HABERLER
Dini Haber

İSKANDİNAVYA'DA ÇOK TANRILI İNANCIN SONU

Nimrael, din,İskandinavya'da çok tanrılı inancın sonu,İskandinavya dini geçmişi, hristiyanlık, Hristiyanlığın İsveç'te yayılması,Hristiyanlığın gelişi ile İskandinav Tanrıları,Olaf,İskandinav paganlar,Viking dini,Uppsala
Bölgedeki en erken Hristiyan izlerine 700 ve 830 yılları arasında rastlanmıştır. Aziz Ansgar, bu dönemde kuzey Avrupa'da Hristiyanlığı yaymak ile görevliydi. İsveç kralının bölgesinde ilahî sözlerini yaymasına rağmen kilisesi Birka'da kesinlikle reddedildi. Bu durum, 900'lü yılların sonuna kadar sürdü; bu dönem ise ilk Hristiyan kuzeyli kralın, Olof Skötkonung'un başa geçtiği dönemdir. İsveç'te Olof, iki inancında yer edinmesine tolerasyon gösterdi; yani Hristiyanlığın İsveç kültüründe ilk kez yer edindiğini söyleyebiliriz. Olof ilk kez İsveç'te, Skara'da piskoposlar tarafından yönetilen kiliseyi açtı. Bu bölge Uppsala'ya gayet çok yakındı ama Uppsala'da açmamasının sebebi Uppsala'nın hâlâ kuzeydeki en büyük Pagan tapınağı olmasıydı. Yinede Uppsala'nın büyük tapınak olduğunu kanıtlayan yeterli delil yoktur. Bremen'li bir Hristiyan yazar olan Adam'ın yazılarının ışığında, Olof'un iki dini inancın takipçilerinin birbirleri ile savaşmasını önlemek adına kiliseyi Skara'da inşa ettirdiği tahmin ediliyor. 1080'li yıllarda yaşamış kral İnge ise böyle bir riski göz ardı ederek Uppsala'da yapılan kurban ayinlerini iptal ettirdi. Bu an ise İskandinavya'da dini dönüşümün kesin dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu durum ise hoşnut olmayan kardeşinin, İnge'yi geçici sürgüne yollaması ile sonuçlandı. 1130 yılında Hristiyanlık, İsveç'te önemli bir kaleye dönüştü ve Pagan inancına oranla daha fazla Hristiyan takipçi vardı.

Norveç her zaman politeist inançtan Hristiyan inancına geçişin zor olduğu yerdi. Hristiyanlığın burada yer edinmesi bile 50 yıl sürdü. 950 - 1000 yılları arasında, kral Haakon koyu Hristiyandı ve önemli çalışmalar yaptı. Metodları tıpkı Constantine metodları gibiydi. Tapınakların Pagan hizmetine devam edilmesine izin vererek bu tapınakların yanına kiliseler açtırdı. Aesir ve Vanir için kendi kurban payını koymayı reddettiği gibi bunlara kurban adayanlara ceza da vermedi. Bir süre sonra ise Haakon, genç nüfusu Hristiyanlık için zorlarken yaşlıları sürgüne göndermedi.

Talihsizlik yinede kapıyı vurdu. Haakon öldüğünde yerini kendi adını taşıyan Reis Haakon'a bıraktı. Kendisi bir Pagandı; Hristiyan işleri neredeyse tamamen ortadan kaldırıldı ve yıkılmakta olan politeist inancı yeniden canlandırdı. Haakon sadece Hristiyanlığa karşı savaş açmakla kalmamış, aynı zamanda yıllar içinde Hristiyanlığa karşı Aesir ve Vanir takipçilerini nefret ile doldurmuştu. 10. yüzyılın sonunda ise kral Olaf Tyrggvason, inancı uğruna bu dik kafalı takipçileri yok etmeye hazırdı.

Ancak Olaf sadece 5 yıl tahta hükmetti (995- 1000). Norveç'in her yerini gezdi ve Hristiyanları Paganlara karşı destekledi. Pagan ibadet yerlerini yerle bir ederken ritüel alanlarını ise ya kapatıyor ya da imha ediyordu. Buna ya da Hristiyanlığa karşı koyanlar işkence ve ağır cezalara maruz kalıyordu; kral Haakon gibi adil ve iyimser değildi. Önceki reislerin aksine, Olaf'ta zerre sempati bulunmazdı. 12. yüzyılın sonlarında ise varisleri, Norveç'te Hristiyanlığın hâkim olduğunu gördüler.

Yeni inancın yükselişi ile birlikte kilise ihtiyacı artmıştı. İskandinav tanrıları için ibadet binalarına gerek olmazken Hristiyanlar için kilise şarttı. Anakara'dan uzak olan İskandinavya'da sadece ziyafet salonları, reis köşkleri ve koyun ağılları dışında pek ciddi amaç için bina bulunmazdı. Hatta ilk kiliseleri bile ünlü "Longboat" gemilerinden modellenmiş, gökyüzüne gelecekte kurulacak olan Gotik sanat gibi yükselen ve geçmişteki deniz yolculuklarının kudretini gösteren ejder kafaları betimlemeleri çatı boyunca vardı.

Yazan: Nimrael
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »