Muhammed zamanında iki şahıs arasında bir ihtilaf söz konusu oluyor. Bu şahıslar, kendi aralarında halledemedikleri bu anlaşmazlığın çözümü için Muhammed'e başvuruyorlar ve ondan sorunun çözümü konusunda yardım İstiyorlar. Sonunda Muhammed birini haklı, diğerini de haksız buluyor. Bunun üzerine, haksızlığına karar verilen kişi Muhammed'e, "Müsaaden varsa bu dava konusunda bir de Ömer'den görüş alalım, bakalım o ne diyor" demek suretiyle bir istekte bulunuyor. Muhammed de onun bu İsteğini anlayışla karşılıyor ve Ömer'e gitmelerine izin veriyor. Dava tarafları, bu kez Ömer'e varıp hem davalarının boyutlarını, hem de bu konuda Muhammed’den de fikir aldıklarını anlatınca, Ömer kendilerine, "Bekleyin eve gidip geleceğim ve sizinle ilgileneceğim" deyip eve giriyor ve bir süre sonra elinde çıplak bir kılıçla gelen Ömer, "Muhammed'e itiraz eden hanginizdir?" diye soruyor. Onlardan biri "Benim" diye yanıt verince, Ömer ona saldırıyor ve kafasını bir hamlede kesiyor. Ömer devamla, "Muhammed'e karşı gelenin sonu böyle olur" diyor. Diğer adam, bu manzarayı görünce kaçıp tekrar Muhammed'e varıyor ve gelişmeleri olduğu gibi kendisine anlatıyor. Muhammed, duyduğu bu menfur olay karşısında Ömer'e karşı -onun gıyabında sert tepki göstererek "Nasıl olur da Ömer bir mümini öldürür, olamaz!" diyor. Aslında olan olmuştu ve politik açıdan bakıldığında, ne yapıp edip diğer konularda olduğu gibi burada da Ömer’in yardımına koşulmalıydı. Zira öleni geri getirmek zaten mümkün değildi. Nitekim de gelişmeler Ömer'in lehine oldu:
Bu olay üzerine inen Nisâ Suresinin 65'inci ayeti şöyle diyordu:
"(Ey Muhammed!) Hayır, Rabbine and olsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık konusunda seni hakem seçip sonra da senin verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan onu tam manasıyla kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar."
Bu ayet, kesin bir ifadeyle şu sonuçları ortaya koyuyordu: Birincisi, Ömer tarafından öldürülen adam, ikinci kez Kur'an ayetiyle çok ağır bir manevi ceza ile cezalandırılıyordu. Böylece öldürülen kişi, Allah katında inançsız biri olarak nitelendiriliyor ve öldürülmesi gereken bir kişi olarak bildiriliyordu. İkincisi İse, Ömer bu eylemiyle aslında bir kişiyi öldürmekten ötürü kısas cezasıyla cezalandırılmalıydı. (İslam inancına göre, Mâide, 45 vb.) Oysa Ömer, bu cinayetten sonra tertiplenen ayetle bu cezadan kurtarıldığı gibi, üstelik de Kur’an'da net bir biçimde takdir topluyor, onun için özel olarak ayet iniyor, İşin ilginç tarafı, çoğu kaynağa göre Muhammed, bu olaydan ötürü Ömer'e, "el-Faruk/Adaletin kılıcı" sıfatını takıyor. Yani, halk arasında meşhur olan "Ömer-ül Faruk" nitelemesini -ki, doğru ile eğriyi, hak ile batılı birbirinden ayırt eden kişi anlamına geliyor- bu cinayet olayı üzerine Ömer'e veriyor. Halbuki ortada yargısız infaz olduğu belli... Buna rağmen, gelen ayet ile Ömer'in temizlenmesi ve öldürülen kişinin suçlu ilan edilmesi, rasyonel hukuka aykırı olduğu gibi, ilk duyduğunda Muhammed'in vicdanına da aykırıydı. Çünkü o, bu olayı ilk duyduğunda çok sert bir şekilde tepki göstermişti, söz konusu öldürme eyleminin usulsüz olduğunu beyan etmişti. Ama buna rağmen, gelen ayetle mağdur kişi değil, Ömer destekleniyor ve onun için Kur'an'da yer ayrılıyor, neredeyse bir numaralı insan haklan hamisi olarak ilan ediliyor ve Allah, Muhammed'in -bu olay yüzünden- Ömer’e kızmasını da haksız buluyor. Üstelik de Allah bu ayette bizzat yemin ederek Muhammed'in kızgınlığının yersiz olduğunu üzerine basa basa ilan ediyor.
Elmalılı Hamdi yazır, Hak Dini Kur-an Dili, Ömer'in az önceki olayını ve bu olaydan ötürü "Faruk" sıfatını aldığını açık bir ifadeyle yazıyor.
Kaynaklar:
Tecrid-i Sarih, No; 261-2/352; Kadı Beydavi, Etivarü't-Tenzil, Bakara-98; Suyuti, Tarih-i Hulefa. 124; Riyad-üt-Tahbin, 708/125, s.348 ve likan..,, 10. bölüm: Vahidi, £îba£)-i Nüzul, Bakara-98; AEi-Naci Tantavî, Ahbari Ömer, s.378.
PATREON İLE DESTEK OL
Patreon'dan Üye Olarak Destek Olmak İçin : TIK
KUR'AN ANALİZİ
● Sırasıyla tüm ayetleri incelemeye başladığım ve kökenlerini gösterdiğim "Kur'an Analizi" videoları İçin TIK!