Ignaz Philipp Semmelweis 1 Temmuz 1818 yılında doğmuş, Avusturya'nın başkenti Viyana'da yaşamış Macar asıllı bir kadın doğum uzmanıdır. o dönemde Viyana'daki hastanelerin birinde doktor olarak çalışmaktadır. Çalıştığı hastanenin iki doğum şubesi vardı. Bu şubelerden birinde kadınların loğusa humması sonucu ölüm olan diğer şubeye göre oldukça fazlaydı. Semmelweis gözlem yapma kararı alır ve ölen kadınların otopsi derslerine katılarak araştırma yapar. Bu ölümlerin otopsi dersine katılan tıp öğrencilerin kadavralara dokunduktan sonra doğum şubesindeki başka kadınlara da dokunduğunun şahidi oldu. Bu öğrenciler ellerindeki bakterilerle diğer kadınlara dokunuyor ve bakterilerin o hastalara geçmesiyle ölümlerine sebep oluyorlardı. Dr. Semmelweis bunu tespit ettikten sonra şubesindeki doktorlara ameliyattan çıktıktan sonra ellerini yıkamasını söyledi. Bunun üzerine 1847 yılında bir kitap yazdı ve ameliyat sonrası ellerin yıkanmasının gerekli olduğunu çünkü bir şekilde gözle görülmeyecek kadar küçük olan canlıların (bakterilerin) diğer hastalara bulaştığını, ölümlerin çoğunun bu yüzden olduğunu anlattı. Çok kısa zamanda haklı olduğu ortaya çıktı ve klinikteki ölüm oranı neredeyse yok seviyesine kadar inmişti. Fakat Dr. Semmelweis bu büyük buluş sonrası takdir edilmek yerine aşağılandı hatta çalıştığı klinikten bile kovuldu.
O dönemde Avrupa'da bakteriler hakkında pek çok şey bilinmiyordu hatta bu canlıların varlığına bile inanılmıyordu. Üstelik bir doktorun ellerini yıkaması utanç verici bir şeydi. Doktorun elleri ve üzeri ne kadar kanlıysa o kadar profesyoneldir gibi saçma bir olgu vardı insanlarda. Meslektaşları onunla "hani nerede senin gözle görülmeyen canlıların" diye alay diyorlardı. Sizinde anladığını gibi Semmelweis bilim çevresi tarafından ön yargıya uğradı. Bu ön yargının bir diğer sebebi ise o dönemde Avusturya ve Macaristan arasındaki gerilimdi. Dr Semmelweis'in Macar asıllı olması ona yapılan ön yargıyı daha da şiddetli hale getiriyordu. Tüm bu baskılara katlanamayan Semmelweis Viyana'da iş bulamayınca memleketi olan Budapeşte'ye dönüyor. Burada yaşadığı eve kapanıyor ve yeni bir kitap üzerinde çalışmaya başlıyor. "Loğusa hummasının nedenleri ve önlenmesi" başlıklı bir kitap yazıyor. Kitabı 1861 yılında yayımlanıyor fakat bu kitabı da pek fazla ciddiye alınmıyor ve bilim dünyasında alay konusu oluyor. Tüm bu yaşadıklarının ağırlığını kaldıramayınca akli dengesi de bozulmaya başlamıştı. Artık Budapeşte sokaklarını dolaşarak evli genç çiftlere "doktora gittiğinde ellerini yıkamasını söyle yoksa ölebilirsiniz" diyordu. Bunun üzerine insanlar onun deli olduğu kanaatine vararak Dr. Semmelweis'i bir akıl hastanesine yatırdılar ve 13 Ağustos 1865 yılında orada hayatını kaybetti.
Ölümünden çok kısa bir süre sonra Dr. Semmelweis'in haklı olduğu ortaya çıktı. İngiltereli doktor Joseph Lister ve Fransalı doktor Louis Pasteur'un araştırmaları onun haklı olduğunu ispat etti. Bununla da dezenfektenin insan hayatını kurtardığı gerçeği tüm dünyaya ispat edilmiş oldu.
Dr. Semmelweis teorisini ispatlayamadı ama onun ortaya attığı bu fikir günümüzde bile binlerce hatta milyonlarca insanın hayatını kurtarıyor. Ama şu da üzücü gerçek ki ona yapılan bu ön yargı bir çok insanın ölümüne sebep olmuştur. Maalesef ön yargılar bazen hayatları elden alabiliyor. Bunun acı örnekleri bugün de var. Bazı insan toplulukları inandıkları fikirleri eleştiren insanlara ön yargılı davranarak onları dışlıyor, fikirlerini dinlemeden bile reddediyor hatta bazen bu ön yargı ile başkalarının hayatını karartabiliyor. Bunun en acı örneklerinden biri dindir. Tanrının, peygamberlerin fikirlerini insanlara doğru diye dayatan din tüccarları onları eleştirenleri dinlemeden bile reddediyor, kafir, münafık isimleri takarak ölümlerine fetva veriyor. Dünya tarihinin en büyük zulümleri din maskesi altında yapılıyor. Bir şeyden çok eminim. Bu makaleyi okuyan dindar bir insan makalenin sonuna geldiğinde "bu kafir bunun sözüne itibar edilmez" diyerek acele bir şekilde kapatacak. Size sorum şu: "Ya bizler Dr. Semmelweis gibi haklı çıkarsak sizin bunca yıl din saçmalığıyla yaşadığınız yıllara yazık olmaz mı?" Oysa o yıllarınızı bilime adayarak insanlara ne kadar faydalı işler yapabilirdiniz. Geç olmadan bir daha düşünmeye değer...
Yazan: Kirpi