini ve diğer herkesi çıkarmalarını söyledim. Ornias önüme getirildiğinde ona şöyle dedim. ‘’Kovulmuş olan, niye bana bakıp gülüyorsun?’’ Cin şu cevabı verdi: ‘’Yapmayınız Kralım, ben size bakarak gülmedim ki ben kötü bahtlı bu yaşlı adama ve zavallı oğluna güldüm. Çünkü 3 gün sonra bu adamın oğlu zamansız bir şekilde ölecek ve şuna da bir bak bu adam oğlunun çirkin bir şekilde ölmesini arzuluyor:’’

112- Ben Süleyman bunu duyunca cine şöyle dedim : ‘’ Bu söylediğin doğru mu?’’ Ornias şöyle cevap verdi: ‘’ Doğru, Ey Kralım! ‘’. Bunu duyduğum anda görevlilere cini götürmelerini ve adam ile oğlunu geri önüme getirmelerini emrettim. Onlara tekrar barışmalarını emrettim ve onlara yiyecek verdim. Daha sonra yaşlı adama 3 gün sonra oğlunu yine önüme getirmesini söyledim ve dedim ki ‘’Ona bakacağım .‘’ Onlar da bana selam verip huzurumdan ayrıldılar.

113- Onlar gittiğinde Ornias’ın önüme getirilmesini emrettim ve ona dedim ki: ‘’Söyle bana , bunu(çocuğun ölüm zamanını) nasıl bilebilirsin?’’ Ornias cevap verdi: ‘’ Biz cinler gök kubbeye çıkar yıldızların arasında dolaşırız. Orada insanların ruhları üzerine verilen (ilahi) kararları duyarız sonra derhal geri gelip, etkileyerek veya zorla; ateşle, kılıçla veya bazı kazalarla cinayetimizi gizleriz; eğer insanlar bu şekilde zamansız bir kaza veya zorbalıkla ölmezlerse biz cinler kendimizi insanlara görünecek ve kendimize taptıracak şekle dönüştürürüz.

114- Bu yüzden ben Süleyman, Tanrı’yı yücelttim ve cine tekrar sordum: ‘’Siz cinler olarak nasıl göğe (ingilizce: heaven) yükselip yıldızlar ve meleklerin arasına karışıyorsunuz?’’ Ornias cevapladı: ‘’Gökte işler nasıl tamamlanıyorsa yerde de her şey böyle tamamlanıyor.Bu yüzden orada da Prenslikler, Yöneticiler, Dünya Önderleri var.(Melek sınıfları dünyasal konumlara benzetiliyor.) Biz cinler gökyüzünün etrafında dolaşırız ve göksel varlıkların (meleklerin) seslerini duyarız tüm güçleri araştırırız. Sonunda üzerinde duracağımız veya dinleneceğimiz bir zemin olmadığı için gücümüzü kaybederiz ve ağaçlardan yaprakların düşmesi gibi oradan düşeriz. İnsanlar bizi gördüklerinde yıldızların düştüğünü (kaydığını) düşünür fakat gerçekte böyle değildir. Ey Kralım! Biz zayıflığımız yüzünden düşeriz, tutunacağımız bir yer olmadığı için gecenin derinliğinde ve aniden gökten yıldırımlar gibi düşeriz. (Bkz: İncil Luka 10:18- İsa onlara şöyle dedi: “Şeytan’ın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm.) Şehirleri ateşe verir ve tarlaları yakarız.(Şimşekler gibi yani.) Bu yüzden yıldızlar göklerde güneş ve ay gibi sağlam temellere sahiptirler. ''

Arkadaşlar gördüğünüz gibi 2 metnin ortak noktaları şeytanların, cinlerin, iblislerin ya da düşmüş meleklerin her ne dersek diyelim göklere bir şeyleri öğrenmek için çıktıkları ve oradan yıldızlar ile veya güçleri yetmedikleri için dünyaya geri yollandıklarıdır. Süleyman Ahti'nde (Testament Of Solomon) gerçekte yıldızlar değil şeytanlar düşüyorken Kuran’da yıldızların şeytanlara atılan birer taş olmaları vasıtasıyla bu olay gerçekleşiyor. Kuran’da şeytana ‘’kovulmuş şeytan’’ (Kuran: Nahl 98 / eş şeytâni er racîmi : taşlanmış (kovulmuş) şeytan) dendiğini ve bunun Euzu Besmele’de kullanıldığını da biliyoruz . Bu metinde de aynı ifade var.

Şeytanların gökteki kararları dinlemesi motifi Talmud’ta da mevcuttur. Aşmoday adlı şeytanın Kutsal Yasaları öğrenmek için her gün göksel okula gittiği, aynı şekilde yeryüzündeki okula da katıldığı (kılık değiştirerek olsa gerek) bu şekilde de geleceğin bilgisine sahip olduğu söyleniyor. (Babil Talmudu, Gittin 68a)

Diğer bir Talmud pasajında şeytanların da tıpkı baş melekler gibi ne olacağını bildikleri söyleniyor ve bunun üzerine şu itiraz yapılıyor: "Bunu söyleyemezsin. Melekler bile geleceği bilemez , şeytanlar tıpkı melekler gibi ,Tanrı ,geleceğe dair bir şeyi bilinir kıldığında adeta bir perdenin arkasından görüyormuş gibi geleceği görebilirler."
(Babil Talmudu, Hagiga 16a)

Gördüğünüz gibi Hagiga pasajındaki ilk görüşe yapılan itirazda (önce bir görüş "bilebilirler" diyor), "şeytanlar da melekler de geleceği bilemez" deniyor ve ekleniyor "ancak Tanrı bir şeyi bilinir kılmaya başladığı anda onu bir perde veya örtünün arkasından dinliyor veya görür gibi bilebilirler."

Bütün bu pasajlardan yani Yahudi-Hristiyan geleneğinden Kuran’da yer alan ifadenin "şeytanların/cinlerin/iblislerin/düşmüş meleklerin geleceği bilme arzusu" hakkında olduğunu ve buna Tanrı tarafından izin verilmediğini (yıldızlarla veya güçleri yetmedikleri için) görüyoruz.

Kaynak:
Testament Of Solomon (Süleyman'ın Ahti) - F.C. Conybeare Translation
Talmud Gittin 68a, Hagiga 16a

Çeviren-Yazan: Higher Criticism
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »